Başka bir gün traduction Portugais
1,099 traduction parallèle
Bu kadar sıkı ve zahmetli çalışmanın sonunda, Güneş başka bir gün belirledi.
Doutor, nem por isso... mas o sol já se pôs e surge um novo dia... de trabalho árduo e labuta aqui na herdade.
Üçüncü Hanım kendini iyi hissetmediğini ve sizinle başka bir gün tanışacağını söylüyor.
A Terceira Senhora diz que não está a sentir-se bem... e que a receberá noutro dia.
peki, Marge, başka bir gün... Milhouse köftelerimin berbat olduğunu söyledi.
Bem, Marge, no outro dia... o Milhouse disse-me que o meu rolo de carne era uma merda.
Yankesiciyi başka bir gün yakalarız.
Mais um dia passado atrás do carteirista.
Bunları başka bir gün için sakla.
Guardem-nos para a próxima.
Önceki gün seninle konuşabilecek cesareti topladım. Tam bir budala gibi davrandım. Nasılsa seninle başka bir gün konuşma fırsatım olacak dedim sonra.
Outro dia tomei coragem, falei contigo e fiz papel de bobo... mas pensei : "Terei outra chance, num outro dia".
Şiirsel düşüncelerimizi başka bir gün konuşuruz. Affedersiniz.
Então partilharemos os nossos pensamentos mais tarde.
Daha sonra sakin kafayla bakarım. Onları sana başka bir gün veririm artık.
Olha, amanhã procuro com calma e dou-tas noutro dia.
Başka bir gün mü?
- Outro dia?
Birbirimize kanımız kaynadı ve başka bir gün görüşmek için sözleştik.
Demo-nos muito bem e ficámos de nos encontrar no dia seguinte.
- Emredilen geri çekilme. - Başka bir gün savaşmak..... için yaşarlar.
-... vivem para lutar outro dia.
"Kavgadan bugün kaçan başka bir gün yine kaçabilir."
"Quem bulha e foge pode continuar a fugir."
Başka bir gün belki, bugün değil.
Talvez noutro dia, hoje não.
Ama hayatına devam edersin. Başka bir gün savaşmak için yaşarsın.
Mas vives para lutar outra vez.
Başka bir gün.
Para outro dia.
Başka bir gün daha ve biraz daha para mı?
Mais um dia, mais um dólar?
Birini sağlığına kavuşturmak başka bir gün olmasını bekleyerek ölümü takip etmeye benziyor.
Quando curamos alguém, é como se afugentássemos a morte, obrigando-a a esperar por outro dia.
Çünkü her gün bir başka saçmalık.
Porque cada dia que passa a estupidez é maior, meu.
Özellikle de bütün gün oturmaktan başka bir şey yapmıyorsam.
Especialmente, desde que eu não faça nada sentado num banco todo dia.
Daha geçen gün "Bobby nihayet yavaşladı," diyordum. Sonra kalkıp bir başka eczaneyi soydun.
No outro dia eu disse "o Bob está a acalmar." Mas palmaste outra farmácia.
Bak bak. Çöplükteki bir başka güzel gün değil mi dostlar?
Então rapazes, outro belo dia no lixo?
- Bunu baska bir gün tartisiriz.
Falamos disso outro dia.
Ama bir gün.. .. dönemin ortasında, başka bir yere transfer oldu.
Mas um dia... ele foi transferido a meio do período.
Bir gün, nefret etmekten baska bir sey yapmayacagim adama dair ne bir ipucu ne bir isaret ne de iz vardi.
Há vantagens em ser andróide, mas queria ser humano. Não é a única, me acredite. Melhor vamos.
Her gün açıktık,... bir başka hayat daha yaşamak zorunda kalmadım ben.
Abríamos cada dia para não ter que procurar outra vida.
Söyle bana, Jake, kötü bir gün mü geçiriyorsun yoksa başka bir durum mu var?
Então diz lá, Jake, o dia não te tem corrido bem?
Ömrü boyunca bankacı olmak onun hayali olmuştu ve... Hemen önceki gün, başka bir banka tarafından geri çevrilmişti.
É que sabe, o sonho da vida dele foi ser banqueiro e, ainda na véspera tinha sido recusado por outro banco.
Bir başka gün olacak.
Escutem-me.
Her gün bir başka dert.
Todos os dias é algo de novo.
Annem, bir gün başka bir köpek alabileceğimi söyledi.
A mãe diz que um dia posso ter outro cão.
Ancak Tanrı, erkeği topraktan başka bir maddeden yaptığı gün.
Só quando Deus fizer os homens de outra matéria que não terra.
O gün hafızamda bir başka biçimde de yer etmiştir.
Tal dia ficou igualmente marcado na minha memória, de outra forma.
Git, Git, bunu başka bir gün yap.
- Dê cá, dê cá.
Bir gün okuldan eve dönüyorsun, evde başka bir adam var.
Um dia chegaste mais cedo a casa da escola e estava lá outro homem.
Her gün başka bir şeyin çıkıyor.
Todos os dias há qualquer coisa contigo.
Üç gün geçti, yapacak başka bir şeyin kaldı mı merak etmeye başlıyorum.
Depois de três dias, eu esperava se você sabe fazer qualquer outra coisa.
Senin gibi acınacak halde iyi görünümlü adamlar tek başlarına, her gün buraya gelirler,... hiç gülümsemezler, hiç konuşmazlar,... yemekten başka bir şey yapmazlar ve sonrada giderler.
Eu acho que é algo lamentável um homem atraente como tu vir aqui sozinho todos os dias, pedir sempre a mesma comida, nunca sorrir, nunca falar, não fazer nada, sem ser comer e ir embora.
Yine öyle koştuğum başka gün tüm parasını tişört işinde kaybeden bir adam yüzümü bir tişörte basmak istedi ancak pek iyi çizemiyordu ve fotoğraf kamerası da yoktu.
Doutra vez, ia eu a correr, e alguém que tinha perdido tudo no negócio das T-shirts queria imprimir o meu retrato numa, mas não sabia desenhar, nem trazia uma câmara.
Bütün gün çizgi film izlemekten başka bir şey yapmayan biri kıçını azıcık kaldırıp biraz yiyecek almaya gidebilir mi?
Será que quem só vê desenhos animados pode mexer o rabo e ir buscar comida?
Ayrıca Pazartesi onu başka bir terapiste devretmemiz gerekecek çünkü o gün senin son günün, Jack.
E transferi-lo para outro terapeuta... será seu último dia aqui.
Geçen gün küçük bir kızın ağlamasını duydum. Benden başka kimse duyamıştı.
Outro dia ouvi uma miúda chorar, só eu e mais ninguém.
Yarın başka büyük bir gün.
Amanhã temos outro grande dia.
Başka birşey yoksa ben gideyim artık. Bir gün daha kalsam olur mu? Tamam ama çok geç kalma.
Se não há mais nada a fazer, gostaria de poder sair, se não se importa, até à uma da tarde.
Uyuşan bir iz bulmak 3 gün sürebilir, belkide başka bir yerde birbirinize bağırmak istersiniz.
Pode demorar... 3 dias até o computador acertar, portanto podiam ir fazer... figas para outro lado.
Başka bir tipik gün, öyle değil mi?
Outro dia normalíssimo.
Birkaç gün içinde başka bir yara daha olacak.
Em poucos dias será somente outra cicatriz.
Arkadaşınız olarak, bir gün cinayetten hapse girersem, cinayet sırasında başka bir yerde olduğumu söylemek için, sekiz ay beklemeyeceğinize söz verseniz iyi olur.
Se algum dia me prenderem promete não deixar-me lá 8 meses se me viu á hora do crime?
Son zamanlarda nedendir bilmem bütün sevincimi yitirdim, her gün yaptıklarımı yapmaz oldum. Gerçekten öyle karardı ki içim dünya, bu güzelim yapı çorak bir kayalığa dönüştü gözümde. Hava, o canım başörtüsü dünyanın şu cömert gök kubbeye bakın altın parıltılarıyla bezenmiş bu yüce tavan pis hastalıklı kokular birikintisinden başka bir şey değil benim için.
Recentemente, mas por que, eu não sei... perdi toda a alegria, fujo dos costumeiros exercícios... e, de fato, condiz muito com minha condição... considerar este cenário, a terra, um promontório estéril... e esta excelente cúpula, o ar, vede... este admirável firmamento que nos cobre... este teto majestoso pontilhado de ouro e fogo... nada parecem-me senão uma vil... e pestilenta mixórdia de vapores.
Başka yemekler de yiyeceğiz. Ama böyle devam edersen bir gün kendini öldürteceksin ve yemek yiyemeyeceğiz.
Haverá outros jantares mas se continuares a fazer isto, vais acabar morto um dia destes e depois não haverão mais jantares.
Üç gün sonra başka bir gemi geldi ve diğerini kazıp çıkardı.
3 dias depois, outra nave apareceu e acabou de a desenterrar da superfície.
İnfazdan üç gün sonra aynı güvertede başka bir bombalama oldu neredeyse Dukat ölüyordu.
Três dias depois das execuções, houve outra explosão no Promenade idêntica à que quase matou o Dukat.
başka bir isteğiniz var mı 22
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka birini bul 21
başka bir şey bilmiyorum 23
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka birini bul 21
başka bir şey bilmiyorum 23