Başkan kennedy traduction Portugais
180 traduction parallèle
Sakın kimseye söyleme, ama en büyük hayali... Başkan Kennedy'nin elini sıkmak.
A maior ambição dele... é apertar a mão do presidente Kennedy.
Başkan Kennedy de onu içerdi.
Era a cerveja que o Presidente Kennedy bebia.
Yani, Başkan Kennedy televizyona çıkıp "Size kabinemdeki bütün zencileri takdim etmek istiyorum." dese ve gördüğü her zenciye "zenci, zenci" deseydi..
Se o presidente Kennedy fosse à televisão e dissesse "Gostaria de vos apresentar todos os pretos da minha equipa." E se ele chamasse "preto" a todos os pretos que via,
Az önce Başkan Kennedy'nin öldüğü haberi doğrulandı.
Recebemos confirmação de que o Presidente Kennedy morreu.
Kaliforniya çölündeki 40 derece sıcaklığın altında geçen 2 günden sonra Dünya bankası yöneticileri ve çalışanlarına yapacağı Uluslararası ekonomik politikalar ile ilgili uzun konuşma için Başkan Kennedy bugün Washington'a geri dönüyor.
Após 2 dias no deserto da Califórnia, a mais de 43ºC, o Presidente Kennedy desloca-se a Washington para um discurso sobre a política económica internacional perante a administração do Banco Mundial, amanhã de manhã.
- Başkan Kennedy'ye güveniyor musun?
- Confias no Presidente Kennedy?
Şimdi Başkan Kennedy daha iddialı bir uzay programı başlattı.
O Presidente Kennedy lançou agora um programa espacial mais ambicioso.
- Başkan Kennedy, salak!
- É o Presidente Kennedy, estúpido!
Başkan Kennedy henüz vurulmamıştı...
Ainda antes do Presidente Kenedy ter sido assassinado...
Başkan Kennedy'nin mezarını ziyaret edecektim.
Vim visitar o túmulo do Presidente Kennedy.
- Bak, Başkan Kennedy.
- É o Presidente Kennedy.
Başkan Kennedy'nin sözlerini unuttun mu?
Lembra-se do que disse o Pres. Kennedy?
1962'de Başkan Kennedy, geleceğin savaşlarının gerilla savaşları gibi düşük yoğunluklu çatışmalar olacağına inanarak, özel bir birim oluşturdu. deniz-hava-kara operasyonlarında uzman olan bir birim, genelde şu isim ile bilinirler...
Em 1962, o Presidente Kennedy, acreditando que as guerras do futuro seriam conflitos de pouca força tais como guerras de guerrilha e actos de terrorismo, criou uma unidade de forças especiais de elite para defrontar o inimigo.
Teksas, Dallas'ta, kent merkezinde... Başkan Kennedy'nin kortejine üç el ateş edildi.
Três tiros foram disparados contra o Presidente Kennedy.
Gelen ilk bilgilere göre Başkan Kennedy... vurularak ağır yaralandı.
As primeiras notícias são que o Presidente ficou gravemente ferido pelos disparos.
Başkan Kennedy öldü. Orta Amerika yerel saatine göre saat 13.00'de...
O Presidente Kennedy morreu à uma da tarde, hora local,
Söylediğine göre... Başkan Kennedy'nin son duası okunmuş.
Oscar da igreja da Holy Trinity, que me disse que a Extrema Unção foi administrada ao Presidente.
Biliyorsun, Başkan Kennedy cuma günü öldürüldü.
Como sabe, o Presidente Kennedy foi assassinado na Sexta e um tal Lee Harvey Oswald foi preso como suspeito.
Başkan Kennedy'yi kim öldürdü?
Quem matou o Pres. Kennedy?
Başkan Kennedy'yi korkutmuştu, fakat o cesur bir adamdı.
Meteu ao Presidente Kennedy, que era muito corajoso.
"Teksas, Dallas'a programlanan gezisinde, bir grup militan Başkan Kennedy'ye... " suikast düzenleyebilir. "
"Um grupo militante pode tentar assassinar o Presidente Kennedy durante a sua visita a Dallas."
Başkan Kennedy suikastını araştırıyorsunuz.
Está a investigar o assassinato do Presidente Kennedy.
Başkan Kennedy, devletimizin üst düzeyinde planlanan... Pentagon ve ClA'nın gizli operasyon merkezlerindeki... fanatik ve disiplinli soğuk savaş uzmanlarınca uygulanan... büyük bir komploya kurban gitmiştir.
O Presidente Kennedy morreu às mãos duma conspiração pensada nas mais altas esferas do governo e realizada por fanáticos e disciplinados soldados da Guerra Fria, membros das operações clandestinas do Pentágono e da CIA.
Bay X, hiç pişmanlık duymuyor musunuz? Başkan Kennedy suikastine üzülmediniz mi?
Ministro X, você não até sente um pouco de remorso,..... entristecido por assassinato do presidente Kennedy?
Başkan Kennedy'nin de, Amerikan-Alman Zirvesi'ne katılacağı söylentileri var.
Existiam rumores que o presidente Kennedy iria participar numa conferencia Americana / Germânica.
Başkan Kennedy, acilen Amerika'ya geri dönmekte ve Alman halkının iyi dileklerini de beraberinde götürmektedir.
O presidente Kennedy regressa imediatamente a América... Levando consigo os melhores desejos do povo Alemão.
Vali Wallace'ın kapıyı kapatma sözünü yerine getirmesinden kısa süre sonra Başkan Kennedy Savunma Bakanına askeri güç kullanma emri verdi.
Pouco depois do Governador Wallace ter cumprido a promessa que fez de bloquear a entrada, o Presidente Kennedy deu ordem ao Ministro da Defesa que fizesse avançar as tropas.
Başkan Kennedy, bugün Üniversiteler Amerikan Futbolu Karması'yla Oval Ofis'te tanıştı.
O Presidente Kennedy recebeu hoje a Selecção Nacional Universitária, no Salão Oval.
Başkan Kennedy, resimlerinden birini, Beyaz Saray'a koydurtmuştu.
O Presidente Kennedy tem um dos seus quadros na Casa Branca.
Merhum Başkan Kennedy'nin konuşmasından cesaret alan Amerika sadece yedi yıl sonra onun "İnsanoğlunun atıldığı en riskli, tehlikeli ve muhteşem macera" olarak tanımladığı projeyi gerçekleştiriyor. "
Impulsionado pelo falecido Presidente Kennedy, em apenas sete anos, a América venceu o desafio a que ele chamava : "A maior, mais incerta, e arriscada aventura... " em que o homem alguma vez embarcou. "
Ölüm artık resmileşti. Başkan Kennedy öldü.
O presidente Kennedy está morto.
Bir suikastçı Başkan Kennedy'e ateş etti.
Um franco-atirador disparou contra o Presidente Kennedy.
Geçmişte Başkan Kennedy Uzay programını başlattığında tepede çok genç bir asistandım.
Quando o Presidente Kennedy iniciou o programa espacial, eu era um jovem assistente em Washington.
- Meğerse Başkan Kennedy'nin babası...
Parece que o pai do Presidente Kennedy...
Başkan Kennedy'i seviyordum.
Amava o Presidente Kennedà.
Bugün Dallas'ta silahla vurulan Başkan John F. Kennedy... Parkland Hastanesi'nde öldü.
O Presidente John F. Kennedy morreu no Hospital Parkland, após um tiroteio hoje em Dallas.
John Kennedy'nin cesedini Washington'a götüren uçakta... yeni başkan yemin etti.
A bordo do avião que levava o corpo de John Kennedy para Washington, foi ajuramentado o novo presidente.
Kennedy'nin ölümünün bize zaman kazandıracağını ummuştum... ama anlaşılan Başkan Johnson... Almanların Yahudilerle silah anlaşması yapmasında ısrar edecek.
Esperava que a morte do Kennedy nos desse mais tempo, mas parece que o presidente Johnson... forçará os alemães a negociar com os judeus.
- -Kraliçe Elizabeth II taç giydi- -Kuzey Kore'den- -Soru yok- -Başkan Kennedy öldü- -Martin Luther King- -benim için küçük bir adım- -İsrailli atletler öldürüldü- -Vietnam ateş-kes antlaşması- -
A Rainha Elizabeth II foi coroada. As bases da Coreia do Norte. O Presidente Kennedy está morto.
Lani Kai Lani Luau'da güneş battığına göre son sınıflara bir hatırlatma : sevgili Başkanımız Kennedy'nin dediği gibi,
Com o sol a pôr-se sobre o Lani Kai Lani Luau, lembro aos nossos finalistas as palavras do Presidente Kennedy /
Olağanüstü başkanınız Kennedy gibi konuştunuz.
Você lembra-me o vosso maravilhoso Presidente Kennedy.
Massachusetts'den Senatör John Fitzgerald Kennedy... Başkan Yardımcısı Richard Nixon'a karşı 100.000'den biraz fazla oyla... Amerikan tarihinin en ucu ucuna kazanılan seçim zaferlerinden birini elde etti.
John Fitzgerald Kennedy, Senador do Massachusetts, tem uma das vitórias mais tangenciais na história da América, batendo o vice-presidente Richard Nixon por pouco mais de cem mil votos.
Nixon büyük bir başkan olacaktı, ama Kennedy bu ülkenin ağzına etti.
O Nixon ia ser um grande presidente até o Kennedy estragar tudo.
Ama kasım ayında, Vietnam devlet başkanı Diem'in öldürülmesinden bir hafta sonra... ve Kennedy suikastından iki hafta önce... tuhaf bir şey oldu.
Mas em Novembro, uma semana após o assassínio do Pres. Diem e duas antes do Kennedy, aconteceu-me uma coisa esquisita.
Komplo kurmak... ve Başkan John F. Kennedy'yi öldürme amacıyla başkalarıyla anlaşma yapmak... suçundan tutuklandınız.
Está preso por conspirar e acordar com terceiros o assassínio do Presidente John F. Kennedy.
Sihirli mermi... 17 derecelik bir açıyla aşağı doğru yönelerek Başkanın sırtına girer. Ardından yukarı yönelip boynun ön tarafından çıkarak Kennedy'nin vücudunu terk eder. 2 numaralı yara.
A bala mágica entra no Presidente pelas costas num ângulo de 17º, dirige-se para cima e sai pela frente do pescoço de Kennedy, ferida nº2, espera 1,6 segundos, se calhar parada no ar, depois vira à direita, esquerda,
Kurşunun hangi yönden geldiğini öğrenmek umuduyla... Kennedy'nin beynini incelemek için mahkeme iznini aldığımızda... hükümetiniz bize... Başkanın beyninin kaybolduğunu söyledi.
Quando obtivemos uma ordem do tribunal para examinar o cérebro do Presidente e percebermos o trajecto da bala, é-nos dito, pelo nosso governo, que o cérebro do Presidente desapareceu.
- Baskan Kennedy de gelecek.
- Sabe que o Presidente Kennedy vem?
Führer, Başkan Joseph Kennedy ile en azından, bir anlaşmaya varabileceklerine inanıyordu.
O Führer acreditava que com o veterano Joseph Kennedy como presidente... ao menos havia alguém com quem pudesse chegar a um acordo.
Başkan John F. Kennedy, Medgar Evers'ın öldürüldüğü gece, radyodan yaptığı "Ulusa Sesleniş" konuşmasında, sivil haklarla ilgili şöyle demişti :
O Presidente John F. Kennedy no seu memorável discurso sobre direitos civis transmitido na mesma noite em que Medgar Evers foi assassinado, disse :
Elimizde bütün set olarak Başkan John F. Kennedy'nin kullandığı golf sopaları var ünlü bir fotoğrafta görüldüğü üzere ; Başkan, Domuzlar Körfezi Çıkartması sabahı Burning Tree'de bu setle golf oynadı.
Temos um conjunto completo de tacos de golfe que pertenceu ao Presidente John F. Kennedy, como vemos na famosa fotografia do Presidente a dar umas tacadas em Burning Tree, na manhã da invasão da Baía dos Porcos.
kennedy 175
başka 730
başka bir isteğiniz var mı 22
başkan 645
başkanı 24
başka bir gün 31
başkan yardımcısı 27
başka zaman 121
başka biri mi var 22
başka yok 64
başka 730
başka bir isteğiniz var mı 22
başkan 645
başkanı 24
başka bir gün 31
başkan yardımcısı 27
başka zaman 121
başka biri mi var 22
başka yok 64
başkanım 138
başka bir şey yok 82
başka sorum yok 215
başka bir şey yok mu 20
başkaları 16
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka kim var 32
başka bir şey istemiyorum 16
başka bir şey yok 82
başka sorum yok 215
başka bir şey yok mu 20
başkaları 16
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka kim var 32
başka bir şey istemiyorum 16