English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Bir kız vardı

Bir kız vardı traduction Portugais

1,824 traduction parallèle
Ama ilgilenmem gereken küçük bir kız vardı.
Mas havia esta menina para cuidar.
- Kız yok. - Bir kız vardı.
- Havia uma rapariga.
Mavi elbiseli bir kız vardı.
Houve uma rapariga... num vestido azul.
Orada bir kız vardı bir de kızla yatan karizmatik bir lider...
Havia uma rapariga e um líder carismático que dormia com ela...
Burada bir kız vardı, ama gitmiş.
Eu estava com uma rapariga, mas ela desapareceu.
Aralarında bize yardım edebilecek küçük bir kız vardır belki.
Talvez possa haver alguma rapariga que nos possa ajudar.
- Her zaman çevrede bir kız vardı.
Sempre havia uma garota por perto!
O toplantıda bir kız vardı.
Havia uma miúda no encontro.
Bir zamanlar, bir kız vardı.
Uma vez... eu tinha uma namorada...
Bir kız vardı.
Eu estava apaixonado.
Yatağımda bir kız vardı.
Estava uma rapariga na minha cama.
Bir kız vardı.
Havia uma rapariga.
Evcil hayvan mağazası sahibi bir kız vardı.
Imagina um petshop de filhotes e ter que escolher um.
Arabanın içinde sıkışmış bir kız vardı.
Estava uma rapariga presa no carro.
- Orada bir kız vardı ezdik onu!
- Havia uma miúda, atropelei-a!
- Otoyolda bir kız vardı.
- Havia uma miúda na estrada.
Başka bir zamanda çok sevdiğim bir kız vardı.
No outro extremo do tempo, Eu amei muito uma menina!
O an farkına vardığım şey eyalet şampiyonluğunu kazanmak değil... apaçık idrak edebildiğim bir gerçeğin... birbirimiz için yaratıldığımızın... ve aksi yöndeki tüm duyguların, şu gerçeğin reddedilmesi olacağının ta kendisiydi. Peyton Sawyer'a aşıktım. Ve ebediyen de öyle olacaktım.
Naquele momento, o meu triunfo não era o campeonato estadual, mas a simples clareza, a concretização que sempre estivemos destinados a ficar juntos, e qualquer instinto de contradição iria ser negado pela seguinte verdade eu estava e sempre iria estar... apaixonado pela Peyton Sawyer.
Geçen gece bir kızı kurtardım. Ve sonunda senin gibi biri olmanın tadına vardım. Bir kahraman olmanın.
Na outra noite, salvei uma rapariga, e finalmente soube como era ser como tu... ser um herói.
Zor durumdaydık ve yeni bir plana ihtiyaçımız vardı.
Estávamos encalhados. Precisávamos de um plano novo.
Çıktığım bir çocuk vardı, kıyafetim de vardı. Ama balo gecesi köpeğim kız kardeşimin boynunu ısırdı. - Biz de onu vurmak zorunda kaldık.
Eu tinha o par, eu tinha o vestido, mas o baile foi no dia em que o meu cão mordeu o pescoço da minha irmã, então tivemos que abatê-lo.
O cesur ve büyük bir kız, bugün bir operasyonu vardı.
Ela é uma rapariga grande e forte e vai ser operada hoje.
Bob amcamın bir kız arkadaşı vardı.
O tio Bob tinha uma namorada.
Selefimin elinde bir kaç kayıp kız dosyası vardı fakat hiçbir şey bulunamadı.
O meu antecessor tinha uns poucos casos de raparigas desaparecidas, mas nunca foi encontrado nada.
Cadde'de rezil bir kadın gördüm. Bebek arabasını kızına vermişti, içinde küçük bir oğlan vardı.
Vi uma mulher atarracada na 2.ª Avenida, junto ao mercado húngaro, cuja filha empurrava um carrinho com um bebé.
Birincisi, bir yerlerde 7 yaşında bir kızı vardı.
- Que sim, tinha uma rapariga nalgum lugar, de 7 anos de idade. 2
Bu da nesi! Lily, Dwight'ın kızının mezarını kazdığını biliyordu ama toprağın kazılmasından daha sağlam bir kanıta ihtiyacı vardı.
Lily sabia que Dwight escavara a cova da filha mas precisava de provas que o enterrassem de vez.
Tünelde bir çok kız vardı.
Houve mais raparigas no túnel.
Eğer bir kız arkadaşın varsa ve garip davranıyorsa, ya eski sevgilisi ile ilişkisi vardır ya da başka bir erkek arkadaşı ve konuşmayı sürdürdü, "hayır, ona hergün güzel yemekler yapacağımdan eminim ve ona sıcak sıcak yemesi için göndereceğim"
Se você tivesse uma namorada que estava sendo tratado muito mal, como pelo seu ex ou atual namorado e ela continuou dizendo : "Não, cada dia eu vou me certificar de que cozinhar para ele e enviar-lhe um almoço ao meio-dia quente"
Şimdi yalnız kolyesi yakıp değil. Gölden çıkarıldıktan sonra boynunda bir yanık izi vardı. Buda kolyenin boynundan zorla alındığını gösteriyor.
Além do medalhão não estar lá quando a tiraram do lago, também havia uma ferida, aqui, mesmo no pescoço, onde a corrente foi tirada à força.
Bir kız arkadaşım vardı. Mai.
Bom, eu tinha uma namorada, a Mai.
Gecenin erken saatlerinde bir sıkıntımız vardı ama şimdi sorun yok.
Tivemos problemas há pouco, mas agora está tudo bem.
Küçük güzel bir kızımız ve bir de bu kaplumbağa vardı.
E tínhamos uma bebé linda. E esta tartaruga.
Hep bir kırmızı tel vardır.
É sempre o vermelho.
Çünkü bu üç kızın tek bir ortak noktaları vardı ki bu da sensin.
Porque estas raparigas só têm uma coisa em comum e é você.
Sandım ki sen ve ben artık kızımla bir araya gelmemen için bir anlaşmamız vardı.
Pensei que tinhamos um acordo que tu e a minha filha não se veriam mais.
Kırmızımsı bir rengi vardı.
Com um tom avermelhado.
Bay Raymond, Pandora'nın kutusu konusunda bir şey vardı. Hatırlasınız, tüm kötülükler kutudan çıktıktan sonra, onların peşinden son derece küçük, çok kırılgan bir yaratık da gitmişti dünyaya.
Monsieur Raymond, voltando à caixa de Pandora, lembre-se que depois de todos os males terem escapado da caixa, havia mais uma criatura, muito pequena e muito frágil, que os seguiu pelo mundo.
Bir kız vardı.
Foi a garota.
Merkezimizde çok sıkı bir içki yasağı politikamız vardır.
Aqui no centro, temos uma política sem álcool muito rigorosa.
Kızıl saçlı bir bayan vardı.
Havia uma mulher ruiva.
Belki de oradan geçen mavi-kırmızı ışıklı bir polis arabası vardı.
Talvez estivesse um carro da polícia a passar com as luzes azuis e vermelhas acesas.
Kızın kolayca tedavi edilebilecek bir hastalığı vardı.
O que ela tinha era facilmente tratável.
Onüç ve Foreman ilaç deneyleriyle meşguller ve aşırı doz için bir cevaba ihtiyacımız vardı, o yüzden onu çağırdık.
A 13 e o Foreman estavam ocupados nos ensaios clínicos e precisávamos de uma resposta por causa da overdose, por isso chamámo-la.
Bir anne-kız olayı da vardı.
Já houve um caso de uma mãe e filha.
100 yıl önce, Upton Sinclair, "The Junge" ı yazdığında, çok güçlü bir kırmızı et birliği vardı.
Há 100 anos, quando Upton Sinclair escreveu, "A Selva", havia um consórcio de carne de vaca que exercia um poder enorme.
Her zaman bir "gelecek sefer" vardır. Sen de mi bu yollardan geçiyorsun yoksa kızım?
Continua a trabalhar esses passos, miúda.
Yanlışlık yapmadınız, bir şeyin farkına vardınız.
Não cometeram um erro, descobriram uma coisa.
Şimdi, bunu yapıyorum çünkü kız arkadaşımın çok yumuşak bir kalbi vardır. Fakat bana kalsaydı çoktan ölmüş olurdun.
Agora, eu estou a fazer isto, porque a minha namorada tem um coração mole, mas se dependesse de mim, já estarias morto.
Bir kız kardeşim vardı, gemide veremden öldü.
Tinha uma irmã. Morreu de tuberculose no navio.
Ne görmüş veya ne duymuş olursanız olun. ... Apollo 11'de ne bir atık madde, ne de bir sinek vardı.
Não importa o que podes ter ouvido ou pensoaste que viste, não havia nenhum contaminante, nenhuma mosca, na Apolo 11.,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]