Bir tür traduction Portugais
14,013 traduction parallèle
Tamamen farklı bir tür gibiydi.
Sinto que é de outra espécie.
Bir tür sinyal alıyorum.
Estou a apanhar uma espécie de sinal.
Yani bir tür holografik kamuflaj gibi.
Então, é uma espécie de camuflagem holográfica.
Bir tür enerji transferi.
É uma espécie de transferência de energia.
Hayatı uzatan bir tür teknolojiye sahipler.
Eles têm um tipo de tecnologia que prolonga a vida.
Bir tür eğitime benziyor.
Assemelha-se a uma espécie de treino.
- Bir tür trafik kazası - Motosiklet.
- Um acidente rodoviário...
O bir tür program dışı.
Ele está tipo fora da rede
Bunlar Yenilmezler gibi... ama hepsi bir tür alkollü içki.
São tipo Os Vingadores, mas são diferentes tipos de bebidas alcoólicas.
Astroglide veya bunun gibi bir sürü... kayganlaştırıcı olsa da... bence bir tür kartuş değişim sistemi ile... penisini soktuğunuzda... çalışacak bir sistem kurmak mümkün...
Apesar de haver reservas para lubrificação como a Astroglide, outros lubrificantes como esse, acho que pode haver a possibilidade de termos de substituir um cartucho, ou algo desse género, para que quando se enfia o pénis...
Veri tabanında hangi tür bir canlı olduğunu bir türlü bulamadım.
Nâo consegui localizar da tua espécie na minha base de dados.
Bir tür gizli değirmen fetişin filan mı var?
Há algum segredo obscuro que queiras compartilhar?
Öyle ama, benim bir tür sapık katil olduğum fikrini kafasına sen aşıladın...
Sim, mas tu puseste a ideia na cabeça dele que eu era uma espécie de assassina psicopata.
İnsanların % 90'ı üstün bir güce inanıyor ve tüm dinlerde bir tür mesih inancı var.
90 % das pessoas acreditam num poder superior... e todas as religiões acreditam numa figura messiânica.
Sonuçta o bir tür şeytan ya da İsa gibi bir karakter olmayabilir.
O facto é que ele pode não ser algum tipo de demónio ou Jesus.
Bir tür kaza mı geçirdim?
Sofri algum acidente?
Bir tür belgeniz vardır herhalde.
Imagino que possa identificar-se...
Her şey Frederica'nın, bir tür çılgın düşünceye kapılıp, sanki ben çocuğunun iyiliğini istemeyen kötü bir anneymişim gibi, Reginald'ın arabuluculuk yapmasını istemesiyle başladı.
Tudo começou com a Frederica, num acto de loucura qualquer, suplicando para a Reginald interceder em nome dela como se eu fosse uma mãe cruel não querendo o melhor para o filho.
Hayır, farklı bir tür bu biliyorsun. Yeni çıkanlardan biri.
Não, tu sabes, é, é um tipo diferente.
Ebony and Ivory şarkısındaki gibi bir tür kader arkadaşı olduk.
E agora é como Ebony and Ivory, mas com um parceiro urbano.
Bir tür uyarı.
É uma espécie de aviso.
Yani bir tür mesaj.
É uma espécie de mensagem.
Bir tür sarsıntı, bir enerji dalgası gibi.
Houve uma espécie de tremor, como uma sobrecarga de energia.
İçeride bir tür hayvan var.
Está algum tipo de animal ali dentro.
O bir tür yasal bir esrarkeş oldu.
Tornou-se uma espécie de viciado em direito.
O bir tür...
Ela era uma espécie...
Bir tür stratejimizdi.
Faz parte da nossa estratégia.
Bir tür saplatı oldu.
Tornou-se uma espécie de obsessão.
... yeni bir tür...
... até que uma nova espécie se torne...
Ne tür bir hayat bu?
Que vida é essa?
Ne tür..... bir duygu?
Que... tipo de sensação?
Kaptan, bu tür bir çarpışma için donanımlı değiliz.
Não estamos equipados para um confronto destes.
Tamam, Bu tür şeyleri açıp kapamada bir problemin varmış gibi gözükmüyor.
Não me parece que tenhas dificuldade em ligar e desligar tudo o resto.
Ve ne tür bir konuşmadan bahsettiğimi biliyorsun.
E já sabes de que tipo de conversa falo.
Ne tür bir bakım?
Que cuidados?
Bu tür bir işbirliğine dair kanıtlar aldık.
Recebemos provas desse envolvimento
Her tür dövüş stilini bilen harika bir kuş oldun.
Uma ave majestosa que conhece todos os tipos de voo.
Onun ne tür kötülükler yapabileceği hakkında hiç bir fikrin yok.
Tu não fazes ideia do tipo de maldades ele é capaz de fazer.
Bunu arabandan aldim. Patlayici uzmani arkadasima gideceğim. Ne tür bir yapisi olduğunu söyleyebilir belki.
Tirei isto do teu carro, talvez o meu especialista em explosivos descubra que tipo de engenho era.
- Araba sürüyorum James, o tür bir baskiya ihtiyacim yok.
- Estou a guiar! Não me pressiones!
Ne tür bir peynir bu?
Que tipo de queijo é?
Ne tür bir belâya bulaşmış?
Que tipo de problema ele se meteu?
Ne demek istediğimi biliyorsun. Sen o tür bir yırtıcı değilsin.
Tu sabes o que quero dizer, não és esse tipo de predador.
Yani ne tür bir hayvan olursanız olun...
Portanto, não interessa o tipo de animal que fores.
Ne tür bir acil durum?
Que tipo de emergência?
Ve bir kaplumbağaya dönüşecek kadar ne tür bir belâya bulaşmış olabilirsin ki?
E em que tipo de problema estás metido que te precisas de te tranformar numa tartaruga.
Ona bu tür herhangi bir davranışta bulunmak istemezdim.
Não queria que ele tivesse qualquer coisa a ver com esse comportamento. Obrigado.
Ve bu tür bir olayda, dedektif, Anlaşılan aile tartışması,
E nesta situação, detective, aparentemente uma disputa familiar, é natural...
Hayır, Bay Lassiter asla bu tür bir şey yapmaz.
Não, o Sr. Lassiter nunca fez nada desse tipo.
şuna bir bak. Yeni tür bir yüzük.
Um anel novo em folha.
O tür gümüşü olan bir çocuk, evine ulaşmada zorluk çekmez.
Para um miúdo com esse anel de prata não será difícil arranjar uma boleia.
bir tur daha 25
bir türlü anlayamıyorum 17
türk 29
turkey 23
turner 69
turtle 22
turkish 54
türkiye 77
tura 143
türkçe altyazı 48
bir türlü anlayamıyorum 17
türk 29
turkey 23
turner 69
turtle 22
turkish 54
türkiye 77
tura 143
türkçe altyazı 48
turşu 17
turuncu 19
turist 37
türkler 19
turp gibiyim 17
bir tanem 228
bir tek 20
bir tane sana 21
bir tane 117
bir tane daha var 71
turuncu 19
turist 37
türkler 19
turp gibiyim 17
bir tanem 228
bir tek 20
bir tane sana 21
bir tane 117
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir tane alabilir miyim 32
bir teklifim var 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir terslik var 61
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir tane alabilir miyim 32
bir teklifim var 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir terslik var 61