Bir tavşan traduction Portugais
1,006 traduction parallèle
Küçük bir tavşan için mi?
Um coelhinho de nada!
Bir zamanlar benden nefret eden bir tavşanım vardı. Yine de büyüdüm, koca adam oldum.
Uma vez tive um coelho que me odiava... mas hoje até sou um adulto simpático.
Sonra bir tavşan gördü ve arkasından gitti.
Depois ele viu um coelho e foi atrás dele.
Sevgilime bir tavşan
Um coelho para o meu amor
Eğer şapkada, önceden konulmuş bir tavşan yoksa dünyanın en iyi sihirbazı bile şapkada bir tavşan yaratamaz.
Caro Livy, nem o melhor mágico do mundo... pode tirar um coelho de um chapéu... se não houver um coelho no chapéu.
O bir tavşan.
Um coelho.
Büyük, beyaz bir tavşan, 1.80 veya 1.90 boyunda!
Um coelho branco enorme, 1,80 ou 1,90 m de altura!
Bu teşhisi koymamın nedeni esasında alkol değil, bir tavşan nedeniyle öylesine sinirlendi ki, Harvey,... evet, sanırım, adı Harvey dedi.
O alcoolismo dela não é a base do meu diagnóstico, mas como ela falou acerca do coelho branco, Harvey, sim, acho que se chamava Harvey.
- Ama o kendine bir tavşan edindi.
Mas, ele só arranjou um coelho.
Sırtlarını döndüklerinde, korkak bir tavşan gibi kaçtım.
No momento em que eles se viraram fugi que nem um coelho assustado.
- Beyaz bir tavşan, 1.80 boyunda. - 1.80 mi?
- Um coelho branco com 1,80 m de altura. - 1,80 m?
Sadece yelek giyip, saat takmış- - bir tavşan!
É só um coelho com um colete e um relógio!
Bir tavşan neye geç kalmış olabilir ki?
Como pode um coelho estar atrasado?
- Biliyorsunuz, bir tavşanın peşin- -
- Sabe, eu estava seguindo...
Beyaz bir tavşan arıyorum. İzin verirseniz- -
Bem, estou procurando um coelho branco, assim... se não se importasse...
Peki, benim adım Alice ve beyaz bir tavşanı izliyorum, bu yüzden- -
Bem, meu nome é Alice, e estou seguindo um coelho branco, assim...
- Neden? - Çünkü beyaz bir tavşanı takip ediyorum.
- Porque estou seguindo um coelho branco.
Bir tavşan olsaydım, acaba eldivenlerimi nereye saklardım?
Se eu fosse um coelho onde guardaria minhas luvas?
- Bununla birlikte ben beyaz bir tavşan arıyor olsaydım Deli Şapkacı'ya sorardım.
- Porém, se eu estivesse procurando um coelho branco, Perguntaria ao Chapeleiro Louco.
Biraz tatlı et, bir tavşan, halhal ya da bir kolye!
- O que tu queiras. Uns doces, um canario, um colar, um bracelete.
Sezon uzarsa kendime iyi bir tavşan kürkü alabilirim.
A temporada inteira permite-me comprar um casaco de peles.
Bu bölgede bir tavşan yakalar, yemek için.
Pode apanhar qualquer coelho que veja.
" Tavşan Peter kötü bir tavşandı ve bu yüzden yatağa aç gönderildi.
" Peter Rabbit era um coelho traquinas, por isso, foi para a cama sem jantar.
Normalde bir tavşanın tamamen büyümüş hale gelmesi ne kadar sürer?
Quanto tempo demora um coelho a atingir o crescimento máximo?
Ormanda dolanıyordu ve ben de onu bir tavşan sandım. Bir hataydı.
Ele andava ao pé da clareira e eu pensei que fosse um coelho ou coisa assim.
- Bir tavşan.
- Um coelho.
- Bir tavşan mı?
Um coelho?
Nihayet bir tavşan vurdum!
Um coelho! Finalmente matei um coelho.
- Bugün bir tavşan vurdum!
Hoje matei um coelho! Não grite!
Evet, eve bir tavşan getirdin, ve şimdi de bu büyük yayın balığını.
Sim, trouxe para casa um coelho, e agora este grande bagre.
Bay Searcy, bir keresinde bir tavşan yakaladım.
Sr. Searcy, eu lacei um coelho uma vez.
- Hiçbir şey. Sadece küçük bir tavşan.
- Nada mais que esse pequeno animal.
Bir tavşan avından çok daha önemli işlerim var benim.
Tenho mais a fazer do que ocupar-me caçando coelhos.
Monsewer, sende bir tavşanınki kadar akıl yok.
Monsieur, você tem um cérebro de minhoca.
Sadece yaşlı bir tavşan!
É um coelho!
- Tatlım, sadece bir tavşan.
- Querida, é só um coelho.
Güzel kokar, kıvrak hareket ederler, saçlarını tarar ve konuşurlar. Ve bunların arasında insan kendini derisi yüzülmüş bir tavşan gibi hissediyor. - Zavallıcık.
O seu cheiro e a forma como se mexem e mostram a barriga, e penteiam o cabelo e conversam, tudo isso me dá a volta.
Hiç kimse geçemez, hatta bir tavşan bile.
Ninguém conseguiria. Nem um coelho podia passar.
- Bir tavşan?
- Um coelho?
- Ben muhteşem bir tavşan ayağı mıyım?
Sou uma linda pata de coelho, é isso?
Yeni bir tavşan ayağı aldım, birinci olan bir attan nal ve Frankie'nin verdiği uğurlu çekirge.
Tenho uma pata de coelho nova uma ferradura de cavalo vencedor e um grilo da sorte que a Frankie me deu.
Paskalya tavşanını arıyorsan bir gün daha beklemelisin.
Se procura coelhos da Páscoa, chegou cedo.
Bir Paskalya tavşanı gecikmeme sebep oldu.
Bem, fiquei embrulhado por um coelho da Páscoa.
Çok şirin bir tavsan.
Que coelhinho tão giro.
Yunanca bir kelime, "tavşan kulakları" anlamına geliyor.
É uma palavra grega. Creio significar "orelhas de coelho".
Yaralı bir geyik, tavşan veya yılan olabileceğini düşündüm.
Pensei que fosse um veado ferido ou um coelho ou uma serpente.
Bir daha bir şey öldürmen gerekirse, umarım tavşan öldürürsün.
Se tenciona continuar a matar coisas a partir de agora, limite-se aos coelhos.
Biliyor musun, Maggie, bu tavşanı beslemek zorunda kalman çok kötü. Bir ceset için böyle güzel yemeklerin harcandığını görmekten nefret ediyorum.
É pena teres de o alimentar, Maggie, é comida desperdiçada num cadáver.
Tavşan ve çakaldan başka bir şey vurmadın!
É isso mesmo. Só precisou sacar para matar, um coelho ou um coiote.
Tavşan, avcı ve tarla kelimeleri ile bir cümle oluşturunuz.
Faça uma frase com as palavras "lebre", "caçador" e "campo".
Bırak bufaloları, tavşan avına bile çıkacak olsak onları en az bir gün dinlendirmeliyiz.
Temos de descansar pelo menos um dia antes de caçar coelhos, muito menos búfalos.
tavşan 100
tavşancık 17
tavşanlar 28
tavşan mı 16
bir tanem 228
bir tek 20
bir tane sana 21
bir tane 117
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
tavşancık 17
tavşanlar 28
tavşan mı 16
bir tanem 228
bir tek 20
bir tane sana 21
bir tane 117
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir tane alabilir miyim 32
bir teklifim var 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir terslik var 61
bir tane daha ver 30
bir tane daha ister misin 28
bir tane alabilir miyim 32
bir teklifim var 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir terslik var 61
bir tane daha ver 30