Rahat mı traduction Portugais
4,721 traduction parallèle
- Rahat mı bırakayım?
- Poupo-te?
- Rahat mısın?
Estás confortável?
Rahat mısın?
Está confortável?
En iyisi rahat bırakalım da uyusun değil mi?
Será melhor deixarmo-la a dormir, não?
Ya boğazımı kes, ya da beni rahat bırak, Bohannon.
Corta-me a garganta ou deixa-me em paz, Bohannon.
Umarım burada rahat edersiniz.
Espero que a sua estadia connosco seja confortável.
Ben rahat edeceği şekilde olana kadar aşırıya kaçabilen bir adamım, ve bunun için özür dilemem.
Sou um homem disposto a chegar a extremos para fazer o que parece ser certo e... Não peço desculpas por isso.
Bulabildiğim en rahat pozisyonda oturmaya çalıştım, şu şekilde.
Tentei ficar na posição mais relaxada que encontrei, que era assim.
Walters, bakım ünitesi ile daha rahat eder.
Walters fica mais confortável com os cuidados do asilo.
Rahat ayakkabılar mı?
Sapatos confortáveis?
Rahat olalım şimdi tamam mı?
- Tem calma, está bem?
İçim rahat bir şekilde teklif edebileceğim tek yardım şekli bu.
Talvez depois... É a única ajuda que sinto confortável em oferecer.
Giydiğimi bile fark ettirmeyecek kadar rahat olmam lazım içinde.
Sabem, tenho de sentir-me confortável nele, para não reparar que o tenho vestido.
Rahat mısın?
Confortável?
Yardım etmene gerek yok. Sen rahatına bak.
Não preciso de ajuda, contanto que estejas confortável.
Ben seni rahat bıraktıktan sonra gökten bir şey düşüp her şeyi senin kârına mı düzeltti yani?
Alguma coisa caiu do céu, inclinou tudo a teu favor logo depois de eu ter dado uma trégua? Acho que não.
- Evet, yani senden bu kadar uzaktayım rahat bırakıcı ve sevimli halimle.
- Sim. Eu vim até aqui, a dar espaço e a ser adorável.
Onun için kararını ver ve ben seni rahat bırakacağım.
Então faz a tua decisão. E eu vou dar-te espaço.
Vicdanım rahat bir şekilde yaşayabilmem lazım.
Tenho de ser capaz de viver comigo. Então, faz o que tens de fazer.
Benim vicdanım rahat.
A minha consciência está limpa.
Bu konuşmayı oturarak yapsaydım daha rahat hissederim.
Eu ficaria muito mais confortável e conversador, se estivesse sentado.
Bu istasyona olan bağlılığınıza dayanarak vicdanım rahat bir şekilde CFD'den emekli olduğumu açıklamak isterim.
É o vosso comprometimento com o Batalhão que me permite, de consciência tranquila, anunciar a minha reforma do CBC.
Sorun değil, evin hanımı olmaktan oldukça rahatım.
Não há problema. Posso ser a mulher da casa.
Şu an kendim için bulmaya çalışıyorum, o yüzden beni biraz rahat bırak, tamam mı?
Estou a passar por tudo sozinha. Tem paciência comigo, está bem?
Kollarımı sıcak tutuyor. Rahat nefes alıyorum.
Aquece os meus braços, o meu tronco respira...
Ben 20 senedir dünyanın bir ucundan diğerine herhangi bir iz bırakmadan rahat rahat gittim geldim, şimdi yeni yetme bir casus katili benim hayatımı tehlikeye sokuyor, öyle mi?
Eu tenho-me movimentado confortavelmente pelo mundo nos últimos 20 anos sem que me consigam localizar, e, agora, um assassino de espiões de meia-tigela vai colocar a minha vida e os meus negócios em risco?
Onu rahat bırak tamam mı Roxie?
Tem calma com ele, Roxie.
Rahat nişan alabilene kadar bekle. Hazır mısın?
Espera até teres uma visão clara.
Seni rahat bırakayım.
- Vou deixá-la em paz.
Esas sizin beni rahat bırakmanız lazım.
O que eu preciso é que você me deixe em paz.
Kızı rahat bırakalım derim.
Vamos deixá-la em paz.
Seni bu kadar kolay rahat bırakır mıyım sanıyorsun?
Achas que te livres de mim, assim tão facilmente?
Eğer notlarımı gözden geçirebilirsem özel sorularınıza daha rahat cevap verebilirim.
Eu teria o prazer de responder as suas perguntas específicas se revesse as minhas notas.
Bize Oliver'ı verin biz de arayışınızda sizi rahat bırakalım.
Entregue-nos o Oliver... e permitiremos que o procure.
Uyuman için rahat bırakmalıyım seni.
Tenho de te deixar voltar a dormir.
Düzenli bıraktığımı bilmek rahat ettiriyor.
Sinto-me melhor sabendo que isto está arrumado.
Sizi rahat ettirecek başka bir şey var mı? Elbette.
- Está à vontade com isso?
- Tamam, şimdilik rahatız. Ama Splinter Usta meditasyonunu bitirmeden önce bu adamı burdan çıkaralım, derim
Estamos bem, mas precisamos de tirar este tipo daqui antes que o Mestre Splinter acabe de meditar.
Horn kızımı rahat bırakacağını söylemişti.
O Horn disse que deixaria a minha filha em paz.
Pardon da, ben erkekliğimle gayet rahatım bir kere.
Desculpa lá. Acontece que estou muito confortável com a minha masculinidade.
Ben rahatıma bakayım burada.
Eu fico confortável.
Sen rahatına bak ve... Burada neler döndüğünü öğrenmeye çalışayım ben de.
Sinta-se em casa, e... vou tentar descobrir o que está a acontecer.
Bu gece seni rahat bırakacağım.
Esta noite, vou-me embora.
Ben olduğum şey konusunda tamamiyle rahatım.
Estou feliz com o que sou.
Sana bu konuda rahat olmadığımı söylemiştim.
Já te disse que não me sinto confortável com isso!
Bu sırada rahatımızı bozmayalım derim.
Por isso, até lá, sugiro que nos acomodemos.
Ben rahatım, John.
Estou muito calma, John.
Kendini ona karşı sorumlu hissettiğini biliyorum ama daha rahat yapabileceğin bir anlaşma bulmanda yardım etmek istedim.
Eu... Sei que te sentes responsável por ela, mas queria ajudar-te a arranjar uma situação confortável.
Bak şimdi hanım sen misafirleri rahat ettir. Odalarını hazırla.
Faz com que se sintam em casa.
Çünkü, yöntemlerimiz işe yarıyor ve işimizi herhangi beceriksiz bir elemanın yerini alan bir ahlak anlayışıyla yaptığımız için rahatım.
Porque o nosso método resulta. E tenho a certeza que as nossas acções são guiadas por uma moral mais importante que qualquer manual de trabalho.
Bak, eğer için rahat etmezse, Bunu kesinlikle anlarım.
Ouve, se não te sentires confortável, eu entendo perfeitamente.
rahat mısın 71
rahat mısınız 28
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
miss 41
mira 52
mimi 88
rahat mısınız 28
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
miss 41
mira 52
mimi 88