English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / And all

And all tradutor Turco

220,642 parallel translation
My little elves already found your sleigh, and all the gifts inside.
Küçük cinlerim çoktan kızağını ve içindeki hediyeleri buldu.
It and all of the darkness you've ever faced, was borne out of one twisted soul... the Black Fairy.
O ve karşılaştığın tüm diğer karanlık şeylerin hepsi... aynı hastalıklı ruhun ürünüydü... Kara Peri'nin.
Baracus and all of the other chaos killer victims are being experimented on down in the lab.
Baracus ve Kaos Katili'nin diğer kurbanlarına o laboratuvarda deney yapıyorlardı.
And then I go to war, and all I can think about... is, " My God.
Ve savaşa gittiğimde, düşünebildiğim tek şey... " Aman Tanrım.
She only goes by her first name, there are no known photos of her and all kinds of people follow her, young, old, celebrities.
Sadece ilk ismi biliniyor hiçbir fotoğrafı yok ve her tür insan onu takip ediyor. - Gençler, yaşlılar, ünlüler...
And if all goes according to plan, it's going to make us a lot of money.
Ve bu iş yolunda giderse bize çok para kazandıracak.
We've got our exotic animal, strongman and sideshow all in one.
Egzotik bir hayvanımız, en güçlü adam performansı bir arada.
A cattle prod to the nards ought to liven him up, get him all veiny and redeyed like he was in the Van.
Bir üvendire onu canlandırır, bülbül gibi öttürür minibüsteki gibi sinirlendirir ve kırmızı gözlü yapar.
The one with all her clients getting spanked and whatnot.
Şaplak ve benzeri şeyleri yapan müşterileri orada.
We tussled, her eyes went red and her face got all...
Boğuştuk, gözleri ve yüzü kırmızıya döndü.
All right, so they put in a big renovation here, and they moved the safe.
Tamam. Burada büyük bir restorasyon yapılmış ve kasayı taşımışlar.
You're right, this would only really be equivalent if Ess was a girl, and you found pussy, you know, interesting in a sometimes - you-like-Thai-food kinda way, and now it's all Thai food forever till you die.
Haklısın, Ess kız olsaydı sana da amcık düşseydi eşit olurdu. Tayland yemeklerini seversin Çin yemekleri sonsuza kadar yok olmuş olur.
Right now we have an opportunity to not only destroy her and save him, but to save all of us.
Şu anda hem onu öldürüp Gideon'ı kurtarma... hem de hepimizi kurtarma imkanımız var.
Henry had it all those years ago when he found me and told me I'm the Savior.
Yıllar önce beni bulup Kurtarıcı olduğumu söylediğinde... Henry'nin yüzünde o ifade vardı.
Gideon has been here a matter of days, and look at all the destruction he's caused.
Gideon buraya geleli birkaç gün oldu... ve verdiği zarara bak.
The feel of those Friday nights before this place got taken over by all the Newport money and tourists.
Bu mekanın Newport parası ve turistleri tarafından alıkoyulmadan önceki Cuma gecesi hissi.
Gutting it and, you know, all the rest.
Temizlik falan işte.
You'd bring out all that food, and I'd eat till my stomach hurt, just to see you smile.
Sen yemek getirirdin, ben de sırf gülümsediğini göreyim diye göbeğim çatlayana kadar yerdim.
Javi's dad was some guy who used to pull jobs with us until he ripped us off and left town with all the money.
Javi'nin babası bizi soyup bütün parayla şehri terk edene dek bizimle iş yapan bir adamdı.
Those of us sitting in this room are all that's standing between an America we love, and a zombiecontrolled wasteland.
Burada oturan herkes sevdiğimiz Amerika'yla zombi topraklarının arasında duruyor.
My brothers and me, we're all in.
Kardeşlerim ve ben, hepimiz varız. Ama bunu tek başımıza yapamayız.
Okay, I need all you volunteers to track your zombies'comings and goings and report back to me.
Pekala, tüm gönüllülerin zombilerinin geliş gidişlerini izlemesini ve bana rapor vermesini istiyorum.
They've got security details, and those security details all end up at the same underground bar.
Güvenlik bilgilerini aldık ve bu bilgiler bizi gizli bir kulübe götürdü.
And Nolan knows where all the bodies are buried in this bloc.
Nolan bloktaki bütün gizli işleri bilir.
Take back the gauntlet... and wipe them all out.
Eldiveni geri alıyoruz, Ve onların hepsini yok ediyoruz.
People I trust will run the bloc, and you will rubber-stamp all of their decisions.
Bloğu güvendiğim insanlar yönetecek. Sen, onların verdiği kararları imzalayacaksın.
And worst of all?
Ve hepsinden de kötüsü...
- And it's all your fault.
- Ve bu senin hatan.
So you tracked them all the way here, and why would you pay me such a kindness?
Yani buraya kadar onları takip ettin, bana böyle bir iyiliği neden yapasın?
You and the missus all friendly now?
Sen ve kadın arkadaş mısınız artık?
I have safeguards all over this facility installed by and known only to me.
Bu tesisin her tarafında sadece benim bildiğim ve bizzat kendi yüklediğim güvenlik duvarları var.
We know all about your missile and your little potion and what you and Cyndi are up to.
Füzeni, küçük iksirini ve Cyndi'yle neyin peşinde olduğunuzu biliyoruz.
Aunt Flo is in town, and she brought all her kids.
Ana vatan kan ağlıyor, hem de deli gibi.
The dean will protest and act like he could go all night, and then I'll allow one more question.
Dekan karşı çıkıp daha vakit varmış gibi yapacak, ben de bir soruya daha izin vereceğim.
That's all them nuggets and McRibs.
Nuggetlar ve McRibler yüzündendir.
In fact, this is a rarity, and so they apologize to all those folks.
Aslında, bu ender rastlanır ve bu yüzden herkesten özür dileriz.
And you're worried someone's gonna steal all this?
Birisinin bunları çalmasından mı endişeleniyorsun?
All we had were pencils and paper and we all turned out fine.
Sadece kalem ve kağıdımız vardı ve bir yerlere geldik.
Yeah, and, um, in the spirit of healing, we were thinking one way to repair our family and for you guys to make us all feel better is, um, well, you know what?
İyileşme ruhuyla ailemizin onarılmasının ve biz çocuklarınızın daha iyi hissetmesinin bir yolunu düşünüyorduk. Aslında var ya...
All right, I'm just gonna go up and throw these in the dryer.
Bunları gidip kurutucuya atacağım.
We practically went 12 rounds'cause you wanted to take him to the emergency room, and I said it's gonna be Sue's $ 300 fart all over again.
12 kez yoldan dönmüştük çünkü sen onu acile götürmek istedin ben de Sue'nun 300 dolarlık gazı gibi olacak dedim.
Okay, look, you can stay down here and role model all you want, but I'm not gonna tip-toe around my kids anymore.
Tamam, sen burada kalıp istediğin örnek olursun ama ben çocuklarımın yanında sözlerime dikkat etmeyeceğim.
And I think if you just slowed down a little bit and took care of yourself, then things wouldn't have to build up and burst all at once.
Ve biraz sakinleşip kendini düşünürsen daha sonra hepsi birikip birden patlamaz diye düşünüyorum.
Wow. We're legends on this campus, and we owe it all to the'Bago.
Vay be, kampüsün efsaneleriyiz ve bunu Bago'ya borçluyuz.
I just want you to take care of yourself, all right, and now is the time to do it when I have free dental care.
Sadece kendinle ilgilenmeni istiyorum ve ücretsiz diş bakımı yapmanın zamanı geldi.
Well, if it makes you feel better, we can go grab a beer and that way when she says, "How'd it go?" you can say you spent an hour with me and I was happy, and that would all be true.
Daha iyi hissedeceksen bira içmeye gidebiliriz ve o "Nasıldı?" diye sorunca benimle bir saat geçirdiğini, mutlu olduğumu söylersin ve bu doğru olur.
And I urge all of you to stay together.
Birlikte kalmanızı istiyorum.
I have to park on the side and walk all the way around to the front, and he knows I hate walking.
Yan tarafa park edip ön tarafa yürümek zorunda kalıyordum ve yürümeyi sevmediğimi biliyor.
So to raise money to save the other wing, they're selling all the displaced books and equipment.
Diğer kanattan tasarruf edebilmek için tüm malzeme ve kitapları satıyorlar.
There's all these plugs, and you can hear everything charging.
Tüm o pirizler, her şeyin şarj edildiğini duyabiliyorsun.
I had to get out of there, so I told them all I was getting us beers, beat my way out of the crowd with this giant shamrock and never looked back.
Oradan çıkmak zorundaydım. Bira alacağım dedim, dev yoncanın oradaki kalabalığa karıştım ve arkama bakmadım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]