And his family tradutor Turco
2,981 parallel translation
I mean, I had to lie to my mom and tell her I was going on vacation in Fort Lauderdale with Ryder and his family just to get out here for this.
Buraya gelebilmek için anneme Ryder ve ailesiyle Fort Lauderdale'e tatile gidiyorum diye yalan söylemek zorunda kaldım.
But one day... Pandu passed away... and his family had to return to Hastinapur...
Ancak bir gün Pandu bu dünyadan göçünce ailesi Hastinapur'a geri dönmüş.
Colonel Faber and his family.
Evet. Albay Faber ve ailesi.
And so he said goodbye to his wife and his family and, with his students around him, he calmly prepared to die.
Karısına ve ailesine elvade deyip öğrencileri etrafındayken ölüme hazırlandı.
The King and his family were taken back to Paris in disgrace.
Kral ve ailesi utanç içinde Paris'e geri götürüldü.
Surely it's hard for him and his family.
Hem onun için hem de ailesi için zor olmalı.
The curious case of Irving Kahn and his family has intrigued scientists who are trying to answer this very question.
Irving Kahn ve ailesinin ilginç durumu bu soruyu cevaplamak isteyen bilim insanlarının ilgisini çekti.
The pain I let Lee Joon Sung and his family go through...
Oh Hayır! Sanırım yanlış insana bulaştınız.
You know what happened to Lee Joon Sung and his family because of my mistake.
Benim hatalarım yüzünden Lee Joon Sung ve ailesine ne olduğunu biliyorsunuz.
If you're happy, I'm happy too. But my mind feeling bitter about that Young Master and his family can't be helped.
Siz mutlu oldukça ben de mutlu olurum ama bir türlü o efendinin ailesini sevemedim.
A farmer and his family used to live here.
Bir çiftçi ile ailesi burada yaşıyordu.
Do you think before the end, before his last breath, the clock maker had any idea he was killing himself and his family, too?
Sence ölmeden önce, son nefesinden önce, saat ustası kendini ve ailesini öldürdüğünü biliyor muydu?
Bulldust and his family hurried toward open ground.
Bulldust ve ailesi açıklık alana doğru koşturuyordu.
Yes, his family owns an architectural firm there and they travel back and forth.
Evet, ailesinin bir inşaat şirketi var ve sürekli oraya gidip geliyor.
And I told him that I was gonna take care of his family, and that's what I'm going to do.
Ve ona ailesiyle ilgileneceğimi söyledim ve yapacağım şey de bu.
Meredith : The superintendent and his wife are longtime family friends.
Baş komiser ve onun karısı uzun zamandır aile dostu.
Cho and Rigsby drove down there to speak to his family.
Cho ve Rigsby de oraya ailesiyle konuşmaya gitti.
His partner said that he had nothing to do with the family, and I believe her.
Ortağının dediğine göre Huff'ın aile ile ilgisi yokmuş. Ona inanıyorum.
But, in the confusion, Ice Bear loses track of the others, his lifeline to food and family.
Ama bu karışıklıkta Kutup Ayısı anne ve yavruların izini kaybediyor. Yani yiyecek ve aile ihtiyacına olan bağlantısını.
Amanda Clarke is embedded in that family, and Daniel Grayson is out to ruin his mother.
Amanda Clarke aileye kabul edildi. ... ve Daniel Grayson annesini mahvetmek için uğraşıyor.
Supporting his family up North and here
Kuzey'de ve burada ailesine destek olmak...
The governor is also grateful for the freedom granted by the constitution in the right to bear arms, the right to protect his family and stop a rapist before he could commit further violence to his wife.
Sayın Vali ayrıca anayasada silah bulundurma hakkı olduğu için bu sayede ailesini koruyup, bir tecavüzcüyü karısına daha fazla zarar vermeden durdurabildiği için de minnettar.
There's not a man among you who's not worried about his family, and how this is all gonna end.
Aranızda ailesi için endişelenmeyen tek bir kişi bile yok ve işte bu işin bitmesinin yolu.
What kind of man quits his work, takes up with some bimbo and walks away from his own family without so much as a look back?
Nasıl bir insan evladı aptal bir sarışın için işini ve ailesini bırakıp arkasına bile bakmadan çeker gider?
Wow, I... I can't believe I ever loved someone who could write such awful things about his friends and family.
İnanamıyorum ailesi ve arkadaşları hakkında böyle kötü şeyler yazan birini sevdiğime.
This is a lovely party thrown by a lovely man and his lovely family.
Bu sevgi dolu bir adam ve sevgi dolu ailesi tarafından verilen sevgi dolu bir parti.
Last week Andy set sail for the Bahamas to sell his family's boat, and he took his brother but not me.
Andy, geçen hafta aile teknesini satmak için Bahamalar'a yelken açtı. Beni değil, kardeşini götürdü.
So, we got photos with Clay's family, him and his buddies, and there it is- - the money shot with Candidate Tenez.
Clay'in ailesiyle resimlerimiz var. O ve kankasının ve bir de aday Tenez'le.
After much anguish, Siddhartha abandoned his family and his life of privilege and went in search of an answer to the questions that haunted him.
Büyük ızdıraptan sonra, Sidarta ailesini ve ayrıcalıklı hayatını yakasını bırakmayan soruların cevaplarını aramak için terketti.
I'm putting your family in the cross fire, and his.
- Senin ve onun ailesini çapraz ateşe atıyorum.
The Witch could see the wounded soul behind his bluster and so she made him a spell that offered him a choice, to fulfill his dark wish or heal the family bonds he had broken.
Cadı prensin yaygarasının ardındaki yaralı ruhunu görmüş ve prense seçim hakkı tanıyan bir büyü yapmış. Ya sonu belirsiz dileğini yerine getirecekmiş ya da kırdığı aile yazıtını eski haline getirecekmiş.
Desiring power over the bonds of family, Mor'du has wandered endlessly, his soul forever buried inside the scarred and tormented shell. - ( THUNDER CRASHES ) - ( MOR'DU ROARS )
Gücü, aile yazıtına tercih etmesi sonucunda Mor'du durmadan ortalarda meczup gibi dolanmış ve ruhu sonsuza dek yara ve azap dolu kabuğun içinde gömülü kalmış.
He had wealth, a family, and celebrity status thanks to his novels War And Peace and Anna Karenina.
"Savaş ve Barış" ve "Anna Karenina" gibi romanları sayesinde bir serveti, ailesi ve şöhreti vardı.
The daughter of the dry cleaning family came to give him his clothes and found him.
Kuru temizlemecinin kızı kıyafetlerini vermek için geldiğinde onu bulmuş.
But since his family is already out of the country... and he doesn't have any other specialties, we're at a bit of a loss.
Ama tüm ailesi yurtdışında başka bir kanıt yok, bu yüzden biraz kaybettik.
It's because... Detective Han has been good to me. And you're his family.
Çünkü Dedektif Han bana karşı çok iyiydi siz de onun ailesindensiniz.
Eternal savior, Krrish, rescued another kid and... safely reunited him with his family.
Daimi kurtarıcımız, Krrish, bugün bir çocuğu kurtardı ve onu ailesine sağ salim teslim etti.
his favorite niece, and the only surviving family. "
En sevdiği yeğeni sensin
Imagine a man mastering a craft that he hopes will provide for his family only to destroy everyone that he loves and kills himself, too.
Bir adam hayal et. Ailesini geçindirmek umuduyla bir işte uzmanlaşıyor ama sevdiği herkesi ve kendini öldürüyor.
And the last time a girl got away, Jed lost his whole family.
Son seferinde bir kız kaçtı ve Jed tüm ailesini kaybetti.
He asked me why I left my family, why I drove 450 miles, why I left my job, and I said to him it was his writing.
Neden ailemi ardımda koyduğumu neden 450 mil geldiğimi, neden işimi bıraktığımı sordu ve ben de sebebin yazıları olduğunu söyledim.
It was the place that was his and his Glass family's. No-one else's.
Salt ona ve Glass ailesine ait bir yerdi.
The Glass family and Salinger's real family would actually compete with each other for his attention and his affection.
Glass ailesi ve Salinger'ın kendi ailesi yazarın dikkatini ve sevgisini celp etmek için başbaşa gidiyorlardı.
He did show me one thing, although it wasn't like I got to sit down and read it, and that was a kind of an archive of the Glass family, who were, in his world,
Ama başka bir şey gösterdi. Gerçi ben okuyamadım ama oradakiler Glass ailesinin arşivi gibiydiler.
In the case that the guilty person... does not turn himself in by 5 : 00, all of us... myself, my wife, the doctor and his whole family, the notary and his wife, the mayor, Lieutenant Gossman... we will all be executed.
Şayet suçu işleyen kişi... saat 5 : 00'e kadar teslim olmazsa, hepimiz... ben, karım, doktor ve bütün ailesi, noter ve karısı, başkan, Teğmen Gossman... hepimiz idam edileceğiz.
But even their secluded hideaway... could not protect them from the angry loner... and the hunt for a family to take as his own.
Fakat onların tenha sığınma yerleri bile onları kendine yeni bir aile arayan yalnız dağ gorili ile dövüşmekten koruyamayacaktı.
He's my family. And I protect... Protect his secrets.
O benim ailem ve ben onun sırlarını saklıyorum.
His paradise is his honor and family.
Onun cenneti onuru ve ailesidir.
See, I feared he'd bring embarrassment to you and your lovely family, boasting as it were over his intentions towards your daughter.
Sizi ve güzel ailenizi utandırmasından korktum. Kızınızla ilgili düşünceleri olduğu konusunda palavralar saydı.
They even adopted some other kid, a black kid from the Boys and Girls Club who'd lost his family.
Başka çocuklar da evlat edinmişlerdi, ailesini kaybeden zenci bir çocuk.
Anse over to the saw, stuck his head in there and cured the whole family.
Hani Anse, kendi başını da o testereye sıkıştırmış olsaydı, tüm aile tedavi edilmiş olurdu.
and his brother 20
and his mother 31
and his friends 16
and his father 24
and his 59
and his wife 80
and his daughter 27
and his friend 20
and his name 26
and his son 20
and his mother 31
and his friends 16
and his father 24
and his 59
and his wife 80
and his daughter 27
and his friend 20
and his name 26
and his son 20