And one of them tradutor Turco
5,299 parallel translation
They stole her files. And one of them, thanks to you, had Kenny's name in it.
Ve birinde, senin sayende Kenny'nin de adı geçiyordu.
If there's two, there's probably more, and one of them usually knows the truth about what's happening.
Eğer varsa ikincisi ki muhtemelen vardır ve içlerinden birisi gerçekte olanları biliyordur.
Well, I have two bosses and one of them hasn't told his wife he's on leave.
iki patronum var ve birisi karısına ayrıldığını söylemedi.
There are four trains coming your way, and one of them is scheduled for your track.
Size doğru gelen dört tren var ve bir tanesi sizin bulunduğunuz yerden geçecek.
Well, it's complicated for a lot of reasons, and one of them is that Pruit wants them both in the studio.
Birçok sebep yüzünden karmaşık ama bu sebeplerden biri Pruit stüdyoda ikisini de aynı anda istiyor.
In case you accidently wander into a voting booth one day, there's some things you should know and one of them is there is absolutely no evidence to support the statement that we're the greatest country in the world.
Bir gün yanlışlıkla olur da oy verirsen bilmen gereken bazı şeyler var ve onlardan biri dünyanın en büyük ülkesi olduğumuzu destekleyecek hiçbir kanıt olmadığı.
I have some friends there and one of them's old man's a doctor.
Orada arkadaşlarım var ve içlerinden birisinin babası doktor.
Me, too, but... sometimes actions have consequences and one of them is I can't present tomorrow.
Ben de öyle ama bazı davranışların sonuçları vardır. Bunlardan biri de yarınki sunumu benim yapmayacak olmam.
And one of them had a knife.
- İçlerinden bir tanesinin bıçağı vardı. - Sonra noldu?
We're talking, like, five people... And one of them is not the president.
Beş kişiden falan bahsediyoruz ve içlerinden biri Başkan değil.
Yeah, well, there are only two of these stamps left in existence, and one of them was sold a few years ago to a private collector for $ 2.3 million.
Evet, bu pullardan sadece 2 tane kaldı... ve bunlardan biri gizli bir koleksiyoncuya... 2.3 milyon dolara satıldı.
A man has a fox, a rabbit, and a cabbage, and he wants to get across the river, but his boat can only carry one of them at a time.
Bir adamın kurdu, kuzusu ve otu var ve nehri geçmek istiyor ama teknesi tek seferde sadece birini taşıyabiliyor.
Now he has more safe houses than the CIA, he trusts a very small group of people, and, sadly, I'm not one of them.
Şu anda CIA'den fazla güvenli evi var. Çok az insana güvenir ve ne yazık ki ben onlardan biri değilim.
Or she gets tipsy some night and rides her horse into one of the dwarfs and there's only six of them?
Ya da bir gece sarhoş olur, atına atlar ve cücelerden birini ezer de cüceler altı tane kalırsa?
Uh-huh. And would you say the climate has changed somewhat since you went over there drunk and punched one of them in the face?
Sen sarhoş olup onlardan birinin suratına yumruk atınca şartlar değişmedi mi?
- Got every available I.T. helping Ms. Sciuto, and not one of them knows what the hell it is.
- Tüm müsait Bilgi İşlemciler Bayan Sciuto'ya yardım ediyor ve hiçbiri bunun ne olduğunu bilmiyor.
And if one in five of them Is sober enough to stand in the morning, Let alone ride a horse, then I'll be most surprised.
Oradakilerin 5'te 1'i sabah at sürecek kadar ayık olursa işte o zaman şaşarım!
I looked at each one of them, and I knew they were capable of almost anything, but if we could all work together, you'd get the kind of score you only dream about.
Hepsini tek tek araştırdım, ve hemen hemen her şey için yetenekleri olduğunu biliyorum. Ama eğer beraber çalışırsak, sadece hayallerindeki vurgunları yaparsın.
And he'd probably do well with any one of them.
Muhtelemen hepsi ile de çok iyi anlaşacaktır.
And while the public shouts from the rooftops about their civil liberties... they do so under the protective bubble of the very program in which they're railing against, the one that saves them from terrorist attacks every single day,
Ve halk insan haklari ihlalleri nedeniyle çatilara çikip bagirirken bunu aslinda karsi olduklari programin onlari korumasi sayesinde yapabiliyorlar. Onlari her gün terör eylemlerinden koruyan program.
"Lots of women can't have kids and I think you're one of them."
"Çocuk sahibi olamayacak birçok kadın var ve sen onlardan birisin."
Then put one brisk lad within ten yards of them and you will have the spark you need to fire the uprising.
- O halde on metre yakınlarına atik bir genç koyun ve ayaklanmayı ateşlemek için gereken kıvılcıma sahip olursunuz.
Yes, Your Honor, but if a statement has been made in the press, that would render one of them incapable of being fair and unbiased, well, it's like we all want a fair jury.
Evet, Sayın Yagıç, ama eğer basında bir açıklama yapıldıysa, bu onları adil ve tarafsız olmaktan aciz duruma getirir, tıpkı Bay Canning'in dediği gibi : biz adil bir jüri istiyoruz.
And I'm one of them.
Ben de onlardan biriyim.
You're gonna get me that background on the mother in the next five minutes, or I'm gonna wake up every one of your bosses and I'm gonna tell them you can't handle your job.
5 dakika içerinde bana o annenin geçmiş kayıtlarını getireceksin. ya da ben senin tüm patronlarını uyandırıp işini yapamadığını söyleyeceğim.
And what if there had been more than one of them?
Ya birden fazla kişi olsaydı?
And that one of them is eight years fucking old.
O ölenlerden biri 8 yaşında be.
And he wasn't one of them.
O onlardan biri değildi.
And then one of them tried to kill the other.
Ya da birbirlerini öldürmeye çalıştıklarını?
And no one knows I'm one of them.
Ve kimse de ucube olduğumu bilmiyor.
And each one of them is a noble with a territory and men of their own to command.
Her biri kendi komutasında adamları ve bölgeleri olan soylular.
- Gave them four times to call, and this afternoon wasn't one of them.
Uygun olduğum zamanları söyledim ama yanlış zamanda arıyorlar.
I gave your office four times to call me, - and this wasn't one of them.
Uygun zamanlarımı söylemiştim siz şimdi arıyorsunuz.
Well, Merrimette, we can sit here and wait until one of them shoots one of us.
Merrimette, burada oturabiliriz ve onlarin bizi vurmasini bekleyebiliriz
I think you ought to pack this whole little fake nativity scene you got over here that you stole from the mall or wherever you got it from and find you one of them empty lots and go set up over there.
İsa'nın yaşadığı yeri canlandırmak için... mağazadan çaldığın veya artık nereden bulduysan bunları... boş bir yer bul ve bunları... oraya taşı.
Well, I was up all night picturing myself married to each one of them, and only one of them felt right.
Bütün gece kendimi her biriyle evliymişim gibi hayal ettim ve içlerinden sadece bir tanesi doğru karar olduğunu hissetirdi.
And, um... one of them was heavier than Janice.
Ve bir tanesi Janice'den bile ağırdı.
I have 125 affidavits here, each one of them a testament to my client's strong character and the community's reliance on him.
Burada 125 tane ifade var, Her biri müvekkilimin güçlü karekteri ve toplumun ona olan sevgisi ile alakalı.
SOCO, CSI, whatever we're calling them this week - get one of them in there to take a few swabs, a few photos and find out what's going on.
Oraya gidip birkaç parmak izi alsınlar ve fotoğraf çeksinler ve ne olup bittiğini anlasınlar.
Despite your dress and visage, you are not one of them.
Giyimin ve çehrene rağmen sen onlardan biri değilsin.
And so, the study - the intense study of one of them - the National Gallery's Virgin Of The Rocks provided the most complete information about Leonardo's painting technique.
Bu resimlerden bir tanesi üzerindeki yoğun çalışmalarımız sonucunda bu resim Ulusal Galerideki Kayalıklar Bakiresi'dir -... Leonardo'nun boyama teknikleri hakkında çok ayrıntılı bilgi edindik.
Look... me and Zoe, we're like a stick of dynamite. All right? With one of them long fuses.
Bak ben ve Zoe dinamit gibiyiz.
This job comes with a lot of challenges and Kev's just one of them to be honest.
Bu işin pek çok zorluğu var ve Kev de bunlardan biri aslında.
My mother and I would cook a big plate of them, and left it on the kitchen table, and you would eat one and one and one and the other until the plate was completely empty.
Annemle koca bir tabak pişirirdik ve mutfak masasında bırakırdık, sen de onları tabak temizlenene kadar tek tek yerdin.
Now you can walk away from that and side with Klaus and the wolves, but you're not one of them, and you never will be.
Bu gerçekten kaçıp Klaus ve kurtlara katılabilirsin ama sen onlardan değilsin. Hiçbir zaman da olmayacaksın.
- So glad. We only have one more semester together, and I keep having these flash-forwards to the flashbacks I'll have of high school when I'm in college, and I want them to be magical moments with my PPFFs.
Beraber geçireceğimiz bir dönemimiz kaldı ve lisede geçirdiğimiz bu zamanların üniversitedeki anılarım olmasını ve onların EYAVMP olarak kalmasını istiyorum.
Look, you could pin this on any one of them and you'd be right.
Bak, bu işi onlardan biri yaptı dersen, haklısın derim.
And he's not one of them.
Ve o da onlardan biri değil.
She chose the night of the gala because it was a celebration of her favorite place and her one chance to tell everyone exactly what she thought of them.
Gala gecesini seçti çünkü en sevdiği mekanda yapılan bir kutlamaydı bu ve orada herkese kendileri hakkında ne düşündüğünü söyleme şansı olacaktı.
There are only a handful of guys can make those shots, and I'm one of them.
O atışı yapacak adamların sayısı bir elin parmaklarını geçmez ve ben de onlardan biriyim.
- Seven. And you didn't cut one of them loose.
Ve hiçbirini ortada bırakmadın.
and one more thing 220
and one night 37
and one time 28
and one last thing 30
and one more 22
and one for me 24
and one for you 40
and one by one 23
and one other thing 34
and one thing led to another 22
and one night 37
and one time 28
and one last thing 30
and one more 22
and one for me 24
and one for you 40
and one by one 23
and one other thing 34
and one thing led to another 22
and one day 275
and one of you will be out 19
and one 183
one of them is 20
one of them 249
of them 508
and over time 22
and out of nowhere 19
and only then 44
and out 96
and one of you will be out 19
and one 183
one of them is 20
one of them 249
of them 508
and over time 22
and out of nowhere 19
and only then 44
and out 96
and only you 38
and over here 54
and only 43
and once again 116
and over there 37
and on the other hand 23
and once 34
and off we go 16
and on top of that 107
and on 33
and over here 54
and only 43
and once again 116
and over there 37
and on the other hand 23
and once 34
and off we go 16
and on top of that 107
and on 33