And there it is tradutor Turco
5,878 parallel translation
And there it is!
İşte bu!
And there it is... 602 horsepower!
İşte bu 602 beygir.
And there it is.
İşte bulduk.
Because as hard as having a baby was for me, and dear God it was hard, there was one big thing I wish I had... a partner, and you have the best kind in Peter.
Bir bebek sahibi olmak zor bir iş,... gerçekten de benim için çok zordu,... ve eksikliğini hissettiğim bir şey vardı bir partner, sen ve Peter'ın olduğunuz gibi.
The lifestyle change fun to have to make a living with this which it is the way to make a dollar here and there
Yaşam tarzı, bir bakıma, "Hey, sadece eğleniyoruz" dan "Hey, yaşamımı bundan kazanmam gerek" e dönüştü. Yukarı tırmanıyor.
It's like one minute her face is in the window..... and then she's on the ground and there's nothing between.
Yüzünün pencerede görülmesi ile yere çakılması arasında bir dakikadan fazlası yoktu.
And when it does, which is going to be pretty damn soon, there'll be huge chunks of the moon heading right for us, like whatever killed the dinosaurs, only about 10,000 times bigger.
Çok yakında işini başardığında,... bize doğru gelen kocaman ay parçaları olacak,... dinozorları öldüren şeyler gibi, sadece 10,000 kat daha büyük.
I have been trying to charm you, and your resistance is as impressive as it is baffling, but there are things that we can do, big things.
Seni etkilemeye çalışıyordum ama direncin şaşırtıcı derecede iyi. Ama birlikte yapabileceğimiz çok şey var. Büyük şeyler.
It seems like maybe what happens is that whatever is there is not space and time anymore.
Öyle gözüküyor ki orada artık ne uzay ne de zaman vardır.
It's like when you drive by the house you grew up in, and there's another family in there, and all you want to do is break in and make yourself soup.
Büyüdüğün evin yanından arabayla geçerken başka bir aileyi orada görmek ve o eve gidip kendine bir çorba yapmak istemen gibi bir şey.
And why is it here? We should go back in there.
Oraya inmemiz lazım.
It'll take your note straight through whatever the hell is down there, and it'll also prove to Barbie that it's actually from Chester's Mill.
Notunu doğrudan doğruya aşağısı neresiyse oraya ulaştıracak. Barbie'nin de Chester's Mill'den olduğunu kanıtlamış olacak.
I timed how fast the clouds are descending, and how fast Joe said the wall is shifting, and there's no other way to explain it, except, the atmosphere is inverting.
Bulutların çökme hızını ve Kubbe duvarının hareket hızını ölçtüm. Ve bunun tek açıklaması atmosferin tersine dönüyor olması.
The critical thing is four-wheel drive, because the problem with these buses is all the weight's in the front, and if it's empty, there's no kids in the back, you're screwed, it just spins the tires,
Dört çeker olması çok önemli. Çünkü bu otobüslerdeki sorun tüm ağırılığın önde olmasıdır.
What we need is seven miles over our head and there's no way to get in touch with the people who have it.
İhtiyacımız olan şey 11 km üstümüzde ve ona sahip olanlara ulaşmamızın imkânı yok.
Wherever it is, we're going to go there and we're going to find Danny.
Her neredeyse oraya gidip Danny'i bulacağız.
In your opinion, and I know it's just an opinion, what is the more likely scenario given that you've tested the same sample, that there was an error in the original DNA test or that the report was compromised after the results came in?
Sence, yani sadece fikrini almak istiyorum bu testini yaptığın DNA ile ilgili olarak orijinal testte mi bir hata vardı yoksa sonuçlar geldikten sonra üzerinde bir oynama mı yapıldı?
And the reason why it's in there is'cause the television show in which he stars, "Badge Of Justice,"
Ve burada olmasının nedeni ise, başrolünde oynadığı televizyon dizisi "Adalet Nişanı" nın havada oluşu.
Does it serve my interests for there to be friction between the man I'm running against and the man I've come to believe? Is it responsible for any success he's experiencing?
Seçimde karşısında olduğum adamla, o adamın başarılarından sorumlu olduğuna inandığım adam arasında sürtüşme olması işime gelir mi?
AND WITHOUT IT, THERE IS NO LIFE.
Ve hava olmadan, hayat da olmaz.
I'll turn around, but then no one is there, and it's really freaky, you know?
Dönüyorum, fakat orada hiçkimseyi göremiyorum, ve bu çok ürkütücü.
There's a key ingredient missing, and you're not gonna like what it is.
Önemli bir parçası eksik. Ve ne olduğunu öğrenmek hoşuna gitmeyecek.
We have to get her out of there! We will! But not until we figure out what this is and what it's doing to her.
Ama bunun ne olduğunu ve ona ne yaptığını anlamadan olmaz.
There is a fat asterisk next to my name on your skank-ridden little bone list and it reads, "She probably would've gone home with anyone that night!"
Senin o ucuz sürtüklerle dolu çaktıklarım listende adımın yanında bir parantez var ve içinde "O gece herkesle birlikte gidebilirdi!" yazıyor.
But now sugar is dominating the headlines and there's so much debate and conjecture on the topic that it's hard to know what to believe.
Ama şeker artık haber başlıklarını ele geçirmiş durumda ve konu üzerinde o kadar çok tartışma ve varsayım bulunuyor ki neye inanacağını bilmek çok güç.
He can be like that in day-to-day life, too, he's really fun and playful, but the difference is there's a kind of manic edge to it that wasn't there before.
Günlük yaşamda da bu şekilde olabiliyor, aslında gerçekten de eğlenceli ve oyuncu biridir, ama buradaki fark bu yönünde daha önce rastlamadığım türden manik diyebileceğim bir durum var.
There's a perception abroad that the problems with obesity and diabetes may be related to alcohol, but here at Amata it's been a dry community ever since it was established, so all of the health problems, including diabetes and kidney failure, is all related to the diet.
Yurt dışında şöyle bir algı var obezite ve şeker hastalığı ile ilgili problemler alkole ilişkin olabilir, ancak burada kurulduğu zamandan beri kuru bir topluluk olan Amata'da şeker hastalığı, böbrek yetmezliği dahil olmak üzere tüm sağlık problemleri beslenme biçimi ile alakalı.
And if you grow up as a kid and this is your only experience of food and what food is, it's little wonder that there's a massive problem in this country.
Ve eğer büyüme çağında bir çocuk isen ve bunlar senin yiyeceğin ne olduğu ile ilgili tek tecrüben ise, bu ülkede bu kadar büyük bir problemin olması hiç de şaşırtıcı değil.
No point saving a horse's life and then killing it, is there?
Bir atın hayatını kurtarıp onu yeniden öldürmenin hiçbir anlamı yok, değil mi?
Truth is, I thought he had me there at the end of the first, but I saw an opportunity and I took it.
Doğru şu ki beni ilk raundun sonunda yakalı sandım, ama fırsatı gördüm ve değerlendirdim. Mako manyak bir dövüşçü.
But there is a pack of ruthless bounty hunters who would have caught up to the wagon by now and noticed that we are not in it.
Ancak peşimizde acımasız ödül avcıları var, ve şimdiye kadar vagona bakıp içinde olmadığımızı fark etmişlerdir.
He denies it, but he's a regular there and his alibi is, um...
Reddediyor ama oranın düzenli müşterisi. Olay anında bulunduğunu söylediği yer...
When you get a hole in your radiator, what you do is you crack an egg, put it in there, and the egg will basically fill up the hole.
Radyatörde delik olursa,... yapmanız gereken yumurtayı kırıp içine atmak. Yumurta doğal olarak deliği tıkayacaktır.
Miller is sure there's a mole in the precinct, and the only way to prove it's not me is to figure out who it is.
Miller ekipte köstebek olduğundan bir hayli emin ve köstebeğin ben olduğunu kanıtlamanın tek yolu, köstebeğin kim olduğunu bulmak.
And when it is... you can take me there to meet him.
Savaş bitince beni tanıştırmaya götür.
"and the armistice gets closer, it is thought there could be " a new People's Republic of Poland within weeks! "
Bir kaç hafta içinde Polonya Halk Cumhuriyeti'nin kurulacağı düşünülüyor. "
If there's a revolution, we'll lose everything, and it is all your fault!
Devrim olursa, her şeyimizi kaybedeceğiz. ve senin yüzünden olacak!
THE HOLLYWOOD FAVORITE, OF COURSE, IS TO GO OUT THERE AND NUKE IT, BLOW IT TO SMITHEREENS, RIGHT?
Hollywood'un en sevdiği şey tabi ki, oraya git ısıt ve onu parçalarına ayır, değil mi?
There is a way, and you know what it is.
- Var, sen de biliyorsun.
There's a darkness inside you, and you can bury it deep in burritos as big as your head, but someday soon, that darkness is gonna come out, and when it does, I want you to call me.
İçinde bir karanlık var ve bu karanlığı içine kafan kadar kocaman burritolar gibi gömebilirsin ama günün birinde bu karanlık ortaya çıkacak. Çıktığında, beni aramanı istiyorum.
I mean, she's not all there, which is dicey, but she's always been good to me, and it's free, so I'll take it.
Yani her zaman orada olmuyor ki bu aslında biraz şansa bağlı, ama bana iyi davranıyor ve para istemiyor, bu yüzden orada kalıyorum.
Now, Sue, if this is true, it's devastating and would definitely destroy your relationship, but let's not go there yet.
Sue, eğer bu doğruysa ilişkiniz mahvolur ve kesinlikle ilişkinizi yok eder. Ama henüz karar verme.
You heat it all up until there is a gloomy smoke, and then you have...
Hepsini pişiriyorsun... Ta ki, kara duman çıkana kadar, ve sonra...
And there is nothing I can do about it.
Yapabileceğim bir şey yok.
What if it's true? What if Murphy's who they say he is and there's a chance for a vaccine?
Ya Murphy soyledikleri kisiyse ve asi icin bir umut varsa?
But it's out there, and now the state of the union is in 24 hours.
Ama işte orada Ve devletler birliğine 24 saat var.
Ah, it is, sir, as I have said, a small college... And yet there are those who love it.
Evet efendim söylediğim gibi küçük bir üniversite ve orada onu sevenler.
And the worst bit is, you know, there's no sign of it changing soon.
Ve işin en kötüsü kısa zamanda değişim ile ilgili işaret göremedim.
.. and if there is one thing I can't stand, it's lying bastards.
... dayanamayacağım tek şey yalan söyleyen pisliklerdir.
And I can't go in there'cause I don't have a song prepared and I can't breathe in this suit and I might return it, which is why I still have the tag attached.
ve ben oraya giremezdim'çünkü bir şarkı hazırlamıştım. ve bu elbisenin içinde nefes alamıyorum ve elbiseyi geri iade edebilirim, çünkü hala etiketi üzerinde.
Um, XKeyscore DeepDive, XKeyscore in general, and there's a huge folder of documentation on XKeyscore and how it works, is the front-end system that analysts use for querying that sort of ocean of raw SIGINT that I was telling you about.
XKeyscore Deep Dive..... Xkeyscore ve çalışma sistemi üzerine devasa bir klasör dolusu döküman var. Bu program, analistlerin kullandığı daha önce bahsettiğim işlenmemiş SIGINT veri okyanusunu inceleyen bir sistem.
and there you go 56
and there are 45
and there's more 69
and there you have it 52
and therefore 143
and there i was 26
and there it was 64
and there 292
and there's this 29
and there's 117
and there are 45
and there's more 69
and there you have it 52
and therefore 143
and there i was 26
and there it was 64
and there 292
and there's this 29
and there's 117
and there you were 36
and there's nothing 21
and there we are 37
and there's a 25
and there you are 57
and there's something else 41
and there we go 24
and there he is 78
and there she was 52
and there were 18
and there's nothing 21
and there we are 37
and there's a 25
and there you are 57
and there's something else 41
and there we go 24
and there he is 78
and there she was 52
and there were 18
and there is 20
and there was 39
and there she is 48
and there they are 27
and there he was 70
there it is 2912
there it is again 133
it is 11007
it is good 116
it is not okay 24
and there was 39
and there she is 48
and there they are 27
and there he was 70
there it is 2912
there it is again 133
it is 11007
it is good 116
it is not okay 24
it is done 137
it is what it is 220
it is mine 58
it isn't 1519
it is me 119
it isn't worth it 21
it isn't real 27
it is not possible 57
it is beautiful 109
it isn't possible 18
it is what it is 220
it is mine 58
it isn't 1519
it is me 119
it isn't worth it 21
it isn't real 27
it is not possible 57
it is beautiful 109
it isn't possible 18