Best of all tradutor Turco
1,939 parallel translation
So, you were elected'Most Popular'or'the best of all,'or'the best guy to know,'right?
Sen "En Popüler" ya da "En Esaslı" ya da "Tanışılması Gereken Erkek" ödüllerinden birini kazandın değil mi?
Yes, I was elected the best of all.
"En Esaslı"
He was voted'best of all.'Why everyone liked him so much?
En Esaslı kişi ödülünü almıştı. Neden onu bu kadar- - Neden insanlar onu bu kadar seviyordu?
- It's better than the sexy witch. - And best of all, the proceeds go to charity.
Seksi cadı kostümünden daha iyi.
Cardiff to London, piss poor security and best of all, guaranteed food cargo.
Cardiff'den Londra'ya. Güvenliği zayıf. Ve en iyi tarafı, garantili gıda kargosu.
This is the best of all possible worlds.
Mümkün olan hayatlar içinde en iyisi bu.
There's a guest room. But best of all, as Becky progresses... if they let her out on weekends, she could come home.
Ama en önemlisi, hafta sonları evine gelirse Becky daha iyi gelişme gösterebilir.
Well, it's been dead for about an hour, there's no ID per se', but best of all,
Öleli bir saat olmuş, kimliksiz biri var, çok iyi olmasa da idare eder.
Certain surgeries get the best of all of us.
Belli ameliyatlar en iyilerimizin bile ayağını kaydırmıştır.
And best of all, it would explain these little red discolorations I found on Baxter's chest.
En güzeliyse, Baxter'ın göğsünde tespit ettiğim şu kırmızı lekelerin sebebi de açıklanmış oluyor.
She was older, more sophisticated, caring and best of all, owned her own nurse's uniform.
Benden büyüktü, kültürlüydü, şefkatliydi ve en iyi kısmı da kendi hemşire üniformasının olmasıydı.
And best of all...
En güzeli de...
And best of all, you get your book back, maybe some infamy of your own.
En güzeli de, kitabını geri alırsın. Belki rezaletin ortaya çıkar.
T.! This is why I love you the best out of all the alters!
T., işte bu yüzden alt kişilikler arasında en çok seni seviyorum!
This is the best darn-tootingest restaurant in all of New York.
New York'taki en güzel restorandır.
Apparently, Scranton has the best sales of any regional branch, so David Wallace has asked me to go to all the branches except Nashua.
Belirgin bir şekilde Scranton, tüm şubeler arasında en çok satan şube. David Wallace tüm şubeleri gezmemi istedi- -
Well... First of all, you, uh... you probably know this already, but, uh, just in case it isn't clear... uh, your mom and I have decided that it's best for all of us if we don't live together anymore.
Öncelikle muhtemelen zaten biliyorsun ama eğer senin için net değilse diye söylüyorum annen ve ben hepimizin iyiliği için artık birlikte yaşamamaya karar verdik.
Josh, if you're really here, then I know you'll want what is best for us, for all of us.
Josh, eğer gerçekten buradaysan, bizim için, hepimiz için en iyisini isteyeceğini biliyorum.
And then, you know what's gonna be the best part of all of this, huh?
Ve sonra, tüm bunların en iyi kısmı ne olacak biliyor musun?
The lady at the Medicaid office said you were the best nurse in all of Queens.
Sağlık Merkezi'ndeki hanım, tüm Queens'teki en iyi hemşire olduğunu söyledi.
Short of being able to prove he's completely negligent, All we can do is our best to temper his actions.
İhmalkarlığını kanıtlamak konusunda eksik olduğumuz için yapabileceğimiz en iyi şey, hareketlerini yumuşatmak.
And when she comes home, we'II make her a cup of tea, we'II hop into her bed and she'II tell us about all the people she met and about how she danced and had just the best time.
Eve geldiğinde, ona bir fincan çay yapacağız yatağına atlayacağız. Bize, tanıştığı insanlardan nasıl dans ettiğinden ve hiç unutamadığı günlerinden bahsedecek.
I just want to say that I feel very blessed tonight... because, I can be with you all, my best friends, family... and of course, my perfect wife.
Bu akşam kendimi çok mutlu hissettiğimi söylemek istiyorum çünkü sizlerle birlikteyim ; en iyi arkadaşlarım, ailem ve elbette mükemmel eşim.
And if that's the case, our best chance of staying alive Is to let them keep thinking it, all right?
Ve eğer durum buysa, hayatta kalmak için en iyi şansımız öyle düşünmeye devam etmeleridir.
Wilder quarter of all fistfights were 15, with 15 kids that ended up being my best friends but you had to fight your way, you know?
Olabiliecek en ırkçı mahallede. Şimdi en iyi arkadaşlarım olan insanlarla mahallede en az 50 kez balık kavgası yapmışızdır ve sebep tabii ki benim Yunan olmamdı.
Look, Sean, I'm doing the best I can to keep it together about all of this.
Bak, Sean, her şeyi düşünmek için elimden geleni yapıyorum.
It's not the best for color, but function must win out some of the time, and the King's back will thank us all.
Rengi çok iyi olmasa da işlevi işe yaramalı. Böylece Kral'ın sırtı bize minnet duyacaktır.
And based on the mediocrity of your performance on that front thus far I thought it best to make sure you're all properly motivated.
Ve çıkardığınız işin zavallılığına bakınca sizleri motive etmek gerektiğini düşündüm.
She took all of our best cheerleaders with her.
En iyi amigolarımızı da yanında götürdü.
Cheerleaders from all over have come right here to see which squad is the best of the best. So get ready for one of the fiercest cheerleading competitions you have ever seen.
Her yerden amigolar içlerinden kimin en iyi olacağını görmek için geldiler.
The best of the best, the winners of the All Star Spirit Championship and the team that has captured the nation's heart, is the Malibu Dream Team.
En iyilerin en iyisi, All Star Ruh Şampiyonası'nın galibi ve herkesin kalbini fetheden takım, Malibu Rüya Takımı.
If could just take the best parts of you and the best parts of Morgan and squish them all together,
Biliyor musun, bu çok kafa karıştırıcı. Eğer senin en iyi özelliklerinle Morgan'ın en iyi özelliklerini toplayıp sıkıştırabilseydim mükemmel bir oğlum olurdu.
He may have said it was for the best and all of that.
Bütün bunların senin için en iyisi olduğunu söylemiş olabilir.
This is the best taste of all.
Bu lezzetlerin en iyisi.
Then find out the best choice of the guests, that's all.
O zaman müşterilerin en çok tercih ettiği tadı bulabilirsin. Bu kadar!
might not be the best way to welcome you, but you can blame Kitty for all of this.
Thomas. Ne, bu pislik nasıl Thomas olur? Bu Thomas değil- -
But let me tell ya, it all means nothing when it comes down to losing one of your best hands.
Yöntemlerimden dolayı toplumdan dışlandım Dedektif.
Um, I wish your wedding and-and all of that, um, just the best, and I hope it lasts a very long time.
Hem düğününüzde hem de hayatınızda her şeyin en güzeli sizin olsun. Bir ömür sürmesini dilerim.
So you were trying your best not to see me. All of that was intentional.
Beni görmek istemiyormuş, görmüyormuş gibi davranarak söylemek istediğini söyledin zaten.
It's like he got all of our best features.
İkimizin en güzel özelliklerini almış sanki.
I haven't been to the future yet, but I may be the best surgeon of all time.
Henüz geleceğe gitmedim ama gelmiş geçmiş en iyi cerrah olabilirim.
It's possibly the best grazing land in all of Africa.
Burası muhtemelen bütün Afrika'nın en iyi otlama arazisidir.
Best one of all!
İçlerinde en iyisi oydu.
Best thing about all of that, since you'd be running the case is you keep total control over the money.
Ya da Summers'a, elbette başka bir hilesiyse. Bunlar içindeki en iyi şey dava senin olduğundan paranın kontrolü de sende olacak.
Hey, when I think of everyone else out there in the world that goes through their life alone and then I think of all the amazing years I've gotten to spend with my beautiful, beautiful best friend, Brooke Davis... I kind of feel sorry for everybody else.
Dünyada, hayatlarını yalnız başlarına geçirmeye çalışan insanları düşününce benim güzeller güzeli en iyi arkadaşım Brooke Davis ile geçirdiğim o harika yılları düşünüyorum ve diğer herkese acıyorum.
The pancake lady, she makes the best pancakes in all of the kingdom, but she'll only makes one pancake for every person.
Pankek hanım bütün krallık için en iyi pankekleri yapar... Ama sadece herkes için bir tane hazırlar.
Isn't that just the best thing of all?
Her şeyin en iyisi bu değil mi?
They are here to find out what happened to him and I want all of you to answer any questions they have as best you can.
Ona ne olduğunu öğrenmek için buradalar ve hepinizden, tüm sorularına en iyi şekilde cevap vermenizi istiyorum.
Get in by brute force, turn off our best defense, take out the head of the house, all in just minutes.
Kaba kuvvet kullanarak içeri girmek, en iyi savunmamızı kapatmak ve evin başını halletmek, hepsi sadece dakikalar içinde.
I was suddenly thrust into a weird mix where all the elements of traditional cinema, with the best cameramen and the most seasoned technicians, all busy doing the weirdest things.
Bir yandan klasik sinemanın öğeleri mevcuttu. Dönemin en büyük kameramanlar, en tanınmış teknisyenler oradaydı. Hepsi de tuhaf şeyler yapmakla meşguldü.
And all of you, the so called "best sales team" has lost out.. .. for the second time in two months, against this insignificant company.
Ve siz hepiniz, en iyi satış takımı ismini kaybettiniz 2 ayda 2 kere, bu önemsiz şirkete kaybettiniz.
best of luck to you 32
best of luck 134
best of three 18
of all people 402
of all 19
of all days 33
of all things 75
of all places 76
of all the 23
all right 154529
best of luck 134
best of three 18
of all people 402
of all 19
of all days 33
of all things 75
of all places 76
of all the 23
all right 154529
alley 49
allow 21
allowed 24
allan 201
alligator 57
ally mcbeal 31
all you need is love 37
all the world's a stage 17
allahu akbar 114
allanon 32
allow 21
allowed 24
allan 201
alligator 57
ally mcbeal 31
all you need is love 37
all the world's a stage 17
allahu akbar 114
allanon 32
all alone 307
all done 358
all rise 341
all right then 461
allergic 17
all day 380
all the way up 39
all this time 373
allah akbar 21
all of them 1505
all done 358
all rise 341
all right then 461
allergic 17
all day 380
all the way up 39
all this time 373
allah akbar 21
all of them 1505