Bet tradutor Turco
37,055 parallel translation
Sister, you got yourself a bet.
Kardeşim, kendi üzerine bahse girmeliydin.
I bet the press is all over this.
Eminim basın yer yeri sarmıştır.
And I bet they smoke those skinny Euro cigarettes.
Ve iddia ederim şu ince Euro sigaralarından içiyorlardır.
The safest bet is the L.A. riverbed, four miles east of here.
En güvenli bahis Los Angeles nehri kıvrımı, buradan 6 km uzakta.
Bet.
- Bahis.
I will bet... on player. That's me.
Ben oyuncuya para basacağım.
He just bet 8,000 on a single hand.
- Tek bir elde 8.000 bahis oynadı.
Bet ya this has something to do with it.
İddiaya varım, bunun onunla bir ilgisi vardır.
All right. You're a tea drinker, I bet.
Tamam, sanırım çay seviyorsun.
I would have lost that bet.
Bu iddiayı kaybederdim.
Well, I bet Roy is, and if he were here,
Ama Roy düşünüyor ve o burada olsaydı,
Now I wouldn't bet no money on that, though...
Ama ben olsam buna o kadar bel bağlamazdım...
No, I bet he doesn't.
Hayır, bahse girerim beklemez.
I bet that pissed you off, huh?
Eminim bu seni kızdırmıştır?
You are accused of two homicides and connected to the theft and trafficking of millions of dollars in antiquities, so your best bet is to start talking.
İki cinayet ile suçlanıyorsun Ve ayrıca hırsızlık ve kaçakçılık ile bağlantı Milyonlarca dolar değerinde antikalarla ilgili olarak,
I bet I know which crate is missing.
Hangi sandığın kaybolduğuna bahse girerim.
Hold on, I bet we can reverse engineer this thing.
Durun. Bunu tersine kullanabiliriz.
I bet he used a patch to make those cell calls through a ham radio.
Eminim o cep telefonu aramalarını amatör telsizden yapabilmek için bir yama kullanmıştır.
He said this wasn't a game and Toby wouldn't be leaving with any parting gifts like on a game show, so who wants to bet he saw us when Sylvester was on The Price Is Right?
Bunun bir oyun olmadığını ve Toby'nin bir televizyon programındaki gibi veda hediyesiyle ayrılmayacağını söyledi, yani kim bizi Sylvester The Price Is Right? yarışmasına katıldığında gördüğüne bahse girmek ister?
I won it in a bet.
İddiada kazandım onu.
You bet.
Burada kal.
And I'll just bet this creeper couldn't take no for an answer.
Bu manyağın "Hayır." cevabını kabul etmeyeceğinden eminim.
My best bet is we're on one of the uninhabited islands of the Hawaiian chain.
Bence Hawaii takım adasının ıssız adalarından birindeyiz.
I will get to the bottom of it, John. - I promise you. - You bet you will.
- Bunu derinlemesine araştıracağım John, söz veriyorum.
I bet.
- Eminim öyledir.
Yeah, I bet you are.
Evet, eminim üzülmüşsündür.
Oh, yeah, I'll bet you'll get in.
Evet, eminim gidersin.
I bet you'd like a drink right now.
Kesin şimdi içmek istiyorsundur.
You bet.
- Hazırım.
You know, I bet it's less than a fuck-ton.
Eminim dünyanın parasından daha azdır.
- I'll bet.
- Eminim öyledir.
Yeah, I bet.
- Evet, eminim öylesindir.
I bet they hate not being the only all-girl team behind the glass.
Camın arkasındaki tek kız takımı olmadıklarından nefret ettiklerine eminim.
Bet you wish I was in D.C. with the other interns, huh?
Diğer stajyerlerle beraber D.C.'de olmuş olmamı dilerdin değil mi? Hayır.
But bet you wouldn't have guessed it's organic.
Ama eminim organik olduğunu da tahmin etmemiştin.
So tell me, did I bet on the right horse?
Söyle bana, doğru ata mı oynadım?
You bet I do... Blood for blood.
İstediğime emin olabilirsin...
If I know anything, I just bet that Daniel Holden will like Harry Nilsson.
Eğer bir şey biliyorsam, eminim Daniel Holden Harry Nilsson'ı sevecektir.
I bet.
Eminim.
- Then, I should be a sure bet.
- O hâlde, kazanma şansım yüksek olmalı.
My bet is, it's Jake's tequila.
Benim oyum Jake'in tekilasından yana.
I bet you're glad I saved his life.
Spector'u kurtardığıma çok mutlu olmuşsundur.
Yeah, you bet I have a minute.
Vaktim var, buyurun.
Yeah, I bet.
Eminim yarıyordur.
I bet you never expected to be living with a 6-year-old.
Altı yaşında bir çocukla yaşamayı planlamadığınıza eminim.
I would be, too, I bet.
Ben olsam ben de kızardım.
I bet.
- Haklısınız.
So, he's seen Piper's accomplice, but I bet you he's never seen Audrey.
Yani, Piper'ın suç ortağını görmüş, ama bahse varım... -... Audrey'i hiç görmemiştir.
I bet you he will not recognize Audrey.
Bahse varım Audrey'i tanımayacak.
I bet blazer babe is covering for him.
Bahse varım spor ceketli hatun onu koruyordur.
Yeah, you bet!
- Elbette ki!
beta 115
betty 1260
better 1689
beth 1551
between 480
betadine 18
betsy 230
bethany 197
bette 147
betrayed 55
betty 1260
better 1689
beth 1551
between 480
betadine 18
betsy 230
bethany 197
bette 147
betrayed 55
bets 54
better safe than sorry 106
betts 48
better than sex 19
better than me 42
better luck next time 114
better watch out 24
betrayal 92
bettina 19
better than ever 45
better safe than sorry 106
betts 48
better than sex 19
better than me 42
better luck next time 114
better watch out 24
betrayal 92
bettina 19
better than ever 45