Breathe with me tradutor Turco
97 parallel translation
You gotta breathe with me.
Birlikte nefes alalım.
It's all right. It's all right. I want you to breathe with me now.
Benimle nefes almanı istiyorum.
Now, breathe with me.
Şimdi benimle nefes al.
Breathe with me.
Benimle birlikte nefes al.
Eli, breathe with me.
Eli benimle beraber nefes al.
Come on, breathe with me.
Hadi, benimle nefes al.
Breathe with me.
Benimle nefes al.
I want you to breathe with me.
Benimle nefes almanı istiyorum.
Breathe with me.
Benimle beraber nefes al, ver.
Breathe with me, okay?
Benimle birlikte nefes al, tamam mı?
Just breathe with me, Patty.
Benimle nefes al, Patty.
That's it. Breathe with me, okay?
İşte bu, benimle kal tamam mı?
You need to breathe with me now.
Şimdi benimle birlikte nefes al.
breathe with me.Breathe with me.You got it.You got it.
Nefes al. Benimle nefes al.
I want you to breathe with me.
Ben dinle. Garip, değil mi?
Look, come on. Look, breathe with me.
Benimle birlikte nefes al.
Breathe with me.
Benimle beraber nefes al. Tamam.
So let everything be and just breathe with me.
Her şeyi akışına bırak ve benimle nefes al.
Kathryn, I just need you to breathe with me.
Kathryn, benimle birlikte nefes al.
Breathe with me, OK?
Beraber alalım, tamam mı?
Breathe together with me
Şimdi derin bir nefes al.
Breathe along with me.
Benimle derin nefes al.
Take it easy, breathe in time with me.
Sakin ol, Benimle aynı zamanda nefes al.
You don't breathe, you don't move and you don't blow things up unless you check with me first!
Bana danışmadan ne nefes alabilirsin ne hareket edebilirsin, ne de bir şeyleri havaya uçurabilirsin!
My mother used to lie with me all through the night... when I was really bad and I couldn't breathe.
Çok kötü olduğum ve nefes alamadığım gecelerde annem benimle birlikte yatardı.
But there was this unbelievable nurse who stayed double shift to be with me and feed me ice chips and tell me when to breathe and push and scream and...
Bir de çift vardiya boyunca benimle birlikte olan şu inanılmaz hemşire vardı beni donmuş patates ile besledi ve bana ne zaman nefes almam gerektiğini ne zaman bebeği ittirmem ve bağırmam gerektiğini söyledi.
As you breathe, curse the day he betrayed me... and you want to take even this with the initial purpose... and that you declined, John.
Çamur ciğerlerine doldukça her solukta bana karşı geldiğin güne lanet edeceksin. Hala bunları takıyor olmayı dileyeceksin. Ve yapılmış oldukları amacı isteyeceksin.
Tell me something, Timothy... is it difficult for you to breathe with... your mouth flat against your employer's butt? I don't know, Grace.
Söyle bakalım, patronunun kıçına ağzını dayamışken nefes alabiliyor musun?
So you want me to get under water, swim along with the boat, - breathe through a straw? - Forget it.
- Suyun altına dalıp, kamışla nefes alarak teknenin yanında yüzmemi mi istiyorsun'?
I tell you, with that sweet stuff in me, I could breathe through my nose like I never dreamed possible!
- Sana söylüyorum o tatlı şeyi kullanırken burnumdan hayal bile edemeyeceğim kadar iyi nefes alıyordum.
Breathe deeply and think with me.
Derin nefes al ve beni düşün.
When Mom told me you got into an accident... I didn't breathe until I saw you with my own eyes.
Annem kaza geçirdiğini söyleyince... seni gözümle görene kadar nefes almadım.
And the tears will fill the room, I won't be able to breathe, and I will pull you down with me, and we, ll both drown.
Ve beni odaya kapatırsın ve ben de nefes alamam, seni de kendimle beraber çekerim ve beraber ölürüz.
It's okay. Stay with me. Just breathe.
Benimle kal.
I can't breathe with you looking at me like that, so just stop!
Sen bana bu şekilde bakarken nefes alamıyorum, bakmayı kes!
- Yes. I am not gonna let the Darling drama rob me of a chance to breathe - some clean air with my husband.
Kocamla temiz hava alma şansımı Darlinglerin dramalarıyla elimden almalarına izin vermeyeceğim.
You know, I've got a husband with a bad back and he's playing a game called Slamball so you just let me know when I can breathe again.
Sırtı kötü durumda olan bir kocam var şu an Uçan Top denen bir oyunu oynuyor bu yüzden tekrar nefes alabildiğimde bana haber verirsin.
Ooh! What are you gonna do, breathe on me? If you wanna go a few rounds with old Jack o'Lantern right here, right now let's rumble.
Jack O'Lantern ile kapışmak istersen hemen şimdi, burada kapışalım.
Now she can't breathe, you're telling me there's something wrong with the baby?
Karımın durumu iyiydi. Durumu iyiydi. Durumu iyi değildi.
I can put her on a ventilator,'cause she'll no longer be able to breathe on her own, but even with all of that, she's going to die. And the last person who will have had her hands on her, who will have been able to touch her, well, it's gonna be me or--ora nurse. Or it could be you...'cause you don't want to miss this.
Onu solunum cihazına bağlayabilirim çünkü kendi başına nefes alamamaya başlayacak fakat tüm bunları yapsam bile o ölecek ve sarıldığı son insan ona dokunabilen son insan ben ya da bir hemşire olabilir veya sen olabilirsin.
Breathe in.. with me, breathe out.
Benimle beraber nefes alıp, verin.
¶ ¶ Tell me how I'm supposed to breathe with no air ¶ ¶
- Başlayın. * Nefes almadan nasıl yaşayacağım, söyle bana *
- ¶ ¶ No ¶ ¶ - ¶ ¶ Tell ¶ ¶ - ¶ ¶ Tell me how I'm supposed to breathe ¶ ¶ - ¶ ¶ With no air ¶ ¶
* Nefes almadan nasıl yaşayacağım, söyle bana şimdi *
¶ ¶ Tell me how I'm supposed to breathe with no air ¶ ¶ - ¶ ¶ Air, air ¶ ¶
* Nefes almadan nasıl yaşayacağım, söyle bana *
You so much as breathe a word of that score to me, And that phone's going in the ground with uncle mac.
Eğer bana skorla ilgili tek kelime edersen o telefonda Mac amcayla aşağı gider.
Drs. To me meet with doctors to befriend doctors, to breathe with Drs.
Doktorlarla buluşmak doktorlarla arkadaş olmak, doktorlarla yatmak.
Breathe deeply of these herbs and share a vision with me.
Pipomdan bir nefes çek Ve benimle gördüklerini paylaş.
That I can carry with me into eternity. You need to breathe with this for half an hour
Sonsuza kadar benimle birlikte gidecek bu tekil deneyimi yaşayabilirsin.
Stay with me and breathe.
Burada kal ve nefes al.
Hey, you know, you could help me actually breathe life into him for a minute while I get this machine hooked up to try and see what's wrong with him.
Aslında, yaşam pompalamada bana bir dakikalığına yardım edebilirsin. Ben de o sırada makineyi çalıştırıp onunla ilgili sorunun ne olduğunu bulmaya çalışacağım.
It warms me inside, Gives me strength to breathe, My heart with yours beats as one,
İçimi ısıtır, nefes almama derman olur, Kalbim seninkiyle tek yürek olup atar.