English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / But surely

But surely tradutor Turco

1,134 parallel translation
BUT SURELY THEY CAN CONNECT UP A GAS COOKER.
- Bir fırını bağlayabilirler elbette.
He's got the old woman, slowly but surely, right in the midriff, and here he is.
İhtiyar kadını yavaş ama kökten halletti. İşte geldi.
I don't regret my journey, but surely the post might have served you much easier and far cheaper.
Yolculuğuma hayıflanmıyorum, ancak posta arabası sizin için daha kolay ve daha ucuz olabilirdi.
Well, this is all very flattering, but surely there are other men, better men?
Ama eminim başkaları, benden daha iyi erkekler var.
"But surely, surely, surely..."
"But surely, surely, surely..."
Oh, but surely he simply shot himself and then hid the gun.
Ama kendini vurup silahı da sakladığı belli.
But surely contact with other youngsters would only help her .
Fakat diğer çocuklarla temasa geçmesi ona yardımcı olur.
Oh, but surely no one would think that I...
Tabancayı oraya benim attığımı mı?
But surely, sir, there's no need to bring in our section on a relatively simple smuggling matter.
Elbette böyle basit bir kaçakçılık olayını bölümümüze getirmenin gereği yok.
But surely your friend could have told you that.
Ama dostun da çok tabii söyleyebilirdi saati.
But surely that solves your problem.
Ama bu senin sorununu çözer.
But surely, Lieutenant, surely they don't think Jane was murdered, do they?
Fakat hakikaten, Komiser, hakikaten Jane'in öldürüldüğünü düşünmüyorlar, değil mi?
"'But surely, my dear sir,'said little Perker...
"'Ama gerçekten, sevgili efendim,'dedi küçük Perker...
- But surely not in the priest's box.
- Ama kesinlikle dua odasında değil.
But surely, Lieutenant, surely they don't think Jane was murdered, do they?
Kesinlikle, ama onlar Jane'nin öldürüldüğünü, düşünmüyorlar, değil mi?
We're slowly but surely poisoning ourselves, you know that?
Yavaşça fakat ciddi bir şekilde kendimizi zehirliyoruz, haberiniz var mı?
It may offend some pious souls, but surely you'll have fun.
Karşınıza dindar ruhlar çıkartabilir ama kesinlikle eğlenirsiniz.
But surely some semblance of excitement...
Ama kesinlikle bir heyecan olacaktır...
But surely they'll be returning tonight?
Bu akşama dönerler ama, değil mi?
But surely the fire didn't destroy everything.
Yangın tabiki herşeyi imha etmedi.
But surely men are more important than laws?
Ama elbette insanlar yasadan daha önemlidir?
- But surely... - Did she want to possess you?
- Size de sahip olmak istedi mi?
But surely I'll come with you!
Ama seninle geleceğim!
'Oh! I realise you're nervous but surely you know your age? '
Heyecanlı olduğunuzun farkındayım ama gerçekten yaşınızı bilmiyor musunuz?
'Oh! I realise you're nervous but surely you know your age?
Heyecanlı olduğunuzun farkındayım ama gerçekten yaşınızı bilmiyor musunuz?
But surely the citizens of a democracy have a right to know.
Ama demokrasilerde halkın bilgi alma hakkı vardır.
- Yeah, but surely they ought to know.
- Evet, ama bunu bilmeliler.
I mean, I can understand the destruction of bridges... factories, and military installations... but surely you don't mean houses and farm animals- -
Yani, köprülerin, fabrikaların ve askeri tesislerin imha edilmesini anlayabiliyorum ama evleri, çiftlik hayvanlarını da kastetmiyorsunuz herh- -
but there is still nothing to match the huge sweep the majestic power of what is surely his greatest work :
Ama en büyük eserinin muhteşem gücüyle hiçbiri kıyas götürmez :
I don't rightly know, but it surely would have given me pause.
Kesin olarak bilmiyorum ama eminim biraz duraklardım.
- But, surely...
- Ama eminim ki...
That if he went to them, they would absolve the boy of his crime. But if he does so, he will surely be killed and I cannot let that happen.
- Çocuğun suçunu bağışlatabilirsem yoksa onu kesinlikle öldürecekler bunun olmasına izin veremem.
Yes, but there's only a handful of them, surely!
Tamam, ama eminim ki, hepsi sadece bir avuç kadar!
Those bastards can't harm you here in prison but they'll surely do so on the way, please be careful
Bu soysuzlar seni hapishanede öldüremedi Ama yoldayken mutlaka girişimde bulunurlar, dikkatli ol biliyorum
- But surely Marguerite has told you.
- Aslında hiç bahsetmedi.
But, surely they will.
Mutlaka izin vereceklerdir.
But there must be someone who can help her, surely.
Ama ona yardımcı olabilecek birileri mutlaka olmalı.
But there is, of course, an element of beauty in this, and I must say that this is surely, from ancient times, one of the most enduring appeals of battle.
Fakat tabiî burada bir tür güzellik de vardır. Söylemeliyim ki bu, savaşın kesinlikle en kalıcı cazibelerindendir ve antik zamanlardan kalmadır.
I find this aspect of human nature not discussed enough, but it is surely one of the causes of warfare.
İnsan doğasının bu yönünün yeterince tartışılmadığını farkettim. Fakat bu kesinlikle savaş halinin bir sonucuydu.
But at work surely?
Ama iş yerinde, eminim ki...
But, surely, you don't think that either one of us had anything...
Fakat, herhalde, bizlerden birinin herhangi bir... olduğunu düşünmüyorsundur.
# But the countryside has changed so much, I'd surely end up lost
Ama kırsal kesim çok değişti, kesin kaybolurum...
# But the countryside has changed so much, I'd surely end up lost
Ama kırsal kesim çok değişti, kesin kaybolurdum...
Yeah, but come on, Lieutenant, surely you don't suspect Mark.
Evet, fakat yapmayın, Komiser, herhalde Mark'tan kuşkulanmıyorsunuzdur.
But I can surely tell you that they're good for nothing.
Ama size, bunların kesinlikle beş para etmez adamlar olduğunu söyleyebilirim.
Yeah, but, well, uh, surely you must have some kind of personal grievance against the laws of this state?
Sizce bu yaptığınız kanunlara aykırı mı değil mi? Şahsi düşünceniz?
But you won't send him off alone, surely?
Herhalde yalnız göndermeyeceksiniz onu?
But not at a gallop, surely.
Ama dörtnala değil, değil mi?
But he surely said something? - He never even called
Ama kesinlikle o bir şey söyledi.
Surely he drove, but what?
Sürmüştür tabi ama gözü...
But I moved to the city to work here. But you surely don't want to stay here forever with... nothing but bad air. Not to rot away as a village teacher.
Ama özellikle köy öğretmeni olmamak için şehre yerleştim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]