But so what tradutor Turco
3,904 parallel translation
But so what if I finish it?
Hoş bitirsek ne olacak ki?
But so what?
Ama ne fark eder?
Yeah, she did, but so what?
Evet. O gönderdi. Ne olmuş?
But so what?
Ne olmuş ki?
I like him too, but so what as a privacy you can forget.
Ben de ondan hoşlanıyorum, ama bu gizlilik...
I'm so thankful for you, for what you're doing for Max, but, you know, I- - that photo, it's not a joke.
Sana müteşekkirim, bunu Max'le yaptığın için ama biliyorsun... Bu fotoğraf bir şaka değil.
Of course it's taken as a major failure but more than the failure in 1683, what really throws the Ottomans off is the consequences of that failure that is the decade or so of wars that the Austrians will
Ve şehrin tam göbeğinde bulunması, bir şeye parmak basmak için miydi? Yani, kesinlikle bir şeye parmak basmak istediler. Ama Osmanlı döneminde bu İslam'ın bir din olarak görkemini göstermek, yerel ahaliye yakın tutarak göze sokmak için değildi.
President Joo, I've been giving it some thought... at first, I was offended to hear you say that I'm a play thing or a sort of entertainment... but when I tell people my ghost stories they tell me that they think that I sound ominous and I'm a bad omen. So, I think what you're saying is better than that.
Başkanım düşündüm de ilk "oynayalım" "zevk alalım" dediğinde üzülmüştüm ama insanlara hayaletlerden bahsettiğimde bana "uğursuz" ve "kötü şans" demelerinden daha iyi yine de.
So you're saying you dragged me through a portal into another world to tell me that I'm "The Chosen One" but you've no idea what I've actually been chosen to do?
Yani bir kapıdan beni başka bir dünyaya çekip Seçilmiş Kişi olduğumu söylüyorsunuz ama ne yapmak için seçildiğimi bilmediğinizi mi söylüyorsunuz?
Yeah, I kind of had an, um... a breakthrough a few months ago,'cause I'm-I'm not, like, a... a good student, but I realize that what I'm really good at is impressions, so, I started to do this impression of a good high school student, and it... it's kind of working.
Evet, bir kaç ay önce bir dönüm noktasına geldim çünkü iyi bir öğrenci sayılmam ama fark ettim ki taklit yapmakta iyiyim bu yüzden iyi lise öğrencisi taklidi yapmaya başladım ve bir şekilde işe yarıyor gibi.
Opening the doors of city hall is just the beginning of a dialogue between the mayor's office and the good people of this community so that you don't just know what decisions we're making but why we're making them.
Belediye binasının kapıları açılınca, topluluktaki iyi insanlarla başkanlık ofisi arasında diyalog başlayacak. Böylelikle ne kararlar aldığımızdan ziyade bu kararları neden aldığımızı bileceksiniz.
We have been so worried about what's going on with you, but you are fine.
Seninle ilgili o kadar endişeleniyoruz ama sen gayet iyisin.
maybe so, but it's what i invented when i was six because my mom was working, so i had to make dinner for myself.
Olabilir ama bu 6 yaşında annem çalışırken kendime akşam yemeği hazırlamam gerektiğinde bulduğum bir şeydi.
So, I can't tell you what our bad guy downloaded from the pen, but, because of the send-y part, I can tell you when he did it.
Yani, sana kötü adamımızın kalemden neyi indirdiğini söyleyemem ama gönderen parça sayesinde, ne zaman indirdiğini söyleyebilirim.
But do not... do not insult the hopes I once cherished by trying now to resurrect what you so thoroughly laid to waste.
Ama asla... Asla bir zamanlar sahip olduğum kendi ellerinle ziyan ettiğin ümit parçalarını tekrar canlandırmaya çalışma.
Of course it's taken as a major failure but more than the failure in 1683, what really throws the Ottomans off is the consequences of that failure that is the decade or so of wars that the Austrians will
Tabi ki büyük bir yenilgi sayıldı ama 1683'teki yenilgiden çok Osmanlılara asıl zarar veren, yenilgiden sonraki on yıl civarı içinde,
but the captain texted me to come, so i'm here. what?
Ama başkomiser gelmemi mesaj attı, ben de geldim.
Your happy ending may not be what you expect, but that is what will make it so special.
Senin mutlu sonun umduğun şekilde olmayabilir ama bunu bu kadar özel yapan da bu.
And it's not that I don't love that sentiment, because I do, but it's kind of like it's our money now, and so I- - I wanted to talk about what the best way to spend it is because, like, what if we want to travel?
Bu hassasiyeti sevmedim değil çünkü sevdim, ama paramızı en iyi şekilde harcamamız gerektiğini konuşmak istedim.
I don't know if it's these farming clothes or what, but I am feeling so close to you right now.
Bu çiftçi kıyafetlerini giydiğimden mi bilmem ama şu an seni kendime çok yakın hissediyorum.
So, this may sound crazy, but I'm thinking that this isn't what it looks like.
Yani, bu olabilir Bu benzediğini gibi olmadığını , delice ama ben düşünüyorum.
Yeah, but what's so important?
Evet ama niye bu kadar önemli?
So you're saying that Alison went there to kill Barnes, but she couldn't finish the job, so what, she called her brother?
Yani, Alison'un Barnes'ı öldürmeye gittiğini ama bu işi yapamadığını sonra abisini çağırdığını mı söylüyorsun?
I know my father has a lot of problems, um, I don't know if he killed that police man or what, but either way, he's still a person, and he's still my father, so, thank you for taking care of him.
Babamın çok fazla problemi var biliyorum,... o polisi öldürüp öldürmediğini bilmiyorum ama her iki halde de,... o hala bir insan ve hala benim babam, bu yüzden onunla ilgilendiğiniz için teşekkür ederim.
Not so much for what it does, but how it does it.
Ne yaptığından dolayı değil, nasıl yaptığından dolayı.
But I want to help out my mate, so..... guess that's what I gotta do, innit?
Hayır. Ama arkadaşıma yardım etmek istiyorum. Sanırım yapmak zorundayım.
So you want me to go to lunch, but only if I act... what was that distasteful word you used, again?
Yani şimdi öğle yemeğine geliyorum, ama sadece... o tatsız kelime neydi?
But if his only connection to Hauser was this gallery, what's so incriminating about that?
Eğer Hauser'le galerinin bağlantısı bu kadarsa, Onu suçlayacak olay neydi?
I'm sorry to come by so early, but I made brownies for Christy for her son's bake sale. - What?
Çok erken geldiğim için özür dilerim ama Christy'nin oğlunun kurabiye satış için çikolatalı kek yaptım.
But, his BP had no reaction what so ever.
Ama, kan basıncı da hiç reaksiyon göstermiyordu.
But then the director said he's not ready to film yet, so what should I do?
Yönetmen çekim alanı henüz hazır değil dedi ben ne yapabilirim ki?
I brought you into this house so that you could raise Jung Woo properly... but what exactly have you done?
Jung Woo'yu büyüt diye seni getirdim, ama sen ne yaptın?
I have learnt so much from these bears but I wonder what, if anything, they have learnt from me.
O ayılardan çok şey öğrenmiştim. Ancak onların da benden bir şeyler öğrenip öğrenmediğini merak ediyorum.
I have learnt so much from these bears, but I wonder what, if anything, they have learnt from me.
O ayılardan çok şey öğrenmiştim. Ancak onların da benden bir şeyler öğrenip öğrenmediğini merak ediyorum.
So we fight our country's battles, but we never seem to get the rights or the simple respect of human dignity for what we've done.
Bu yüzden ülkemiz için savaşırız. Ama ne haklarımızı ne de yaptıklarımız için insan haysiyetine uygun basit bir saygıyı hiçbir zaman görmeyiz.
But what I'm really trying to figure out is why Tollerman took him on so quick and also why a useless drunk like you would take any interest in him.
Ama asıl bulmaya çalıştığım Niye Tollerman hemen çocuğu yanına aldı ve senin gibi işe yaramaz bir alkolik onla ilgileniyor.
It looks like it's going to slip away from me, but at the same time, so what?
Öylesine, gelip geçici bir şeymiş gibi ama aynı zamanda, ee yani?
You know, I'm kinda picking these guys off, but, uh, they've been preparing for me, so you never know what's up their sleeve.
Bu adamları teker teker yiyorum, benim için hazırlanıyor onlar da... -... yani neyin ne olacağı bilinmez.
Maybe so, but at least it won't say on my gravestone what it'll say on yours.
Belki öyledir, ama en azından benim mezar taşımda seninki gibi yazmayacak.
Look, I really wish I could help you guys out, but... if you're so focused on the Black Panthers... then what's with your interest in Mickey Wolfmann?
Bakın, size gerçekten yardım etmek isterdim beyler ama madem Kara Panterlere bu kadar odaklanmış durumdasınız Mickey Wolfmann'a karşı olan bu ilginizin sebebi ne?
So, what if someone dies, but is resurrected?
-... hippi monologlarından değildir. - Peki, ya biri ölmüş sonra da dirilmişse?
He took pity on you and he thought you were going to do something terrible so he, he asked me to give you these pills and I didn't want to at first but he, he persisted and so I finally just did what he told me.
Sana acıdı ve kötü bir şey yapabileceğinden korktu ve benden bu hapları sana vermemi istedi, ben başta kabul etmedim ama o ısrar etti, ben de en sonunda dediğini yaptım.
I admire you willing to die for what you believe... But so am I.
İnandığın şey uğruna ölümü göze almana hayranım ama ben de öyleyim.
But they say that's what keeps them hot for each other, so I guess it's okay.
Ama onlar böyle mutlu olduklarını söylüyorlar. Herhalde iyi bir şey.
But first, you gonna tell me what this Orb is, and why everybody cares so damn much about it.
Ama önce bana şu Orb'un ne olduğunu ve neden herkesin bu kadar önemsediği söyle.
So then I'm like, You know what? Do whatever you want, but I need privacy.
Ben de ne istiyorsanız yapın dedim.
You know, I can pay you for what you've done. I should've offered you money up front, but people are so selfish when it comes to donating their body parts.
Yaptığınız şey için size para ödeyebilirdim, parayla karşınızda dikilebilirdim ama konu kendi organlarını bağışlama olunca insanlar çok bencil oluyor.
I'm so sorry for what happened when we were in, uh... Las Vegas... and when you gave the ring back to me, it was like the worst day of my life. But uh...
Las Vegas'ta olanlar için çok üzgünüm ve sen yüzüğü bana iade ettiğinde hayatımın en berbat günüydü ama...
But what's so bad about that?
Bunun neresi kötü ki?
You know, cancer and tumors and cysts and clots and I see what I'm looking at but I can't tell you know, the people that are laying there, so, that's miserable all day,
Kanser, tümörler, kistler, pıhtılar... Baktığımda hepsini görüyorum ama söyleyemiyorum. İnsanlar öylece uzanıyor orada.
But, the thing is, I get bored, just the TV for company, so... I thought to myself... "I'll, what the hell, I'll take that drive down to Cleaves Mills and I'll just ask a few of my little questions."
Ama TV'de şirket hakkında çıkan şeyi görünce aklıma takıldı ve ben de kendi kendime aman ne olacak Cleaves Mills'e kadar gidip birkaç soru sorayım dedim.
but something went wrong 29
but sometimes 291
but so are you 19
but so far 188
but soon 162
but so am i 35
but something's wrong 18
but some 28
but sooner or later 73
but something 32
but sometimes 291
but so are you 19
but so far 188
but soon 162
but so am i 35
but something's wrong 18
but some 28
but sooner or later 73
but something 32
but somehow 146
but so do i 22
but someday 43
but someone 22
but something happened 23
but sorry 20
but soft 18
but somewhere along the way 18
so what 5277
so what are you up to 16
but so do i 22
but someday 43
but someone 22
but something happened 23
but sorry 20
but soft 18
but somewhere along the way 18
so what 5277
so what are you up to 16
so what's up 178
so what are you saying 261
so what's your name 48
so what are you doing 36
so what's stopping you 17
so what happened 458
so what's going on 151
so what's new 30
so what do you want me to do 69
so what's on your mind 21
so what are you saying 261
so what's your name 48
so what are you doing 36
so what's stopping you 17
so what happened 458
so what's going on 151
so what's new 30
so what do you want me to do 69
so what's on your mind 21