Call tradutor Turco
242,334 parallel translation
So, how about instead, anytime I need you, I just call, and you do it for free?
Öyleyse, onun yerine sana her ihtiyacım olduğunda seni arasam ve sen bedavaya yapsan?
You ever try to do a conference call on speaker?
Hiç konferans görüşmesi yaptın mı?
Well, they should just call it the K.G.B. still.
Yine KGB deseler de olur.
Well, I know they call them fanatics, but doesn't hurting the object of obsession seem a little extreme?
Fanatik olduklarını biliyorum, ama takıntının kaynağını incitmek aşırıya kaçmıyor mu?
Don't call her the grim reaper.
Ona Azrail deme.
Tell Prentiss I'll call her when I can.
Müsait olduğumda Prentiss'i arayacağımı söylersiniz.
I have to jump on a conference call for work.
İş için bir görüşme yapmam gerekiyor.
But I used to call you Crash.
Ama sana Çarpışma derdim.
I should call my mom.
Annemi aramalıyım.
I should call someone.
- Birini aramalıyım.
You don't get a phone call.
- Telefon hakkın yok.
The call came in to Cruz from their lead investigator.
- Sorumlu dedektif Cruz'a söylemiş.
I can call them. I can do that.
Ben ararım.
My old unit chief at BAP has a call in to the best legal counsel the Bureau has to offer.
DAP'deki eski birim şefimin Büro'nun en iyi savunma avukatlarına erişimi var.
He made the same call to me back when he wanted to make an offer for Pied Piper.
Pied Piper için teklif yapmak istediğinde bana da aynı aramayı yapmıştı.
Oh, Erlich didn't get a call from Ed Chen today, did he?
Erlich bugün Ed Chen'den bir telefon almadı değil mi?
Why would I call myself a big fat asshole?
Niye kendimden koca götlü şerefsiz diye bahsedeyim ki?
My father wanted to call me Mani, after the moon god.
Babam bana Ay tanrısı Mani'nin adını vermek istemiş.
If I had an army to call upon, a fyrd to raise, I would prove it.
Eğer aramak için bir ordu bulunduysaydım, yükseltilecek bir fyrd, bunu ispat ederdim.
You answered my call at the risk of everything.
Çağrıma her şeyin riski altında cevap verdiniz.
And if over the coming months, my husband should think what you are thinking, it would be a great comfort, Uhtred, to know that I could call upon you again, should I ever need to.
Ve eğer önümüzdeki aylarda, Kocam ne düşündüğünü düşünmeli, Bu büyük bir rahatlık olur Uhtred,
Otherwise known as a distress call.
- Nam-ı diğer, imdat çağrısı.
Four survivors, one distress call.
Dört hayatta kalan ve bir yardım çağrısı.
Nice girl, actress, bit orange, left me for an AI in a call centre.
Güzel kız, aktrist, biraz turuncu beni çağrı merkezindeki yapay zeka için terk etmişti.
You sent out a distress call, you should be expecting company.
İmdat çağrısı gönderdin. Birilerin bekliyordun herhalde.
- And you are? We got your distress call.
- İmdat çağrınızı aldık.
- So, your distress call...?
- Yani imdat çağrınız aslında- -
The ship, it set off BEFORE the distress call.
Gemi bizim imdat çağrımızdan önce yola çıkmış.
Didn't you hear the call?
Aramayı duymadın mı?
They do this work and they call it empire.
Onlar bu işi yapmak ve onlar imparatorluk diyoruz.
They make deserts and they call it peace.
Onlar çöller yapmak ve onlar barış diyoruz.
Why did he call you Grandad?
Neden sen dede aradın?
They always call me Grandad.
Onlar her zaman Dede derler.
You know, they're not allowed to call it "Champlain" unless it's actually from Lake Champlain.
Champlain Gölü suyundan yapılmayanlara "Champlain" denmiyor.
In the morning, you write "Psych!" on her mirror and never call her again.
Sabah da aynaya "Manyak!" yazıp ortadan kaybolursun.
Call me a feminist, but I think women can handle just as many drinks as men.
Feministlik denebilir ama bence kadınlar da erkekler kadar içebilir.
And I always call my dad after.
Biter bitmez de hep babamı ararım.
( Call me right now. )
Hemen ara beni.
- We need to call 911.
- Ambulans çağırmalıyız.
- From now on, call me Officer Yoon, Inmate 3866.
- Bundan böyle bana Gardiyan Yoon diye seslen Mahkum 3866.
Call the doctor!
Doktor çağırın!
Then call him and tell him we'll be back out.
O zaman ara ve vazgeçtiğimizi söyle ona.
You may want to call your boss.
Patronunuzu aramak isteyebilirsiniz.
They didn't count on dodger's call to nature.
Dodger'ın tuvalet ihtiyacını hesaba katmadılar.
You better call "Bucky With The Good Hair."
Saçı güzel olan Bucky'yi ara.
He came over to play Call of Duty.
Call of Duty oynamaya gelmişti!
You know, they call it the Harvert of Queens.
Buraya Queens'in Harvard'ı derler.
The People would like to call the victim's brother and the murderer's brother-in-law, Jeremiah Jefferson Davis.
Kamu, kurbanın kardeşini,... aynı zamanda katilin kayınbiraderi Jeremiah Jefferson Davis'i kürsüye çağırıyor.
I'd barely even call it a kerfuffle... because Margaret was wearing some of Adelaide's old jewelry that Summer believed belonged to her.
Kavga bile zor denir aslında çünkü Margaret Adeliade'nin mücevherlerinden takmıştı ki Summer'da onları kendininkiler sanıyordu.
Do you need me to call you a helicopter?
Sana helikopter çağırayım mı?
You call Mike Shoemaker!
Evet anne.
calls 127
calling 148
callie 834
called 487
callum 122
caller 117
call of duty 47
callahan 103
calliope 37
calloway 20
calling 148
callie 834
called 487
callum 122
caller 117
call of duty 47
callahan 103
calliope 37
calloway 20
callaghan 34
callaway 17
callen 415
call me 1630
calleigh 63
call me when you land 16
call your mother 29
call me tomorrow 52
call your mom 17
call me later 113
callaway 17
callen 415
call me 1630
calleigh 63
call me when you land 16
call your mother 29
call me tomorrow 52
call your mom 17
call me later 113