Clear as day tradutor Turco
170 parallel translation
I think real love should be blind to faults, and I see yours clear as day.
Bence gerçek aşk bütün hatalara kör olmalı, ama ben seninkileri apaçık görüyorum.
I know, I can see it as clear as day.
Biliyorum, her şey gün gibi ortada.
Clear as day.
Gün gibi aydınlık.
It makes everything clear as day.
Her şey gün gibi ortada.
I saw him clear as day.
Onu çok net gördüm.
Clear as day.
Gün gibi ortada.
I can envision the crib, all around me, clear as day.
Beşiğin her yanımı sarmasını daha ilk günkü gibi gözümün önüne getirebiliyorum.
You said as clear as day : "Why don't you come over for drinks?" - Oh, now! - " Maybe for dinner!
Gayet açık olarak içki içmeye gelirsiniz demedin mi?
It's clear as day. The man literally did a double take.
- Banttan izledim, çok belliydi.
So to answer your question, I see as clear as day... that this great edifice in which we find ourselves... is your villa.
O yüzden sorunun yanıtına gelince, gün gibi görüyorum ki içinde kendimizi bulduğumuz bu büyük bina senin villan.
It strikes me clear as day, she's gone, Lily.
Gün kadar aşikar, o gitti, Lily.
It's clear as day!
Gün gibi ortada!
I mean, this is as clear as day.
Gün gibi ortada yani.
If he's invisible, then why is he on this video clear as day?
Eğer görünmez ise, nasıl oluyor da güpegündüz bu videoda görünüyor?
My hiring him our names as clear as day.
Ses kaydı. Onu işe almam ve isimlerimiz çok net olarak yer alıyor.
"Devil lives!" It's clear as day.
"Şeytan yaşıyor!" Gün gibi açık.
I wanna see them clear as day!
Ellerini görmek istiyorum!
I mean, you two have it made. You love each other... it's as clear as day... and love is not that easy to come by.
Bunu ikiniz kurdunuz, birbirinizi seviyorsunuz.
Clear as day.
Perşembe.
- No, I can see them clear as day.
- Hayır, ben onları çok net görüyorum.
I can see it, Mary, clear as day.
Bunu görebiliyorum Mary, gün gibi açık.
I saw her through the window clear as day.
Onu pencereden çok açık bir şekilde gördüm.
Clear as day.
- Kesinlikle.
Clear as day.
Cam gibi.
We all saw him clear as day...
Hepimiz gayet net gördük.
It was clear as day.
Gün kadar açıktı.
And now you'll hear your voice back as clear as day.
Şimdi kendi sesini çok net bir şekilde duyacaksın.
It happened clear as day, but no one will believe it.
Olduğu gün gibi aşikar, ama kimse inanmaz.
Other times, it's as clear as day.
Bazen ise, gün kadar açıktır.
Clear as day. It was me and I was spending another Christmas by myself.
Ben vardım ve tek başıma bir Noel geçiriyordum.
It was as clear as day.
Her şey netleşmişti.
It says "terrific" just as clear as day.
"Müthiş" yazdığı gün gibi ortada.
My husband saw her, clear as day, in front of...
Kocam net bir şekilde görmüş onu, yüzünü görmüş...
And then he projected into the future where this was headed unless we made some adjustments. And it was just as clear as day.
Ve bu konuda bazı düzenlemeler yapılmazsa olayın gelecekte nerelere tırmanacağına ışık tuttu ve bu, gün gibi aşikârdı.
I saw him, clear as day.
Onu gün kadar açık gördüm.
This camera has night vision on it, So we'll be able to see you as clear as day.
Bu kamera gece görüşIü, her şeyi gün gibi görebiliriz.
If we isolate this image, and then we magnify it, and then we enhance it you'll see the attacker's identity clear as day.
Görüntünün bu bölümünü seçip büyültüyoruz. Görüntüyü düzeltiyoruz. Saldırganın kimliği gün gibi ortada.
- See? - Clear as day.
- Söyleme.
Now Glen can see me clear as day.
Glen beni rahatlıkla görebilecek.
I set the rate, wrote the orders clear as day.
Dozu ayarladım. Emirleri çok net yazmıştım.
Once that fog lifts it'll be as clear as day.
Sis kalkar kalkmaz, gündüz gibi olacak.
Beneath the clouds in the dense, clear air it's as bright as on an overcast day on Earth.
Bulutların altında, yoğun açık havada ortam Dünya'daki bulutlu bir gün kadar aydınlık.
And the answer to this question, Clear as a day :
Böyle sorunun basit bir cevabı var :
It's as clear as a summer's day.
Bir yaz günü kadar aydınlık.
She closed her eyes and tried not to think about it... but even in darkness... one thing was as clear Eleanor as the light of day... she now felt responsible for Roger's unrequited love.
Gözlerini kapayıp bunu düşünmemeye çalıştı. Ama karanlıkta bile gün gibi açık bir şey vardı : Roger'in karşılıksız aşkından kendini sorumlu tutuyordu.
Clear as day.
Şu an gibi.
It's as clear as day now.
Her şey çok açık.
Hits him from all angles, He remembers things from a long time ago... clear as a bell... but ever day, I gotta tell him who I am.
Eski zamanları gayet iyi hatırlıyor.
"The day is as clear as crystal."
"Gökyüzü kristal kadar temiz."
Clear as day! Clear as day.
Gün gibi ortada.
But yourjob is as clear as a bright day.
Ama senin görevin gün ışığı kadar parlak.
clear as a bell 21
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
day off 18
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
day off 18
days remain 20
days a year 35
days now 26
days and 46
day two 29
days later 66
days a week 26
day before yesterday 18
day in and day out 25
day out 85
days a year 35
days now 26
days and 46
day two 29
days later 66
days a week 26
day before yesterday 18
day in and day out 25
day out 85
day in 57
day one 66
day basis 16
day by day 66
day suspension 16
day after tomorrow 77
day or night 97
day three 20
day weekend 17
day and night 151
day one 66
day basis 16
day by day 66
day suspension 16
day after tomorrow 77
day or night 97
day three 20
day weekend 17
day and night 151