Climb up tradutor Turco
1,116 parallel translation
We'll have to climb up carrying heavy weapons and explosives.
Ağır silahlar ve patlayıcılarla tırmanmak zorunda kalacağız.
And back in Australia... they do say that... if you need a couple of stiff brandies before you climb up on... a wild horse... you're finished.
Avustralya'da ise nasıl derler eğer vahşi bir ata binmeden önce iki kupa sert brendi içmen gerekiyorsa artık bitmişsin demektir.
Why don't you climb up to that window?
Şu pencereye tırmansana?
Guess we should climb up the bamboo... to get there like we do before I think it's the only way out
Sanırım temin yaptığımız gibi bambulara tırmanmak... gerekecek Bence de tek yolu bu
Want to climb up with me?
Benimle gelmek ister misin?
Climb up, miss.
Tırman bayan.
Both of us don't have to climb up on that table.
Ikimiz de o masaya yatacak degildik.
- You climb up the steps?
- Basamakları çıkar mısın?
- Climb up.
- Tırman.
So one day he decides to climb up some stairs and go up on a roof and jump off. End it all.
Sonuçta, bir gün, her şeyden kurtulmak için bir binanın çatısına çıkıp oradan kendini atmaya karar vermiş.
Maxwell, what am I supposed to be looking for? Andrew, climb up that side.
Ama ne aramam gerekiyor?
Are you going to climb up there?
Çatıya mı tırmanacaksın?
Misters, climb up another level to see further beyond!
Beyler, daha fazlası için bir üst seviyeye çıkalım!
The path up Narayama is not a clear path, simply climb upwards and upwards, to where the god awaits you.
Narayama-sama'da patika olmayan patikalar var ama sen yükseğe çıktıkça, tanrı seni bekliyor olacak.
Climb up now.
Tırman şimdi.
Kids, climb up over that pumice. It's good for the skin.
Cildinizi süngerle temizleyin ve hemen suya girin.
Let's climb up the trees.
Hadi ağaca çıkalım.
All right, climb up there, girl!
Hadi, uç kızım!
Because if you don't, they climb up and sit on your chest and suck all your breath out like this...
Çünkü bunu yapmazsan göğsüne tırmanıp üstüne oturur ve tüm nefesini emer, işte böyle.
Tell you what, we get a, uh... We get a rope and sling her around, we climb up there with saws and take her down.
Dediğim gibi bir iple tırmanır, testereyle kolayca kesiveririz.
We can climb up. Go across the vine and down.
Oraya tırmanabiliriz ve üzümlerden geçerek aşağı inebiliriz.
You've got two choices - run like hell or climb up and put it out so we can talk.
İki seçeneğin var, ya deli gibi koşarsın yada tırmanıp onu söndürürsün ve böylece bizde konuşabiliriz.
Climb up here, my prince.
Yukarı tırmanın, Prensim.
I had to climb up the fire escape.
Yangın merdivenini kullanmak zorunda kaldım.
How do you climb up the walls?
Nasıl oldu da bu dik şato duvarlarına tırmanmayı başardınız?
Come on, climb up.
Hadi, çık.
Senada, climb up, I won't even touch you, I swear.
Senada bin! Yemin ederim dokunmayacağım sana.
The climb up to look for those eagles took me from summer to winter in the same day.
Kartalları aramak için tırmanmak aynı gün içinde hem yazı hem de kışı yaşamak demekti.
I wouldn't like to climb up here at night.
Gece buraya tırmanmaktan hoşlanacağımı sanmıyorum.
Here, climb up on this
Bakın, buna bir tırmanın.
It's a steep climb up to the spring.
Kaynak tepede, tırmanma yolunda.
You've got to climb up to the roof and shove this through the brackets on the access door.
Çatıya tırmanmak ve bunu kiremitlerin üzerinden giriş kapısının oraya atmak zorundasın.
- This is where we'll climb up.
- Buradan tırmanacağız.
climb up here.
Tırman buraya.
Well, I've looked all over here. You can't climb up the other side.
Diğer tarafa tırmanamazsın.
I cannot see how anybody could climb up there.
Buraya kimsenin tırmanabileceğini sanmıyorum.
I watched them climb up there with my own eyes.
Onları, oraya tırmanırlerken kendi gözlerimle gördüm.
Then we'll climb up to the top. Help me.
Tırmanış için nefesini boşa harcama
When we get there, we can climb up to the top of the statue, if you feel like it.
Oraya vardığımız zaman istersen heykelin tepesine çıkarız diye düşünmüştüm.
You don't think we can climb all the way up there... without Volkmann's troops noticing?
Sen, Valkmann'ın askerleri bizi farketmeden onca yolu tırmanabileceğimizi düşünmüyorsun, değil mi?
All right, does anybody wanna bet me I can't climb that mess up there?
Pekâlâ, herkes oradaki baş belası şeyi aşamayacağıma mı bahse girmek istiyor?
Let's climb all the way up.
Hadi yukarı çıkalım.
Let me climb up!
Bırak tırmanayım.
We'll climb right up that ladder, just like we did at Langley.
O merdivenin tepesine tırmanacağız, tıpkı Langley'de yaptığımız gibi.
I climb into the cockpit, the engines start to rev up, I'm in another world.
- Kokpite tırmanırım, motorlar çalışır, başka bir dünyadayımdır.
- I'm gonna climb back up!
- O zaman ben ona veririm.
Climb on up now!
Yukarılara çık hadi!
I think you'll stand there for a while then climb back up.
Bence bir süre orada duracak ve ondan sonra yukarı tırmanacaksınız.
You had to climb up to it.
Yani yokuş çıkman gerekiyordu.
Climb all the way to the back. - Hurry up!
Yuvarlanıp gidelim.
Climb here, up to here then finish here.
Şurayı tırman, şuraya kadar burada dur. Kabara çayırı.
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50