English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ C ] / Close up

Close up tradutor Turco

3,687 parallel translation
I went up there on Wednesday to close up our cabin.
Çarşamba günü kulübemizi kitlemeye gittim.
I was looking at one close up...
Bir tanesine yakından bakıyordum...
Ju-just give me a moment to close up the house.
Evi kapatmak için bana sadece biraz zaman ver.
Decided to close up early.
Erken kapatmaya karar verdim.
Close up.
Yakın çekim.
I want to see him close up.
Onu yakından görmek istiyorum.
The smell is so much worse when you get up close.
Yaklaşınca, çok daha kötü kokuyor.
It's so close-up.
Yakından çekilmiş.
If the phones are close together, I can use Riley's as a host... to get up on the other ones.
Eğer telefonlar birbirlerine yakınsa Riley'in telefonunu sunucu olarak kullanıp diğer telefonlara erişebilirim.
But the level of detail suggests someone up close and personal.
Ama detaylara göre çok yakın birisi.
The moment the women went out of the house, the man next to me, and I was very close, you know, very close, started opening up and killing these people in cold blood, immediately. And they went down in a hail of bullets and blood, all up the wall.
O an kadın evden çıktı yanımdaki adam, ve ben çok yakındım, çok yakın ateş açmaya başladı ve soğukkanlılıkla bu insanları hemen öldürdü ve kurşun yağmuru altındaydılar ve tüm duvara kan sıçramıştı.
She was worried people wouldn't pay their respects up-close, so she surrounded herself with the buffet.
İnsanların kendisinin başında durmayacağından endişelendiği için, naaşın etrafına büfe yaptırdı.
Never thought I'd get to see one up close.
Birini yakından göreceğim aklıma gelmezdi.
Yeah, well, we came close with Mirabella, but he wised up.
Mirabella ile bayağı yol kat etmiştik ama bunu öğrendi.
Just curious why Octavio Mora's rental car ended up so close to the res.
- Sadece Octavio Mora'nın kiralık arabası neden kabilenin yakınında olduğunu merak ediyorum.
I think one person loves the other person more, but, hopefully, it's close, and, hopefully, it goes up and down a little bit, but it seems to me you never can both equally love each other the same amount.
Ama şanslıysanız, aradaki mesafe yakındır. İnişleri çıkışları vardır. Ama birbirinizi asla aynı oranda sevemezsiniz.
Now, in the past he packed up and moved when the story broke and we got too close.
Geçmişte, olay ortaya çıkıp ona çok yaklaştığımızda toparlanıp taşınmıştı.
Every year we're able to close around 15, yet new ones still seem to pop up.
Her yıl yaklaşık 15 tanesini sonuçlandırabiliyoruz ama, yerlerine yenileri ortaya çıkıyor.
Hey, sometimes up close, art is ugly.
Hey, bazen sanat çirkindir.
They're hopped up on E.D. medication and they got nothing to lose,'cause they're close to death.
İktidarsızlık ilaçlarıyla uyarılıyorlar ve kaybedecek bir şeyleri yok çünkü ölüme çok yakınlar.
Let's close our eyes... and guess who drives up next.
Hadi gözümüzü kapatalım... ve sonra kimin süreceğini tahmin edelim.
Here's a close-up of my credentials.
Kimliğime yakından bakabilirsiniz.
It got a bit close, I thought, letting the guy into prison or being locked up.
Bence hapse girmesine ramak kalmıştı.
I'm just gonna get in there and never get out. Close it up, Max.
Şuraya giriyorum ve bir daha da çıkmayacağım.
Close it up, Max.
Kapat Max.
Unless the shooter wanted the kill shot to be up close and personal.
Eğer, katil öldürmeden önce kendini göstermeyi istemediyse.
I need to get an up-close look at one of these babies, you know?
Bu güzelliklerden birine daha yakından bakmam gerek tamam mı?
I got an up-close look at one of those things.
O yaratıklardan birine yakından baktım.
Well, walk with me while I close the place up.
Yakın bi yere kadar bir süre benimle yürü.
I'm sure you've seen plenty of them up close.
Eminim sen de yakından pek çok tane görmüşsündür.
So, a powerboat and the world's largest truffle by close of business tomorrow or... I light up, you got it?
Yani, yarın mesai bitimine kadar bir deniz motoru ve dünyanın en büyük dolamanı * ya da... yakarım, anladınız değil mi?
None of the Overtons even showed up at the funeral, so... no, he wasn't close with them.
Cenazeye Overtons'tan hiç kimse gelmedi yani, hayır onlara yakın değildi.
We get up close.
Çok yaklaştık.
And as you can see, Miss Marley, she is ready for her close-up.
Ve gördüğünüz gibi, Bayan Marley, yakın plan foto çekimine hazır.
But, when you get up close and look inside, you'll see people fighting. And ones who are sad and lonely, right?
Ama biraz daha yakınlaşıp içeri baktığında kavga eden, yalnız ve üzgün bir sürü insan görürsünüz.
Are you beautiful from far away or up close?
Uzaktan mı daha güzelsin yoksa yanına yaklaştıkça mı?
When you look at nature, do you enjoy admiring it from afar or up close?
Beğendiğiniz bir manzaranın içinde mi olmak istersiniz yoksa uzaktan mı izlemek istersiniz?
It's good to be offensive about it... but if you get that close to the bar, before you can even get up on the final board you're going to meet the bar first.
Böyle hareket etmen güzel. sonuçta en tepe noktadayken çıtaya çarparsın.
You know, uh, now that I'm up close, I really don't see it.
Şimdi yakınına geldim ya, öyle pek bir benzerlik göremedim ben.
He likes it up close and personal.
İşi yakın ve kişisel bitirmeyi seviyor.
I've seen it... up-close and personal.
Yakından, bizzat şahit oldum kötülüğe.
M.O. is up close and personal.
Öldürme tarzı kişisel bir şeymiş gibi.
Seeing it up close, it's amazing.
harika bir şey.
Oh. Old Longbeard's giving me the thumbs up to close this deal right now.
Noel Baba pazarlığı hemen bitirmemi istiyor.
Close it up.
- Kapatın.
And she, throughout the investigation and the trial, ends up becoming very close to Ryan Hardy, and a relationship is formed.
Tüm soruşturma ve duruşma süresince.. ... Ryan Hardy ile çok yakınlaşır ve bir ilişki kurulur. - Öp beni.
That's enough for us. Just wrap it up together and close the case with what we have.
Bizim için bu kadarı yeterli.Her şeyi toparla ve elimizdekilerle dosyayı kapat.
And she looks weird up close.
O da bana tuhaf şekilde yakınlaşıyormuş gibi geliyor.
She can't even go close to the underworld until she fills up her days.
Üç dolunay vakti tamamlanmadan öteki dünyaya yaklaşamaz.
If you end up too close behind one of those jets, the turbulence alone will blow your black ass right out of the sky.
Eğer o jetlerin arkasına çok yaklaşırsan, jetin türbülansı o kara kıçını gökyüzüne saçar.
Okay, close it up.
Tamam, burayı kapat.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]