Comes from tradutor Turco
5,899 parallel translation
But, look. I don't know where this overwhelming desire to win awards comes from.
Ama bu ödül kazanmayla bu aşırı isteğim nereden geliyor hiç bilmiyorum.
The werewolves have thrived because their strength comes from family unity.
Kurt adamlar başarılı oldu çünkü güçlerini ailesel bağlarından alıyorlar.
Where do you think all this stuff comes from?
- Bütün bu şeyler nerden geliyor sanıyorsun?
Nothing good comes from telling Slade that you think you're responsible for the death of the woman he loved.
Slade'e sevdiği kadının ölümünün senin suçun olduğunu düşündüğünü söylemenin bir faydası yok.
He does not eat anything that comes from animals.
Hayvanlardan gelen hiçbir şeyi yememeliydi.
Are you absolutely positive that the money comes from her family?
Paranın ailesinden geldiği tamamen kesin mi?
The true power of any slap comes from the anger behind it.
Bir tokat asıl gücünü, ardındaki öfkeden alır.
I'm wondering where all that fine detail comes from.
Bütün o şeylerin nereden çıktığını merak ediyorum.
I often feel as if I'm standing on one side of a wide chasm, shouting across, and wondering if the response I hear comes from you, or if it is my own voice echoing back to me.
Çoğu zaman bir uçurumun... bir tarafındaymışım gibi hissediyorum... ve diğer tarafa bağırıyorum... ve gelen cevabın senden mi,... yoksa sesimin yankısından mı... olduğunu merak ediyorum.
Okay, well, do that thing where you figure out where stuff comes from.
Tamam, bu şeylerin nereden geldiğini bulmak için ne gerekiyorsa yap.
It does sound much better when it comes from you.
Senin ağzından çıktığında çok daha güzel duruyor.
Abu Hassan sent us to find where it comes from.
Abu Hassan nereden geldiğini bulmamız için bizi gönderdi.
I know where the music comes from.
Müziğin nereden geldiğini biliyorum.
I found where the music comes from.
Müziğin nereden geldiğini buldum.
The word "plumbing" comes from the Latin word for lead, "plumbum."
Sıhhi tesisat ( plumbing ) kelimesi Latince'de "kurşun" anlamına gelen "plumbum" kelimesinden geliyor.
Well, then we've got a problem, Pat, because that's the same place the money comes from.
Kurşunlu benzin yüzünden oluyor. Bu durumda bir sorunumuz var demektir Pat çünkü para da aynı yerden geliyor.
No good comes from hanging out in bars and getting drunk.
Barlarda takılıp sarhoş olmaktan bir hayır gelmez.
Just consider what I have, uh, suggested and know that it comes from a place of concern for you and your recovery.
Söylediklerimi düşün sadece, önerilerimi ve bil ki bunu sana endişelendiğim için, kurtarmak için söylüyorum.
You're teaching him to degrade and objectify women that they exist solely to satisfy his urges when you could, in fact, be teaching him that the best kind of sex comes from making a connection.
Sen kadınları küçük düşürüp, nesneleştiriyorsun. Kadınların sadece onun ihtiyaçlarını karşılamak için varolduklarını öğretiyorsun. Aslında en iyi seksin, karşındakiyle iletişim kurularak yapılan seks olduğunu öğretmelisin.
It's just, you know... it's hard because he comes from a broken family.
Ona zor geliyor bunlar çünkü aile bağları kopuktu.
She won't transfer if it comes from me.
Ben dersem tayin olmaz.
What good comes from such pain?
Bunca acıdan sonra nasıl iyi şeyler olabilir ki?
Your idea was good, but a winning idea comes from looking at something from a new perspective.
Kampanya fikrin iyiydi ama zafer kazandıran fikirler olaylara farklı bir gözle bakabildiğinde gelir.
Guess where the water comes from.
Güvendeyim. Bil bakalım o su nereden geliyor.
This thread comes from that very jacket. It's the plane he fell from.
Bu iplik o monta ait onun düştüğü uçak da o.
[Lechenault] It doesn't matter where the money comes from.
- Paranın geldiği yer önemli değil.
They know that the blockage comes from him.
Onun engel çıkardığını biliyorlar.
A lot of what we hear about vampires comes from the Spanish missionaries'misconceptions about these Culebras.
İspanyollardan, vampirler hakkında duyduklarımızın çoğu yanlış.
Just consider what I have, suggested and know that it comes from a place of concern for you and your recovery.
Söylediklerimi düşün sadece, önerilerimi ve bil ki bunu sana endişelendiğim için, kurtarmak için söylüyorum.
- I don't even know where it comes from, the... some of the things that he does?
Yaptığı bazı şeylerin nereden çıktığını bile bilmiyorum.
Well, the name comes from an old wives'tale.
İsim de eski bir kocakarı masalından geliyor.
Magic comes from emotion.
Sihir duygulardan gelir.
And, Ida, your frosting comes from the barrel, I think.
Ida, senin kreman da namlunun olduğu yerden sanırım.
The regret that comes from letting something amazing pass you by.
Mükemmel bir şeyin yanımızdan geçip gitmesine izin vermenin pişmanlığından.
The architecture of our language, myths and dreams comes from that prescientific age.
Dilimiz, efsanelerimiz ve rüyalarımızın altyapısı bilim öncesi çağdan gelir.
Radioactivity in minerals on Earth- - like uranium ore- - comes from the disintegration of atoms.
Dünya'daki uranyum cehveri gibi minerallerde bulunan radyoaktivite atomların parçalanmasıyla oluşur.
Plus, I'm not sure it's a great idea to take Penny to where wine comes from.
Ayrıca Penny'i şarabın mabedine götürmek bence iyi bir fikir değil.
" But when the Beast comes up from the abyss,
"Ama yeraltından yaratıklar geldiğinde",
" But when the Beast comes up from the abyss,
" Ancak yaratık cehennemden çıktığı zaman...
"Comes back" from where?
Nereden dönmüş ki?
This comes straight from the director.
Yöneticiden emirler böyle.
Klaus was offering us freedom, not just from the pain that comes with turning, but from the contempt we've faced our whole lives.
Klaus bize özgürlük vaad ediyordu. Sadece dönüşürken çektiğimiz acılardan değil aynı zamanda hayatımız boyunca yaşadığımız aşağılanmadan kurtaracaktı.
And from everything we know about your unit, family comes first.
Ve sizin biriminizden öğrendiğimiz ailenin herşeyden önce geldiği.
Ooh, I was kind of hoping to get it before Howie comes home from work. Oh.
Aslında Howie bu akşam eve gelmeden önce almayı umuyordum.
Next radio click comes when they're 500 yards from impact zone.
Bir sonraki telsiz tıkırtısı çarpma bölgesine 500 yarda kala gelecek.
Okay, so Zeus, the big guy of the gods, he comes down from Mount Olympus in the guise of a swan and he gets it on with this human queen called Leda.
Neyse, Zeus hani şu büyük Tanrı Olimpos Dağı'ndan kuğu kılığına girmiş bir şekilde iner ve adı Leda olan insan kraliçeyle birlikte olur.
First comes some amazing new hair, then, incredibly sexy rehearsal clothes, which she could never pull off, and then I'm gonna sneak into the theatre and tack up yearbook photos of her from sophomore year, when she was a chunky little butterball, just to remind her... hey, once a fatty, always a fatty.
Öncelikle muhteşem yeni saçlar daha sonra onun kesinlikle giyemeyeceği seksi prova kıyafetleri ve sonra da tiyatroya gizlice girip bir kere şişkoysan her zaman şişko olacağını hatırlatmak için lise iki yıllığındaki fotoğraflarını her yere yapıştırmak.
Yeah, Joe comes to us from IBM, sorta.
Joe bize IBM'den geldi, sayılır.
Eh, sorry, Carlitos, but the order comes straight from on high.
Üzgünüm Carlitos. Yukarıdan gelen emirler gayet netti.
It comes directly from God.
Doğrudan Tanrı'dan geliyor.
The Old Testament Bible comes down to us mainly from the Greek translations made here.
Kullandığımız Eski Ahit İnciller çoğunlukla burada Yunancadan yapılan tercümelerdendir.
from 995
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from the very beginning 50
from here on out 107
from the heart 21
from the future 31
from time to time 154
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from the very beginning 50
from here on out 107
from the heart 21
from the future 31
from time to time 154
from the past 16
from the start 66
from here on 55
from you 300
from where 295
from your wife 16
from what i hear 195
from this moment 32
from a distance 46
from this day forward 62
from the start 66
from here on 55
from you 300
from where 295
from your wife 16
from what i hear 195
from this moment 32
from a distance 46
from this day forward 62