Could you tell tradutor Turco
7,739 parallel translation
Could you tell?
Belli mi?
Could you tell me what sort of business I've reached, please?
Ne tür bir gelir sağladığımı söyleyebilir misiniz lütfen?
I'm wondering, could you tell me where a restaurant called Olive and Anchor is?
Acaba Olive Anchor adlı restoran nerede, biliyor musunuz?
Could you tell me how far is Bruneau is from here?
Nis Bruneau buradan ne kadar uzakta?
If you see him, could you tell him... Tell him to call his office. Of course.
Görürseniz acaba ofisini aramasını söyleyebilir misiniz?
Could you tell Coach that I won't let the team down?
Takımı hayal kırıklığına uğratmayacağımı koça söyler misin?
It would be great if you could tell me... hello, Abby.
Eğer bana söyleyebilseydin... Abby, merhaba.
Lindy, whatever he wants to tell you by sending you this picture could help us find Reese.
Lindy, sana yolladığı fotoğrafta her ne demek istediyse, bize Reese'i bulmamız için yardımcı olabilir.
Could you please tell me how you're doing?
Nasıl olduğunu söyler misin?
You could just tell him the truth about your condition.
Durumun hakkındaki gerçeği ona anlatabilirsin.
I could never tell you.
Sana hiç anlatamadım.
If you could tell us where he is...
Bize nerede olduğunu söyleyebilirseniz...
! How could you not tell me that? !
Nasıl bana bunu söylemezsin?
We're so sorry to bother you, sir, but could you please tell us where the Gregorys live?
- Rahatsız ettiğimiz için kusura bakmayın bayım ama Gregorys'lerin evinin yerini söyler misiniz acaba?
I wish I could tell you something, but no.
Keşke bir şeyler anlatabilseydim ama hayır.
Could you tell us again? Because of what?
- Neden gelmiyor?
Well, I could give you the fake story or tell you the truth.
İş mi... Sahte bir hikaye anlatabilirim, ya da direkt doğruyu söyleyebilirim.
I could tell you stories.
Size hikayeleri anlatabilirim.
I could tell you stories.
Sana hikayeler anlatabilirim.
I mean, it was like he was going through the motions of trying to have a good time, but you could tell he was just kind of forcing himself to get out there.
İyi vakit geçirmeye çalışma moduna girmeye çalışıyormuş gibiydi ama sen kendisini dışarı çıkmaya zorluyor gibi düşünebilirsin.
And after he kicks a bag of 10 against you, you can tell your supporters how you could have had him but you wouldn't give him a go'cause you don't have time for bullshit!
Senin takıma 10 gol tıktıktan sonra gidip yöneticilerine onu takımına alabileceğin halde onu gönderdiğini çünkü bu saçmalıklara vaktin olmadığını söylersin.
You could tell it to Dave Walker.
Dave Walker'a anlatabilirdin.
If you could just tell your mother good night for us.
Annene bizim için iyi geceler dediğimizi söylersen.
Now, what if, instead of paying for things with money, you could tell the cashier a story that you've never told anyone before and the crazier it was, the more stuff you could buy?
- Şimdi, ne olursa yerine şeyler için ödeme. Para ile, sen kasaya bir hikaye anlatabilirim. Eğer önce hiç kimseye anlatmadım ettik.
Well, I can list a bunch of initials or I could tell you what I really think.
- Sana birkaçını söyleyebilirim ya da direkt en iyi önerimin ne olduğunu söyleyebilirim.
All right, well, I thought you could tell that I cared about you.
Pekala, seninle ilgilendiğimi biliyorsun.
D'you think he could tell?
Sizce anlamış mıdır?
- How could you not tell us there are people in the woods?
Bize ormanda insanlar olduğunu nasıl söylemezsiniz?
I could tell that you really wanted to.
- Öyle. Anlaşılan bayağı istemişsin.
I was gonna tell you tonight that you could take my last name when we get married.
Bu gece sana evlendiğimizde soyadımı alabileceğini söyleyecektim.
Maybe you could tell me something.
Bana bir şey anlatabilirsin belki.
I could tell you.
Ben söyleyebilirim.
Look. If you could just get me back to my body, I will tell anybody anything that they need to know.
Eğer bedenime dönmeme izin verirsen onu kurtarmak için gereken şeyleri söylerim.
Or we could go fishing, and I could tell you about the summer I lost my virginity.
Ya da istersen balığa gideriz sana nasıl bakireliğimi kaybettiğimi anlatırım.
If you have any idea where she could be right now you better tell me before it's too late.
Nerede olduğuna dair en ufak bir fikrin varsa çok geç olmadan söylesen iyi edersin.
And, honestly, if I could tell you anything that was valuable... And I'm talking to you as an adult, now... That if...
Cidden sana önemli bir şey söyleyeceksem seninle yetişkinmişsin gibi konuşuyorum şu an ben geri dönüp yaşadıklarımı tekrar yaşasam değiştirmek istediğim şeyler...
Tell you what, those two could use a couple of nights in jail, you know?
Bak hele. O ikisi nezarethanede iki gece geçirebilir yani.
'Cause if you were a Christian, you could tell everybody what to do, and then they do it so they don't hurt your feelings, because that's against the law.
Çünkü eğer Hristiyansan, herkese ne yapması gerektiğini söyleyebilirsin onlar da yaparlar, böylece duygularını incitmezler çünkü bu kanunlara aykırı.
When you see him, could you kinda not tell him that I'm the one that kinda told you that he was there?
Şey, onu gördüğünde onun orada olduğunu söyleyenin ben olduğumu söylemesen olur mu?
If you could tell us where do we have to place the stuff.
Eğer söylerseniz bizde geri kalan şeyleri orada konuşlandırırız.
I could tell by your pallor that you hadn't eaten breakfast, you see.
Yüzünün solgun oluşundan henüz kahvaltı yapmadığını söyleyebilirim.
How could you not tell us you were in beauty pageants?
Güzellik yarışmasına katıldığını nasıl anlatmazsın?
Oh. You could tell it to me.
Konuşmayı bana yapabilirsin.
Like, they should just tell you ahead of time whether or not you're gonna get the job so you don't have to waste all that time and energy doing your hair and, like, getting your nails done, and then you could just stay home and, like, look for other work instead.
İşe girip giremeyeceğini önceden söylemeleri gerek böylece saçını ve tırnaklarını yaptırmak için o kadar zaman ve enerji harcamazsın ve evde oturup diğer iş olanaklarına bakabilirsin.
I could tell you're a Christian woman the moment you entered.
Girdiğiniz an Hristiyan bir kadın olduğunuzu söyleyebilirdim.
Hey, when you two are done, could you, uh, please tell us what kind of water this guy was drowned in.
Şunu bitirdiğinizde bu adamın ne tür bir suda boğulduğunu söyler misiniz?
But you delivered her to us and that means more than I could ever tell you.
Ama sen onu bize teslim ettin ve bu sana söylediğimden çok daha fazlasını ifade ediyor.
Do you think you could tell me what time she's on duty till?
Acaba bana, ne zamana kadar iş başında olacağını söyleyebilir misiniz?
I could tell you about working at a movie theater, some paper route.
Sana sinemada çalıştığımı anlatabilirim biraz da gazete dağıtımında 8 km bisiklet sürüyordum
So you could tell the world we dragged the First Lady out by her hair.
Böylelikle dünyaya First Lady'i saçından tutup sürüklediğimizi söylerdin.
I don't know, I just feel, I feel like I could tell you anything right?
Bilmiyorum, sadece hissediyorum, sanki sana her şeyi söyleyebilirim gibi hissediyorum, doğru mu?
could you tell me 38
could you give me a hand 26
could you say that again 20
could you repeat that 46
could you do it 21
could you do me a favor 94
could you please 43
could you do me a favour 26
could you 1023
could you excuse me 18
could you give me a hand 26
could you say that again 20
could you repeat that 46
could you do it 21
could you do me a favor 94
could you please 43
could you do me a favour 26
could you 1023
could you excuse me 18
could you help me 76
could you be more specific 57
could you get that 18
could you come in here 19
could you come here 36
could you help me out 17
could you hold on a second 17
could you not 23
could you imagine 18
could you come with me 29
could you be more specific 57
could you get that 18
could you come in here 19
could you come here 36
could you help me out 17
could you hold on a second 17
could you not 23
could you imagine 18
could you come with me 29
could you just 92
could you give us a moment 34
could you give us a minute 55
could you do that 43
could you excuse us 30
could you give us a second 19
you tell 24
you tell me 1648
you tell me the truth 27
you tell me everything 17
could you give us a moment 34
could you give us a minute 55
could you do that 43
could you excuse us 30
could you give us a second 19
you tell 24
you tell me 1648
you tell me the truth 27
you tell me everything 17