Do you like that tradutor Turco
7,680 parallel translation
How do you like that?
Ne dersin buna?
How do you like that?
Buna ne dersin?
Do you like that idea? Yes.
- Bu fikri sevdin mi?
Do you... Do you like that?
Sen bundan hoşlanır mısın?
Do you know who he is, or where he took you, or anything like that?
Onun kim olduğunu, sizi nereye götürdüğünü veya herhangi bir şey biliyor musun?
Why do you say it like that?
Neden böyle söyledin?
Do you think that you're, like, forward because of, um... things that happened in your upbringing?
Yetiştirilirken yaşadıkların yüzünden küstah olduğunu düşünüyor musun?
It's like do you ever feel like you're so on the same page with someone that you don't even know what to say to that person?
Bazen bir başkasıyla aynı hissettiğini bildiğin halde, o kişiye ne diyeceğini bilemediğin gibi mi?
But I'd like to think that if the situation were reversed, you would do the same thing for me.
- Bence tam tersi olsaydı sen de aynısını yapardın. - Biliyordum.
Captain, it seems like you love that horse more than you do your wife.
Yüzbaşı, görünüşe göre bu atı karınızdan çok seviyorsunuz.
Yeah, I mean, like, seriously, is that all you do?
Gerçekten soruyorum, tek yaptığın bu mu yani?
– How do you know what that wrench looks like?
- Bunu nasıl anahtar neye benzediğini biliyor musunuz?
How close do you have to be to take something like that?
Böyle bir şeyi çekmek için ne kadar yaklaşman gerek?
I don't like Ho any more than you do, but I answer to that monster directly.
Ho'yu ben de senin kadar sevmiyorum ama o canavara hesap veriyorum.
Everybody in Durnsville is always gonna look at me like I'm a victim, and that's not what I am. Well, if you're really gonna do this... Take some of my Mole Fund money.
Sahiden kalacaksan Köstebek Fonu paramdan al.
What do you think? Think we're supposed to be with one person like that forever?
Sonsuza kadar böylesine tek bir kişi olmamız gerektiğini düşünüyor musun?
Why do you talk to each other like that?
Niye birbirinizle böyle konuşuyorsunuz?
I cannot believe that you can do something like this.
Böyle bir şey yapabildiğine inanamıyorum.
It is all that makes us Americans. So, do not tell me there is no rulebook. And, do not nod at me like that, you son of a bitch!
Bu yüzden kural kitabı yok deme bana ve öyle kafa sallayıp durma lan şerefsiz.
I'm sorry, do you really talk like that?
Kusura bakma, gerçekten konuşma şeklin bu mu?
Do you need ammunition, targets, anything like that?
Mühimmat ya da hedefiniz falan var mı?
Why do you have to say things like that?
Neden sürekli böyle şeyler söylüyorsun?
Yeah. Well, do you think that you'd ever be able to be in a relationship like that?
O tarz bir ilişki yaşayabilir misin sence?
Sir, would you like me to do that?
Bayım, bunu yapmamı ister misiniz?
Uh, do you think that maybe the Guinness record people would like to take your picture?
Uh, Guinness yetkilileri, senin resmini çekmek isteyebilirler mi sence. Ne düşünüyorsun?
Can you do it like that?
Bunu yapabilir misin?
Why do you say things like that?
Niye böyle söylüyorsun ki?
Even if he was a good family man, that's like those, you know, Mafia bosses who do horrible things, and, what, we're supposed to cut them slack because they're wonderful to their wives and children?
Hem, iyi bir aile babası olsa bile, şu mafya babaları gibi hani, pis işler yapıp dururlar ya biz de sırf çocuklarını ve eşlerini seviyorlar diye pis işleri yapmalarına müsaade mi edeceğiz?
Do you know that my daughter is just like her?
Kızımın ona çok benzediğinden haberin var mıydı?
If you ever do anything like that again, I'll tear your throat out.
Bunu bir daha yaparsan gırtlağını sökerim senin.
When I have to leave him definitely, do you think I should leave him one of my T-shirts, or some clothes that smell like me, is it a good idea?
Onu sonsuza dek bırakmak zorunda kalırsam ona birkaç tişörtümü bırakmalı mıyım böylece giysilerden kokumu alır. Bu iyi bir fikir mi?
Why do you get mad like that?
Niye kızdın ki şimdi bu kadar?
What do you mean something like that...?
- Evet öyle bir şeyler... - Ne demek öyle bir şeyler?
I don't understand how you could do something like that without talking to me first.
Önce benimle konuşmadan nasıl böyle bir şey yapabildiğini anlamıyorum.
Do you know what that's like?
Bu nasıl bir şey biliyor musun?
Do you want me to help you with your bag? Looks like you're the one that could use the help.
- Asıl yardıma ihtiyacı olan sen gibisin.
Do you think I could like crash here? Would that be...
- Burada sabahlasam olur mu?
If you feel like that's the right thing to do... then you should absolutely do it.
Yapılması gereken sence buysa kesinlikle böyle yap.
Do you have any idea what that feels like?
Bu nasıl hissettiriyor biliyor musun?
Do you think that he agonized over this like some little bitch?
Yeni yetme orospular gibi acı çektiğini mi düşünüyorsun?
Man, you ever feel like, you know, maybe one time in my life, the shit I gotta do could be the shit that makes me happy?
Sen hayatında hiç bir kez olsun yapabileceğim ufak boktan şey beni mutlu eder diye düşünmedin mi?
Did Kat really tell you to do that like that?
Kat'in böyle mi yap dedi yani? Gerçekten mi?
When your husband goes out and buys a girl like me, do you consider that cheating?
Kocan benim gibi bir kızla birlikte olsa, bunu "aldatma" olarak mı görürsün?
Hey, do you like it? Yeah, well, before Master Rex said that we weren't supposed to do carpentry, I talked to Tiny and Jojo and they got their construction crew in here.
Üstat Rex marangozluk yapmamamız gerektiğini söylemesinden önce Tiny ve Jo-Jo'yla konuştum ve buraya kendi inşaat ekiplerini getirdiler.
There's nobody you can think of that might be inclined... to do something like this?
Böyle bir şeyi yapabileceği aklınıza gelen kimse yok mu?
Do you have any idea what that feels like?
Bu nasıl hissettirir, bir fikrin var mı?
Absolutely not. I was just saying that I think you're right. I think they do wanna, like, swing with us or something, and that is pretty crazy.
Kesinlikle hayır.Senin haklı olduğunu söylüyorum.Bence eş değiştirmeye çalışıyorlar.
- But now, if you'll excuse me, there is a cake with your face on it that ended up looking a little bit more like Muammar Qaddafi, so I'm gonna do some damage control frosting wise.
- Ama şimdi, eğer izin verirsen, burada bir pasta var üzerinde senin resmin olan ama sonunda biraz Muammer Kaddafi'ye benzemiş olan, o yüzden biraz zarar vereceğim krema kontrol bilgisi için.
Anyways- - Why do you have to talk to him like that?
- Her neyse... - Onunla neden bu şekilde konuştun?
We do what we gotta do, but it's like you said. We don't need these for that.
Yapmamız gerekeni yaparız yine ama dediğin gibi onun için bunlara ihtiyacımız yok.
Don't you have some kind of online poll blogging stuff that you do with your little phone when you touch it like every 10 seconds?
Telefonuna 10 saniyede bir bakmadan duramıyordun. Senin anket gibi birşey hazırlaman gerekmiyor mu?
do you 11143
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you know me 118
do you speak english 171
do you remember me 298
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you know me 118
do you speak english 171
do you remember me 298
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you hear me 1638
do you know 1210
do you really love me 16
do you know what that's like 19
do you remember 811
do you mind 1332
do you play 74
do you copy 753
do you know who i am 370
do you see 360
do you know 1210
do you really love me 16
do you know what that's like 19
do you remember 811
do you mind 1332
do you play 74
do you copy 753
do you know who i am 370
do you see 360