Do you see it tradutor Turco
2,614 parallel translation
Do you see it?
Görüyor musun?
It'll be harder to do once you see him again.
Onu bir kez daha görmek senin için daha zor olacaktır.
You did well, Ms. Bess, but I can see it took you a long time to do it.
Çok iyi, Bayan Bess, fakat neden bu kadar geç mezun oldunuz?
'Cause he wants to see everything so he can learn it. - You think he should do it tonight?
'Çünkü herşeyi görmek istiyor, herşeyi öğrenmek ve hep hatırlamak istiyor.
You know, I could see somebody wanting'to do that to her, but Bernie Tiede's the last person I woulda thought done it.
Yani, birilerinin ona bunu yapmak istemesini anlayabilirim ama Bernie Tiede bunu yapacak son kişidir.
Do you think you can come home early to see it?
Acaba erken gelip izlemeye gelebilir misin?
I can feel it. Do you see this pager?
Bu onun tek avantajı, bizim değil.
You know, I'm a grown man, and I look at you, and... and I see you and you can do it and you're amazing.
Sonuçta yetişkin bir adamım. Sana bakıyorum, senin dışarıda çok rahat olduğunu görüyorum ve bence bu harika.
So, if you do find yourself at a loose end next year, and think it might be nice to pop in and see how we're getting on, don't.
Eğer kendinizi seneye okula uğrayıp da selamlaşmaya veya nasıl olduğumuzu sormaya gelmeye düşünürken bulursanız... Gelmeyin.
With what I see here, well, you try and find the line on something like this and all it's gonna do is fur up your arteries so thick you'll think you're a fucking werewolf!
Burada gördüklerimle beraber bu işte doğru yolu bulmaya çalışırsan kanın damarlarından vampir emiyormuş gibi çekilir.
What is it you're trying to do? We're trying to see if there's a way we can intercept Ginn's signal and download it into the ship's memory banks.
Ginn'in sinyalini yakalayıp geminin bellek bankalarına aktarmanın bir yolunu bulmaya çalışıyoruz.
( Aaya ) It's incredible. ( Peter ) Do you see anyone down there?
Bu inanılmaz!
How do you create such an engaging story that people just have to see it.
Öyle bir çekici hikaye yaratacaksınki insanlar onu görmek isteyecekler.
If it comes down to a negotiation, do not let her see you lying.
Eğer, pazarlık durumu oluşursa, yalan söylediğinizi anlamasın.
If it's so dangerous to penetrate the dome, yet you can't see it, how do you...
Eğer kubbeyi aşmak bu kadar tehlikeliyse ve göremiyorsan, nasıl...
I love the horses, but I have a responsibility to my fellow human too, you know, if I think maybe you might do something to get yourself hurt and you don't even see it coming, if I see it coming, I... you know, I have a moral obligation
Atları seviyorum, yakınımdaki insanlara karşı da sorumluluklarım var, anladın mı? Eğer bence kendine zarar verecek bir şey yapıyorsan ve bunun farkında bile değilsen, eğer ben bunun farkındaysam, biliyorsun, sana başının belâda olduğunu söylemek benim ahlâkî vazifemdir.
It's my turn to do it but, as you can see, I'm on the road.
Aslında şu an benim sıram ; ama gördüğün gibi, yollardayım.
No, you have to really look at. Do you see what I see. It was an enraged mob.
Hayır, aynı şeyi görüyoruz ve adamlar -
See, you can do it and you're not dead.
Bak işte, sen de yapıyorsun ama ölü değilsin.
Do you not see it in his eyes?
Test mi? Son sınanışımız.
I'd swallow razor blades to see you smile, but even that wouldn't do it.
Senin gülüşünü görmek için jilet bile yutarım, ama bu bile oldurmuyor.
I don't see him doing it do you?
Bunu yaptığını görmüyorum, siz?
Do you see how hard it is to talk?
Konuşmanın ne kadar zor olduğunu anlıyor musun?
My heart says it everytime i see you... all i want to do is love you.
Benim kalbim seni gördüğüm her zamana derki.. Benim yapmak istediğim tek şey seni sevmek.
My heart says it everytime i see you... all i want to do is love you.
Kalbim seni gördüğüm zaman.. Benim yapmak istediğim tek şey seni sevmek.
My heart says it every time i see you... all i want to do is love you.
Kalbim seni gördüğüm zaman.. Benim yapmak istediğim tek şey seni sevmek.
Well, as I see it, you have to do something.
Bana göre bir şey yapmak zorundasın.
I'm putting you in against Thrasher tonight, see what you can do when it's for real.
Bu gece Thrasher'ın karşısına çıkacaksın. Gerçekte neler yapabildiğini bir görelim.
Where's that damn TV set Hale, do you see it?
TV nerede Hale?
Yes. Well if it will make you happy, Bo, then I will do my best to take care of her. I see.
Evet.
Do you not see it in his eyes?
Gözlerinin içini görmüyor musun?
Do you think it's possible that he switched his ambulance route so he wouldn't have to see the horny psycho who stole his jacket?
Sizce psikopatın biri ceketini çaldığı için ambulansının güzergahını değiştirmiş olabilir mi?
Do it or you will never see Sarah alive again.
Ya bunu yaparsın ya da Sarah'ı bir daha canlı göremezsin.
How far do you have to walk down that road before you see where it leads?
Yolun sonunu görebilmek için daha ne kadar çaba sarf etmek zorundasınız?
It's got nothing to do with that because you see these same gradients in countries with universal health care and socialized medicine.
Bununla hiç bir alakası yok çünkü bu aynı değişim ölçüsünü evrensel sağlık hizmetleri ve sosyal sağlık kurumları olan ülkelerde de görürsünüz.
Let's see if you can do it.
Tabii yapabilirsen.
Use it. Do you think he'll come to see me in jail?
Sence beni hapiste ziyarete gelir mi?
Do you see now, how it is nice to be civilised..
Medeni olmak ne kadar güzel, gördün mü? Gördüm.
I should have been there to see him hit it out of the park, but we had to leave in the seventh. Do you remember?
Ben de saha dışına çıkmasını görebilirdim, ama 7.devrede çıkmak zorunda kaldık, unuttun mu?
Just do it. You'll see.
Sadece dön, görürsün.
You make life-and-death decisions For patients every day, and I see you do it.
Her gün hastalar için ölüm kalım kararları veriyorsun.
You know, I gotta say, Chris, all my life I wanted to see you locked in a basement, but now that it's happened, all I want to do is get you out.
İtiraf etmeliyim ki Chris tüm hayatım boyunca seni bodrumda kilitli görmeyi istedim ama şimdide seni dışarı çıkarmak istiyorum.
Do you have any idea how difficult it is for me to see my ex-husbands?
Eski kocalarımı görmenin ne kadar zor olduğunu biliyor musun?
So I apologize if I appear to be insensitive to the needs of others, but you see I'll do whatever it takes to keep the two of you safe.
Bu yüzden diğerlerinin ihtiyaçlarına karşı duygusuz davrandıysam özür dilerim ama ikinizi güvende tutmak için ne gerekiyorsa yapacağım.
You do see that it's you that does this to me?
Bana yaptıklarını görüyorsun değil mi?
- I can't do it, can't you see?
- Bunu yapamam. Görmüyor musun?
Stop it, we never see each other and the only thing you do is fight.
bırakın şunu, birbirimizi hiç görmüyoruz ve sizin tek yaptığınız kavga etmek.
We'll see if you can do without it for a while.
Bakalım onsuz bir süre yapabilecek misin?
We'll see if you can do without it until dinner.
Bakalım akşam yemeğine kadar idare edebilecek misin?
See, if you have to kill an animal, there's a way to do it so it doesn't hurt.
Yani hayvan öldürmek zorundaysan, bunu canlarını acıtmadan yapmanın bir yolu var.
Let's see, do you like it?
Hoşuna gitti mi?
do you 11143
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you know me 118
do you speak english 171
do you remember me 298
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you know me 118
do you speak english 171
do you remember me 298
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you know 1210
do you hear me 1638
do you really love me 16
do you remember 811
do you know what that's like 19
do you mind 1332
do you play 74
do you copy 753
do you know who i am 370
do you see 360
do you hear me 1638
do you really love me 16
do you remember 811
do you know what that's like 19
do you mind 1332
do you play 74
do you copy 753
do you know who i am 370
do you see 360