English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ E ] / Everybody up

Everybody up tradutor Turco

3,553 parallel translation
No big deal. Everybody up.
Herkes kalksın.
Somebody might be setting everybody up.
Belki herkese kurmuş olabilir.
Hide your cats, hide your mice,'cause he's raping everybody up in here.
Kedilerinizi saklayın, farelerinizi saklayın çünkü dışarıdaki herkese tecavüz ediyor.
Everybody get up and spread out.
Herkes kalkıp etrafa yayılsın bakalım.
McCray : I remember police coming, everybody split up.
Polisin geldiğini ve herkesin dağıldığını hatırlıyorum.
And everybody jumped up.
Herkes havalara zıpladı.
Everybody shut up!
Herkes sussun.
He gave up everybody's position including yours, all of you here.
Sizlerinki dahil herkesin konumunu ele verdi.
I mean, it must've taken the world weeks to realize that someone walked away from a huge job offer and... stormed into the wedding of the century and blew up everybody's lives.
İnsanların çok iyi bir işi geri çevirdikten sonra dillere destan bir düğünü basıp herkesin hayatını alt üst ettiğini öğrenmesi haftalar sürerdi.
Everybody, listen up!
Herkes beni dinlesin.
I knew her daddy tell everybody he meet that I be half Apache and such and a no-account, all'cause I come up from Texas, worked the storefront for old Oscar Boneau.
Babasının herkese yarı Apache'li ve değersiz biriyle tanıştığını söyleyeceğini biliyordum. Çünkü Texas'tan gelmiştim ve Oscar Boneau'u için mağazanın önünde duruyordum.
A murder and a home invasion has everybody on the West Side tied up, so they need us to handle a 55 Adam in Mill Park.
Batı tarafında bir cinayet ve haneye tecavüz vakası. - 55 Adam Mill Park'a gitmemiz gerekiyor.
Okay, hands up, everybody.
Tamam, eller yukarı millet.
You know, everybody says they ride the roller coaster for their kids, but the adults eat it up.
Hızlı treni çocuklar için yaptıklarını söylüyorlar ama asıl yetişkinler kökünü kurutuyor.
Everybody is thinking I'm up to something.
Herkes bazı şeylerin benim elimde olduğunu düşünüyor.
Everybody beats me up, just because my dad is the first one to do it.
Herkes beni dövüyor, Çünkü bunu yapanların ilk başında babam var.
Everybody is fed up with...
Herkes bıktı artık senin bu...
This amazing bar that all the NYADA students go to, and Friday nights are the best because everybody gets up and sings, and it's where we're going tonight, and it's gonna be great.
- NYDSA öğrencilerinin gittiği şahane bir bar. Cuma geceleri daha da harika çünkü millet kalkıp şarkı söylüyor. Bu akşam oraya gidiyoruz ve harika olacak.
Okay, everybody, listen up.
Pekâlâ, iyi dinleyin. Hepiniz günahkârsınız.
But I just came back from the lodge, and everybody is really worked up after seeing what was on the Internet.
Konsey'den geldim. Herkes internetteki o şeyi gördükten sonra acayip heyecanlandı.
Everybody back up!
Herkes geri çekilsin!
Everybody is grown up except for me.
Benim dışımda herkes olgunlaştı.
Now everybody drink up.
Şimdi ise millet, için.
I hadn't realized that everybody here dresses up every year.
- Her sene kılık değiştirdiğinizi bilmiyordum.
Hold on. Did everybody end up investing $ 10,000?
Herkes 10.000 dolar yatırdı mı?
I will so do it. I want to make up for running over Axl's foot and ruining everybody's lives.
Şu sebeple yapacağım Axl'ın ayağını ezmemi ve herkesin hayatını mahvediyor oluşumu telafi etmek istiyorum.
Now everybody listen up while I stuff the rest of this rhetoric down your throats.
Bu palavrayı iyice beyninize kazırken beni iyi dinleyin.
I thought you went to pick up passports with everybody else.
Diğerleriyle pasaportları almaya gittiğini sanıyordum.
Shut up, everybody!
Herkes sussun!
Listen up, everybody!
Herkes dinlesin!
Well... by the time I got there, traffic's backed up half a mile, everybody's yelling at him.
Oraya vardığımda, 800 metrelik trafik kuyruğu oluşmuştu. Herkes Phil'e bağırıyordu.
You don't give a kid up and then hang around confusing everybody.
Çocuğunu başkasına verip de kafasını karıştırmak için etrafında dolanamazsın.
So radio stations would phone up and he would be the intermediary, and he was telling everybody that Freddie wasn't interested, you know, "Freddie says fuck off," or whatever, which really wasn't true most of the time.
Radyo istasyonları aradığında aracılık işini o yapıyordu, ve herkese Freddie'nin ilgilenmediğini söylüyordu. Anlarsınız ya "Freddie size," Siktirin gidin! "diyor." tarzı, onun gibi şeyler. bildiğim kadarıyla da bu pek çok seferinde doğru değildi.
- So the police showed up, and everybody ran, so I did, too.
Polis geldi ve herkes kaçmaya başlayınca ben de kaçtım.
Frank, would you like to clear this up for everybody?
Frank, konuyu herkes için daha açık hale getirir misin?
Everybody, jump out, line up.
Herkes sıraya girsin bakayım.
Everybody back up.
Herkes geri çekilsin.
They got work to do, so everybody listen up.
Yapacak işleri var, bu yüzden herkes iyi dinlesin.
I've grown up in a culture where everybody lies, everybody cheats, everybody deceives ".
"Herkesin yalan söylediği, birbirini aldattığı ve kandırdığı bir yerde büyüdüm ben."
Everybody knows the casinos have a terrific mark-up percentage for the house, and yet they still go on feeding that hope, and feeding the slot machines and losing their money.
Kumarhanelerde kasa için muazzam bir brüt kâr yüzdesi olduğunu herkes bilir ama yine de umutlarını ve makineleri beslemeye ve paralarını kaybetmeye devam ederler.
He's kind of up above everybody else, looking down, because they're all scrabbling around in the gutter trying to work out what the heck he's gonna do next.
Sanki herkesin üstünde, onlara tepeden bakıyor gibi. Çünkü hepsi bir sonraki hamlesinin ne olduğunu anlamak için yanlış yerlere bakıyordu.
And up ahead if you look really closely- - Everybody get your cameras, You're gonna want to see this...
Ve hemen yukarıya eğer dikkatli bakacak olursanız- - herkes kamerasını hazırlasın, bunu görmek isteyeceksiniz...
Everybody, shut the fuck up!
Herkes kessin sesini!
Everybody, form up.
Herkes uçuş düzeni alsın.
Everybody you know ends up on the wrong side of the dirt.
Tanıdığın herkesin sonu toprağın öbür tarafı olmuş.
Man, everybody stepped it up tonight.
Dostum, Bu akşam herkes yıkıIıyor.
You know, the last time I was in Germany, and saw a man standing above everybody else, we ended up disagreeing.
Almanya'ya son gittiğimde herkesin üzerinde duran bir adam gördüm ve onunla anlaşamadık.
Used to get everybody worked up into a lather.
Herkesi terletene kadar çalıştırırdı.
Part of the casting process this one ended up with decision day and everybody's in love with the same girl.
Oyuncu seçimi sürecinde bu karakterin seçimi karar gününe kaldı ve herkes bu kıza aşık olmuştu.
Not everybody can grow up to be Beyoncé or the president.
Herkes Beyonce veya Başkan olacakmış gibi büyüyemez.
Everybody back up! Back up!
Herkes geri çekilsin!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]