For a change tradutor Turco
3,148 parallel translation
Figured I'd try to stop one for a change.
Ben de arada bir cinayeti durdurayım dedim.
You think she's looking for a change?
Değişiklik arayışında mı sence?
Maybe it's, uh... Time for a change.
Belki artık değişikliğin vakti gelmiştir.
Well, uh, I've been in government accounting for more than a decade, and I just think it's time for a change.
Eh, 10 yılda fazladır devlet muhasebesinde çalışıyordum, ve artık bir değişikliğin zamanı gelmişti.
You know, working with the good guys for a change.
Bir değişiklik için iyi adamlarla çalışıyor.
On the contrary, it gets to be a bit of a boys'club around here, so this is nice to see for a change.
Tam aksine ortalık erkekler kulübüne dönmüştü değişiklik görmek güzel.
We've been waiting here for a change for 4 years.
Değişim için burada 4 yıldır bekliyoruz.
They should eat at their own house for a change.
Evlerinde yesinler azıcıkta.
We can bust his head and let it ooze out, for a change.
Bu sefer onun kafayı yarıp, pekmezini akıtırız.
We need some gender equality for a change.
Dengeyi değiştirebiliriz
If you've got to kill all my friends to survive.. Maybe it's time for a change.
Tüm arkadaşlarımı hayatta kalmak uğruna öldürttüyseniz eğer belki bir değişikliğin zamanı gelmiştir.
He went out to get some chicken fried rice for the two of us. You know, for a change.
Bir değişiklik olsun diye bu sefer ikimize kızarmış tavukla pilav almaya gitti.
That would be nice for a change.
Bu iyi bir değişiklik olur.
Truth is, it's nice to have some company for a change.
Gercek su ki, degisim icin eslik eden birisinin olmasi guzel.
♪ Let me cry for a change
# Değişiklik olsun diye ağlamama izin ver.
Wow, you're back early for a change.
Vay be, değişiklik olsun diye erken gelmişsin.
Wow, look at you doing homework for a change.
Vay canına, sana bak değişiklik olsun diye ödevlerini yapmaya başlamışsın.
I thought we'd go out for lunch for a change. It's Christmas.
Öğlen yemeğine dışarı çıkarız diye düşündüm, değişiklik olurdu.Bugün Noel.
What if we go to L'Espérance for a change?
L'Esperance'a gidelim mi yine?
Hey, she broke out the good stuff for a change.
Değişiklik olsun diye güzel bir içki getirmiş.
Just try wearing some confidence for a change.
Kendine biraz güvenmeye çalış.
Hey, a different question for a change.
Hey, Takas için değişik bir soru.
I want to get home early for a change.
Bir kere de eve erken ulasmak istiyorum.
After all that dust and mud, this place is great for a change.
O kadar tozdan dumandan sonra burası nefıs oldu.
Why don't we leave early today for a change?
Baba, bugün biz de erken çıksak?
We have the house all to ourselves for a change. And then you're not here.
İlk defa ev tamamen bize kalmıştı ama sen burada değildin.
For a change of scenery.
Manzara değişikliği için.
Why don't you try working for the good guys for a change?
Neden değişiklik yapıp iyi adamalar için çalışmıyorsun?
I want to have some fun... feel human for a change.
Biraz eğlenmek, insan gibi hissetmek istiyorum.
It was time for a change.
Değişikliğin zamanı gelmişti.
In the big city for a change.
Büyük bir şehirde değişim için.
A different pong in the car for a change.
Değişim için arabada başka bir koku.
November 22nd, 1995, audiences across America are lining up for a ground-breaking movie that will change the film industry forever.
22 Kasım 1995. Amerika'nın dört bir yanından izleyiciler, film endüstrisini sonsuza kadar değiştirecek, evrim yaratacak bir film için sıraya girerler.
It's a big change for me, living full-time here in Africa.
Benim için büyük bir değişiklik. Afrika'da yaşamak.
For a lot of these guys, the weekly trip here is the only chance their mom has to go down to the basement and change their sheets.
Buraya gelenlerin çoğu için bu haftalık geziler annelerine bodruma inip, çarşaflarını değiştirmek için gereken şansı yaratıyor.
Maybe baby boomers had tired of activism, of change, of new types of art and wanted to switch off for a bit.
Savaş sonrası çocukları, eylemcilikten, değişimden, yeni sanat türlerinden artık sıkılmıştır belki ve şalteri biraz indirmek istemektedir.
I wanted to change my life. Live a decent life. For this one woman, more than anything.
Yaşam stilimi değiştirmek, saygın bir ömür sürmek istedim bu kadın için, her şeyden çok.
You put me in change of a mission for your company, but increased security has made it tricky.
Şirketinizdeki görev değişikliği için beni görevlendirmiştiniz,... ancak artan güvenlik bunu çok zor hale getiriyor.
It's too cataclysmic a change for the future.
- Durumu düzeltebilirsek hayır. Gelecekte değişiklik yapmak fazlasıyla sarsıcı.
For a while it felt like we could do something. Bring about change.
Bir sure birşeyler yapabiliriz zannettik Bir değişiklik.
If you lived with a secret and the secret meant that you must always lie and be alone and you'd always lived that way and yet you longed for change, what would you do?
Eğer bir sırla yaşasaydın ve o sır da, hep yalnız olmanı ve hep yalan söylemeni gerektirseydi hayatın boyunca bu şekilde yaşamış olsaydın ve değişmek isteseydin ne yapardın?
If our previous method was to induce memory by asking, "Can you recall," doesn't it then change everything if now we say, "Can you imagine?" We are invoking a new, wider range to account for the new data.
Daha önce kullandığımız "Bir ( sözcük ) hatırla" yöntemi hafızamızı uyaramıyorsa, ve sonrasında her şey değişiyorsa Şimdi, "Hayal edebiliyor musun?" sorusunu sorarak yeni ve daha geniş hafıza alanlarına ulaşabiliyoruz.
Well steroids occur naturally in very small amounts in your system but by adding just a little bit of those steroids you can change your background physical state and increase your chances for enhanced performance and that's exactly what happens in the climate system.
Tabii steroidler kuşkusuz sisteminize küçük miktarlarda etki eder. Ama o steroidlerden çok az miktarlarda alarak geri planda fiziksel durumunuzu değiştirmiş ve başarı şansınızı arttırmış olursunuz. İşte iklim sistemine tam olarak bu oluyor.
A moment of impact whose potential for change has ripple effects far beyond what we can predict,
Değişim potansiyelindeki bir dalgacık etkisinin tahmin edebileceğimizin çok üstünde olan bir çarpışma anı.
Gonna make a change For once in my life
Hayatımda bir kez olsun Bir değişiklik yapacağım
Without meaningful discussion or debate or any change... sort of, you know... a immediate authorization for use of financial force.
Hem de mantikli bir tartisma veya müzakere gibi bir sey olmadan... bir çesit, bilirsin... finansal gücü kullanma konusunda dogrudan bir yetki.
She can feel a change coming. She's looking for it.
Bir değişik olacağını hissediyor.
Change happens because the American people demand it... because they rise up and insist on new ideas and new leadership and new politics for a new time.
Değişiklik olur çünkü Amerikan halkı talep eder... Çünkü yeni fikirler ve liderlik üzerine yeni politikalar geliştirmenin varkti geldi.
It would be a nice change for you. I'm not gonna be out here, sweetie.
Dışarıda olmayacağım tatlım.
This is a big change for her, too.
Bu O'nun için de çok büyük bir değişim.
Spring is the season of rebirth- - a time for change...
Bahar yeniden doğumun mevsimidir. Değişiklik zamanı.
for as long as i can remember 39
for all i care 74
for a while 430
for all intents and purposes 51
for a few days 45
for all we know 381
for all you know 82
for all i know 267
for all i knew 20
for all eternity 28
for all i care 74
for a while 430
for all intents and purposes 51
for a few days 45
for all we know 381
for all you know 82
for all i know 267
for all i knew 20
for all eternity 28
for all our sakes 38
for all of it 31
for all of us 271
for a while now 24
for a while there 37
for all of you 34
for a walk 37
for an hour 41
for a second there 70
for about 65
for all of it 31
for all of us 271
for a while now 24
for a while there 37
for all of you 34
for a walk 37
for an hour 41
for a second there 70
for about 65
for a moment 206
for a year 68
for any reason 26
for anyone 32
for a week 61
for a drink 22
for another 41
for a very long time 38
for a minute 130
for a price 83
for a year 68
for any reason 26
for anyone 32
for a week 61
for a drink 22
for another 41
for a very long time 38
for a minute 130
for a price 83