For hours tradutor Turco
14,663 parallel translation
He only hung like that for hours.
Sadece birkaç saat asılı kaldı.
Sometimes she would just stare at the computer for hours.
Bazen saatlerce bilgisayara bakardı.
You know, I hear that men after death stay hard for hours.
Biliyor musun, ölümden sonra erkeklerin saatlerce sıkı durduklarını duydum.
Now they'll think we're going to be stuck here for hours.
Şimdi burada saatlerce kapalı kalacağımızı düşünecekler.
He shut himself in his office and he was on the phone for hours.
Kendini ofisine kapattı ve saatlerce telefonla konuştu.
I've been waiting to hear that for hours, sir.
Saatlerdir bunu duymayı bekliyordum efendim.
We've been looking for you for hours, Alpha margot.
Biz de saatlerdir sizi arıyorduk, Alfa-Margot, tamam.
It was in Glenn's blog, you were being detained in airports for hours?
Glenn'in blogundaydı, saatlerce havaalanlarında gözaltında kalmışsın.
She's been driving around for hours.
Saatlerdir arabada.
We've been driving for hours.
Saatlerdir yoldayız. - Açlıktan ölüyoruz.
You know, there's been times I've laid here for hours.
Buraya birçok kez uzanıp yattım.
For hours I read Geillis'notebooks. I tried to make sense of the convoluted pages.
Saatlerce Geillis'in defterlerini okuyup kıvrık sayfaları anlamaya çalıştım.
Sometimes for hours.
Bazen saatlerce orada kalırdım.
Well, we are leaving for Tenerife in two hours and they leave for Syria in the morning.
Tenerife den 2 saat içinde ayrılıyoruz ve sabah Suriye de olacağız.
You have known for twenty-four hours that an unregistered wizard set magical beasts loose in New York and you see fit to tell us only when a man has been killed?
24 saattir kayıtsız bir sihirbazın sihirli yaratıkları New York'ta kaybettiğini biliyordun ve bunu bir adam öldürüldükten sonra mı söylemeyi uygun buluyorsun?
He workout for two hours and then left.
2 saat antrenman yapıyor o kadar.
I'll be gone for a couple of hours.
Birkaç saat burada olmayacağım.
The male can fuck for up to three hours.
Erkek filler üç saat boyunca yapabiliyor.
Okay, I got two hours before I have to prep Loretta for her testimony.
Tamam, Lorettayı tanıklığa hazırlamam için iki saatim var.
So you could see Mike and Boone Lassiter for the whole six hours?
Yani Mike ve Boone Lassiter'ı görebiliyordunuz. Tüm altı saat boyunca?
It's all the shopping, it's spending hours in the farmer's market, it's finding the right foods for her, it's pureeing sweet potatoes.
Alışveriş yapmaktan, pazarda saatler geçirmekten, ona uygun yiyecekleri bulmaktan ve patates püresi yapmaktan başka bir şey değil.
There are several hours that you say you can't account for. It was Scott.
Ortada açıklamasını yapamadığını söylediğin birkaç saat olduğunu söylüyordun.
- If she is, we need to keep her in place for 72 hours so that we can identify her handler and clean out the rest of her circuit.
- Eğer öyleyse onu 72 saat boyunca mevcut konumunda tutmalıyız. Böylece irtibatını belirleyebilir ve biriminin geri kalanını temizleyebiliriz.
Get your head down for a few hours.
Birkaç saatliğine uyursun.
I'm really sorry, but I've got to be here for a couple more hours.
Çok özür dilerim ama daha birkaç saat burada kalmam gerekiyor.
Sir, with all due respect, if everything goes well, I don't know if I can survive for 52 hours like this.
Efendim, tüm saygımla, her şey yolunda gitse bile burada 52 saat hayatta kalabilir miyim bilmiyorum.
He's been asleep for, like, two hours.
İki saattir falan uyuyor.
Should a father spend these hours looking for his daughter or lose time trying to prove his innocence?
Bir baba bu saatleri kızını arayarak mı geçirmeli yoksa masumiyetini kanıtlamaya çalışarak vakit mi kaybetmeli?
Sir, what the police was not able to do for years this man has done in hours.
Efendim, polisin yıllardır yapamadığını bu adam saatler içinde yaptı.
They've been missing for 15 hours now.
15 saattir kayıplar şu anda.
So they held them for a couple hours.
Öyleyse onları birkaç saat tuttular.
I mean the real mind-fucker, is that for several more hours this same decapitated head will keep on truckin'for Jesus.
Gerçek zihin pisliği demek istedim Birkaç saat daha bu başıboş kafa kafaya mı İsa adına kamyonet tutacak.
- Yeah, we talked for five hours.
Evet, beş saat konuştuk.
You have meditated for nearly 24 hours.
Yaklaşık 24 saattir meditasyon yapıyorsun.
For the memory of the friendship that I once had for you, which you have now murdered as certainly as you did my chieftain... I'll give ye two hours, and then I'll damn your soul to the fiery pit.
Şu anda şefimi öldürdüğünün kesin olduğu kadar bir zamanlar seninle kesin olan dostluğun hatırına sana iki saat vereceğim ve sonra da ruhunu cehenneme mahkûm edeceğim.
And, Christ, I've had to pee for like two hours now.
Tanrım! Şu anda tam iki saattir işemem gerekiyordu.
He was dead for two hours.
2 saat boyunca ölüydü.
I had to shop with his wife for three hours.
Karısıyla tam 3 saat alışverişe çıktık.
So I sat there for five hours, listening to Mandarin.
5 saat boyunca Çince dinlemek zorunda kaldım.
Yes, I'm waiting for two hours now for Mr. Tiriac and I think it's enough.
Evet, yaklaşık 2 saattir Bay Tiriac'ı bekliyorum. Bu kadarı kâfi benim için.
- Not for, like, two hours.
- Çok değil, iki saat var.
You and your best friend were dead for three hours and then you came back to life.
Sen ve en iyi arkadaşın, üç saat boyunca ölüydünüz ve sonra sen hayata geri döndün.
This is gonna be home for the next 12 hours.
Gelecek 12 saat boyunca evin burası.
Commencing at the siren, any and all crime, including murder, will be legal for 12 continuous hours.
Sirenin duyulmasıyla birlikte cinayet dahil tüm suçlar 12 saat boyunca yasal olacaktır.
The two and a half hours of coloratura you performed this evening might account for the tiredness.
Bu akşam gösterdiğiniz İki buçuk saatlik performans, yorgunluğunuzu açıklayabilir.
You were gone picking up friends for like five hours.
Beş saattir arkadaşlarını alıp getiriyordun.
2 hours for studies and then 2 hours for playing.
2 saat oyun için, 2 saat ders için.
2 hours for playing and then another 2 hours for playing.
2 saat oyun için sonra 2 saat de başka bir oyun için.
You must practice every day for two hours after school.
Okuldan sonra iki saat antreman yapmalısın.
So, I have to practice for 2 hours every day after school.
Okuldan sonra 2 saat antreman yapacağım.
All right, Jack, this is the whiteboard that's gonna run your life for the next 60 days. I want you to check it every hour, because last-minute moves pop up every minute, such as we're shotgunning it in three hours.
Jack, burası beyaz tahta, sonraki 60 gününü bu tablo belirleyecek çünkü her an bir yere gidebiliriz, mesela şu an üç saate kadar çıkış yapacağız.
hours 6338
hours ago 400
hours left 40
hours later 138
hours earlier 17
hours from now 39
hours to go 16
hours straight 73
hours a week 59
hours away 26
hours ago 400
hours left 40
hours later 138
hours earlier 17
hours from now 39
hours to go 16
hours straight 73
hours a week 59
hours away 26
hours now 24
hours of community service 33
hours a day 443
hours and 143
hours or so 21
for her 243
for he's a jolly good fellow 82
for him 328
for her sake 60
for himself 17
hours of community service 33
hours a day 443
hours and 143
hours or so 21
for her 243
for he's a jolly good fellow 82
for him 328
for her sake 60
for himself 17