English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / Hours or so

Hours or so tradutor Turco

194 parallel translation
The whole thing will be over in a couple of hours or so.
Bir iki saat içinde her şey bitmiş olacak
Eight hours or so, that's all.
- Hmm? Sekiz saat daha, hepsi bu.
About three hours or so.
Yaklaşık üç saat kadar.
I'll, you know, see you later. I'm going under the knife in about 12 hours or so.
Sonra görüşürüz. 12 saat kadar sonra bıçak altına yatacağım.
And, I reminded myself, the tests revealed the powder wore off after 12 hours or so, leaving the victim completely normal again.
Ve, kendime şunu hatırlattım, testler gösteriyor ki tozun etkisi..... 12 saatin ardından bitiyor ve kurban tamamen normale dönüyor.
Well, the ape's going to stand around for three hours or so.
Maymun üç saat sahenede kalacak.
We should see one every 30 hours or so, but they may only last for a matter of minutes.
Gözlemlerimize göre, her otuz saatte bir oluyor ama sadece bir kaç dakika sürüyor.
- Four hours or so of catatonic despair.
Dört saat boyunca derin bir çöküntü yaşayacak.
Well, about two hours or so.
Pekala.
Time of death... sometime in the last 24 hours or so.
- Ölüm saati, 24 saat içinde falan.
I stood by the window looking down - for two hours or so.
Camın kenarında durdum ve aşağı baktım... İki saat kadar.
I'm outta here in two minutes and I'm pickin'up the sweep through Paris... so I should be back in Memphis about 18 hours or so.
Seni özledim ve seni öpmek istiyorum. Uçuş sırasında Paris'e uğrayacağız. 18 saat sonra Memphis'te olurum.
You should move her every 2 hours or so.
Her 2 saatte bir, pozisyonunu değiştirmelisiniz.
That's why we only plan to maintain the quantum interface for another forty-eight hours or so.
İşte bu yüzden 48 saat ya da civarında bir nicemsel ara yüz beslemesi yapmayı planladık.
We've decided to bump all those incredibly prominent and terribly chic persons that you were expecting to speak at your memorial, and have me speak for two hours or so.
Tüm o önemli insanları ve töreninde konuşmalarını beklediğin tüm o küstah insanları listeden silmeye karar verdik, ve iki saat belki biraz daha fazla ben konuşacağım.
12 hours or so.
12 saat falan.
We're another two hours or so from Fredericksburg.
Frederickburg'a iki saatlik daha yolumuz var.
Ok, right about now we've been waiting for a good two hours or so now because evidently the parents stormed denis dillon's office this morning when they received the news last night that I was to plead guilty
Yaklaşık olarak 2 saattir burada bekliyoruz. Anlaşılan dün akşam suçları üsteleneceğim haberini duyan bütün ebeveynler bu sabah Denis Dillon'ın bürosuna akın etmiş.
Within the last eight hours or so.
Son sekiz saatte falan olmalı.
This dreadful torrent that seems ready to wash us away will lift in three hours or so.
Bu korkunç fırtına 3 saat kadar sonra duracak.
She's only awake for 3 hours or so.
Sadece 3 saat civarı uyanık olur.
Well, it's safe to say he's still in full rigor, which usually starts 12 hours or so after death.
Hala tamamen katılaşmış halde olduğu söylenebilir,... ki bu genelde ölümden 12 saat sonra başlar.
I'm still working on it, but looks like two-person shifts every six hours or so.
Hâlâ üzerinde çalışıyorum, ama altı saatte bir iki kişi vardiya yapacak.
And now that's out of the way, what do you say we call a moratorium on all things, topics and people work-related, just for the next nine hours or so, huh?
Şimdi konu dışı olacak ama tüm bunları, konuları, iş bağlantılarını 9 saatliğine ertelemeye ne dersin?
I don't want to alarm you, but we need your family out of the vicinity for at least 12 hours or so, just to be safe.
Sizi korkutmak istemem, ama güvende olmak için ailenizi en az 12 saat uzakta tutmalısınız.
It had only been a couple of hours, or so, you see.
Anlayacağınız, henüz sadece bir kaç saat olmuştu.
At the most optimistic appraisal... I have 50 or so hours of life left...
En iyi tahminle... 50 saat kadar bir hayatım kaldı.
If by any chance it should occur to you in those 40 or 50 hours to end this matter differently, in some fantastic manner, to lay hands on yourself... Perhaps this is an absurd supposition and I hope you'll forgive me for that, would you be so good as to leave a short but thorough note, just two lines, two lines will do, that's all.
Eğer şu önümüzdeki 40-50 saat içinde, bu konuyu farklı bir biçimde bitirmek düşünceniz varsa, fantastik bir son mesela kendi cezanızı kendinizin vermesi gibi ki belki de bu anlamsız bir varsayım ama böyle düşündüğüm için bağışlayın bana geriye bir not bırakmak gibi bir iyilikte bulunur musunuz?
Another drop or so will give you, oh, an additional 10 hours.
Bir damla daha sana ilave on saat verir.
" Well, we will tell you two or three hours before it happens, so that you can give any assistance you can to the British... to the Allied operations.
"Size, gerçekleşmesinden 2-3 saat önce haber vereceğiz böylelikle siz de İngilizlere, Müttefiklere elinizden geldiğince yardımda bulunacaksınız."
So whether you're a sportsman or not if accuracy in time is important to you try 24 hours with a Seiko.
Bir sporcu olsanız da, olmasanız da zamanın doğruluğu sizin için önemliyse 24 saatinizi bir Seiko'yla geçirmeyi deneyin.
The boy had been in bed hours, or so I'd thought.
Oğlan saatlerdir yatağındaydı, ya da ben öyle sanıyordum.
In 2 or 3 hours he may wake up, so lock him up tight and give him to the galaxy patrol.
2 ya da 3 saate uyanabilir, ozaman onu sıkıca bağla ve galaxy devriyesine teslim et.
Two hours a day maximum, either educational or football, so as you don't ruin your appreciation of the finer things.
Günde en fazla 2 saat, ya da eğitim veya futbol programı böylece saçmalıklar, güzel şeylerden keyif almanı engellemez.
With what I know about Serrano, if I go to jail I'll be dead within 24 hours, so sooner or later, I'm gonna have to give you the slip.
Benim bildiğim Serrano hapse girdiğim takdirde... 24 saat içinde işimi bitirir. Dolayısıyla er geç kirişi kırmak zorundayım.
Sometimes she stayed there for hours, or so it seemed.
Bazen o saatlerce orada kalırdı, ya da öyle gözükürdü.
So I said, "All right, fine. I'll take less money or I'll take less hours."
Ben de dedim ki : "Peki, saatleri azaltıp maaşımı indirin."
So just by not letting him out until 10 or 11 o " clock and for just a few hours mid-afternoon, when the birds are less active... will certainly help to prevent the cat from capturing the birds.
Yani kedimin sabah saat 10'a ya da 11'e kadar... ve öğle ortasında kuşların daha az faal olduğu saatlerde... dışarıda olmaması, kuşları yakalamasını engelliyor.
So you just got in his car and you drove around for three or four hours.
Arabasına bindin, ve üç dört saat etrafta dolaştınız.
That would give us another eight or so hours.
Bu bize yaklaşık sekiz saat verir.
So you'd better learn this stuff stone cold by 0500 hours tomorrow morning. Or what?
Bu yüzden öğrenmen gerekenleri öğrensen iyi olur... yarın sabah saat 05 : 00'da soğukkanlı olmalısın.
To indulge in all its pleasures for 24 sickening hours. So don't tell me you have to call your mommies or anything.
Sakın annelerinizi aramanız gerektiğini söylemeyin.
But my pay is about the same as guys who breaks rocks with other rocks and I only have to work 300 or 400 hours a week, so, so far, I'm a pretty happy camper.
Ama yine de maaşım başka taşlarla taş kıranlar kadar ve haftada sadece 300 400 saat çalışmak zorundayım. Şu ana kadar çok mutlu bir insanım!
Now, tell me what the target is and when you're planning the attack or I'll make things so bad that everything that's happened in the last few hours will seem like a pleasant memory.
Şimdi ya bana hedefin neresi olduğunu ve saldırının ne zaman gerçekleşmesini planladığını anlatırsın,... ya da işleri o kadar kötü hale getiririm ki son bir kaç saatte olanları güzel bir hatıra olarak görürsün.
Donna, you know how much I'd love to spend 4-5 hours talking about the wedding, or clothes, or clothes for the wedding, but, God I'm so beat from last night. Okay.
Donna, 4-5 saatimi düğün hakkında konuşarak geçirmeyi ne kadar severim bilirsin, ya da kıyafetler, ya da düğün için kıyafetler, ama, tanrım dün geceden çok bitkin durumdayım.
When I checked with his fiancée this morning... she said she hadn't seen or heard from him in 24 hours, so I called you.
Bu sabah nişanlısıyla görüştüğümde 24 saattir ondan haber almamış ve bu yüzden ben de sizi aradım.
So it may be a few hours or days, it depends on his regularity.
Bir kaç saat ya da gün sürebilir. Düzene girmesine bağlı.
So is that three hours to get all the way into the middle or just to get up to the top?
Tam ortaya varmak için mi üç saat, tepeye varmak için mi?
Four flashes, so it's exactly four hours past midday, or, as I call it, four o'candle!
Tam olarak öğle vaktini dört saat geçmiş, ya da benim deyişimle dörd-ü mum.
So I'm thinkin'what, do I go fishing off of Sheepshead Bay or... come hang out in this box for a few hours, huh?
Sheepshead Bay'da balığa mı çıksam yoksa... Gelip bu kutunun içinde mi takılsam diye düşünüyordum, huh?
He simply refused to believe me or credit me with the hours, so finally I just said,
Bana inanmayı reddetti ve süremi vermedi. Ben de dedim ki " Hadley'de de bir aşevi var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]