From afar tradutor Turco
429 parallel translation
That's why I've taken a step back only to stare at her from afar.
Bu yüzden hep bir adım geride durup onu uzaktan izlemekle yetindim.
That's why I... I continue to stand in the sidelines and watch her from afar.
Bu yüzden ben sadece onu izlemeye devam ediyorum.
Hee Joo could only watch you from afar... so Han Na pretended to be Hee Joo, and started talking to you in her place.
- Hee Joo sadece seni izlerken Han Na, Hee Joo gibi davranıp seninle ilk kez konuştu.
Its milk is reserved for the gravely ill, who mop it up with bread brought from afar by the beggars, and given only to the sick.
Dilencilerin uzaklardan getirdiği süt, sadece ölüm döşeğindeki hastalara ekmeğe banılıp verilmek üzere saklanıyor.
Tell them the enemy comes from afar...
Onlara düşmanın çok uzaklardan geldiğini söyle...
What I first worshipped you for from afar.
Uzaktan ilk taptığım özelliğin buydu.
I could see your headlight from afar. You want to bring down a shelling?
Farların yerleri öyle aydınlatıyor ki, yakında buraya bomba yağacak!
What was lovely from afar is still lovelier nearby.
Uzaktan güzeldi, yakından daha da güzel.
The love he had felt from afar before coming here
Buraya gelmeden, buraya uzaktan duyduğu sevgi...
Gosh, how small you look from afar
Tanrım, uzaktan ne ufak görünüyorsun.
I have just glimpsed at you from afar and I am reassured.
Sizi uzaktan gördüm ve yine emin oldum.
I saw you from afar
# Seni çok... # #... uzaklardan gördüm #
This is no Sir Galahad who loves from afar.
O, uzaktan sevebileceğiniz dürüstlük abidesi olan Sör Galahad değil.
I have never met her, only watched her from afar.
Bizzat tanışamadım, uzaktan gördüm sadece.
Best seen from afar.
Uzaktan daha iyi görünüyor.
He proclaims his coming from afar, does he not, my son?
Gelişi çok uzaktan belli oluyor, değil mi oğlum?
From afar they're nobody.
Uzaktan kimse belli değil.
They'll smell you coming from afar!
Bok kokusunu özlemişsindir!
From afar, it looked splendid.
Uzaktan olağanüstü görünüyordu.
What seems so horrific, so incomprehensible from afar, simply happens.
Çok korkunç ve uzaktan bakınca çok anlaşılmaz görünen şeyler bile gerçekten oluyor.
They'll recognize us from afar.
Bizi çok uzaklardan fark ederler.
For her part, Frederique, if by chance she caught sight of her cousin from afar,... would mock him and openly show her scorn.
Frederique'e gelince eğer şans eseri uzaktan o ince silüetini fark ederse genç adamı alaya alır, nefretini açıkça gösterirdi.
It's much nicer to hear the locomotive's whistle from afar.
Lokomotifin düdüğünü uzaktan dinlemek çok daha güzel.
To him, Teresa was like a goddess, to be worshipped from afar.
Teresa, onun tapındığı bir tanrıçaydı.
- From the building site, we could see that from afar.
Bulunduğumuz yerden pek net göremedik.
Ever since I was 15, I loved Ritchie from afar.
15 yaşımdan beri Ritchie'yi uzaktan severdim.
Like the great love that Ingrid Bergman had for Bing Crosby... in The Bells of St. Mary when she was a nun, and he was a priest... and they loved each other from afar.
In The Bells Of St. Marry filminde, Ingrid Bergman'ın rahibeyken rahip Bing Crosby'ye duyduğu büyük aşk gibi ve birbirlerini uzaktan seviyorlardı.
He knows from his ancestors that one day, the Sons of the Sun would arrive from afar, through great perils.
Atalarından öğrendiğine göre ; bir gün, Güneşin Oğulları uzak diyarlardan, büyük tehlikeleri aşarak geleceklermiş.
To love pure and chaste from afar
Saf ve iffetli olmayanı sevmek
To love... pure and chaste from afar.
Saf ve iffetli olmayanı sevmek.
Who comes from afar, comes from God.
Uzaktan gelen Kim, Tanrı'dan gelir.
Because of his humble origin, he dared not tell you He loved you from afar
Ama kendi karışık geçmişi yüzünden direk açılmaya cüret edememiş ama size çok aşıkmış!
From afar!
Uzaktan!
All smoke, black smoke, just like a volcano from afar that one would see in the movies.
Her tarafta kara kara dumanlar vardı. Filmlerden alışık olduğunuz volkanik patlamalar gibiydi.
From afar I watched you grow
Büyümeni uzaktan takip ettim.
I have journeyed from afar to have a good squint at Rimspoke.
Uzaklardan, Rimspoke'yi görmek için geldim.
Sometimes, we could hear their victims'screams from afar.
Bazen uzaktan kurbanların çığlıklarını duyabiliyorduk.
From afar you'll see me I'm a sensation
Çok uzaklardan bile göreceksiniz, ben heyecanım!
From afar you'll see me
Yüreğinizle göreceksiniz beni.
I saw you from afar
# Seni uzaktan gördüm.
Sir, you're from afar.
Beyim, siz bilmezsiniz!
You must have come from afar.
Siz yabancı olmalısınız!
We have a house rule the first pot of wine is for travellers from afar
Bu handa bir geleneğimiz vardır. İlk kez gelen gezgin müşterilerimize ilk şarapları ücretsizdir.
I want to be seen from afar that my justice is the same for all!
Adaletimin herkes için aynı olduğunu herkesin görmesini istiyorum.
I've adored you from afar, Cindy Sondheim.
Ta uzaklardan sana taparcasına tutkun biriyim, Cindy Sondheim.
I come from afar
Ben çok uzaktan geliyorum
Love me from afar, then.
Uzaktan sev öyleyse.
"Lies come easy from afar"
"Yalanlar, uzaklardan kolay gelir"
Someone fond of you protects you from afar.
Seni çok seven ve uzaktan düşünen biri, seni koruyor.
You have come from afar
Uzun yoldan geldiniz!
It's as if he's observing us from afar.
Sadece bizi uzaktan izliyordu.
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from the very beginning 50
from the heart 21
from the future 31
from here on out 107
from time to time 154
from the past 16
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from the very beginning 50
from the heart 21
from the future 31
from here on out 107
from time to time 154
from the past 16
from the start 66
from here on 55
from this moment 32
from where 295
from you 300
from your wife 16
from what i hear 195
from a distance 46
from this day forward 62
from me 297
from here on 55
from this moment 32
from where 295
from you 300
from your wife 16
from what i hear 195
from a distance 46
from this day forward 62
from me 297