From where i'm standing tradutor Turco
152 parallel translation
A hundred yards from where I'm standing now... the sappers have begun to dig down to the exploding mechanism of the V2... which only an hour ago struck down from the black London sky.
Şu anda bulunduğum yerden yüz metre ileride... istihkam erleri, yalnızca bir saat önce siyah Londra semasından düşüp... yere saplanan V2'nin patlama mekanizmasını kazmaya başladılar.
You're a pathetic sight, Walker, from where I'm standing. Chasing shadows.
Bulunduğum yerden, gölgeleri kovalayan zavallı bir görünüşün var, Walker.
Good evening. I'm standing just a few yards from where the mysterious missile was dug...
Şu anda gizemli füzenin çıkarıldığı yerin birkaç metre önünde duruyorum.
Not from where I'm standing.
Buradan öyle gözükmüyor.
There are those among us who'd like to know the answer to that and from where I'm standing, it's not looking too good.
Aramızdan bazıları bu sorunun cevabını merak ediyorlar ve benim durduğum yerden durum pek de iyi görünmüyor.
If you turn state's evidence, you could get a reduced sentence... and from where I " m standing, that should look mighty cushy.
Tanıklık edersen, ceza indirimi alabilirsin ve bu çok kolay olur gibi gözüküyor.
- Not from where I'm standing.
- Benim durduğum yerden değil.
I'm not saying the woman would make this up, but there's no way she could have seen anything from where she was standing.
Kafasından uydurabileceğinizi söylemiyorum, fakat bulunduğu yerde bir şey görebilmiş olması imkânsız.
- Not from where I'm standing.
- Bence değil.
From where I'm standing...
Şu an bulunduğum yerden...
Not from where I'm standing.
- Benim durduğum yerden değil.
From where I'm standing, that's a physical impossibility.
Bulunduğum yerden bu imkansız.
From where I'm standing, we got just as much right to be in there as anybody else.
Ve ordaki insanlardan, hiç bir farkımız yok.
Not from where I'm standing.
Evet, tabi ki, atışını yap.
- No, from where I'm standing, I think it's perfectly in balance.
Hiç de değil. Bana sorarsan, tam üstüne bastım.
- It is from where I'm standing.
Bence hiçbir farkı yok.
And from where I'm standing I can detect some bruising around your cheekbone, consistent with a blow and discoloration around your neck, consistent with an attempted throttling.
Su anda bulunduğum yerden yanağında yumrukla açıklanabilecek bir morluk ve boynunda boğazlamayla açıklanabilecek renk değişimi tespit ediyorum.
'I'm standing in front of an abandoned broom factory'in Jericho Mills, a few miles from the town of Burkittsville,'where, just hours ago, police arrested three obsessed movie fans'who allegedly committed a series of ritualistic murders
Şu an Jericho bölgesinde kasabaya uzaklığı 5 mil mesafedeki kullanılmayan süpürge fakrikasının önünde duruyorum. Birkaç saat önce polis, geçen yaz hasılat rekorları kıran
From where I'm standing, this is ancient history.
Bulunduğum yer geçmişte kaldı.
From where I'm standing, there are 145 points of entry into this shop.
Hiç şaşırmadım. Buradan bakınca, dükkâna girmek için en az 145 nokta var.
- Not from where I'm standing.
- Benim durduğum yerden öyle görünmüyor.
Tom, i'm standing at the home in south park Where five precious little girls have been rescued from romania.
Tom, Romanya'dan kurtarılan beş tatlı küçük kızın bulunduğu yerde, South Park'tayım.
From where I'm standing... hmm.
- Buradan evet.
Not from where I'm standing.
Şu an durduğun yere bak.
It's totally fixable from where I'm standing.
Bulunduğum yerden tamamen öyle anlaşılıyordu.
From where I'm standing, there's only one thing to be done.
O durduğun yerde yapılacak tek şey var.
There is from where I'm standing.
- Benim buradan bakınca öyleydi.
It sounds good from where I'm standing... what's up?
- Bence gayet iyiydi. Ne oldu?
Well, from where I'm standing, that seems like a stupid thing to do.
Peki, nereden ben yapmak için aptalca bir şey gibi görünüyor ayakta,.
From where I'm standing, you don't have much choice.
- Bence başka seçeneğin yok.
Tom, I'm standing in chilly South Park, Colorado, where the residents are entering the third day of their sit-in to try and stop Native Americans from building a superhighway through their town.
Tom, serin South Park'dayım. Kasaba halkının, Yerlilerin kasabalarının içinden geçen otoyol yapmasını engellemek için başlattıkları, oturma eylemi üçüncü gününe girdi.
Not from where I'm standing.
Değil ben ayakta yerden.
Well, from where I'm standing, you're a little outnumbered.
Durduğum yerden bakıldığında hala kişi sayınızın az olduğunu görüyorum.
Well, from where I'm standing, I'm not real worried about it.
Benim durduğum yerden ise bu beni hiç endişelendirmiyor.
- not a million miles away from... - No, please don't. ... where I'm standing.
Benim durduğum yerden milyonlarca kilometre uzakta olmamalı.
From where I'm standing, it was your madman obsession with Rambaldi that dragged me and Nadia into this endless pit of confusion.
Bana göre beni ve Nadia'yı bu karmaşaya sürükleyen senin Rambaldi'ye olan delice takıntın.
Not from where I'm standing, Rick.
Benim durduğum yerden öyle görünmüyor Rick.
Now, from where I'm standing, my height I got tree branches blocking my way.
Şimdi, burada ayakta duran benim boyumda birinin görüşü ağaç dalları tarafından engelleniyor.
From where I'm standing I just don't see how we can win this.
Durduğum yerden bunu kazanacağımızı zannetmiyorum.
Not from where I'm standing.
Bulunduğum yerden öyle gözükmüyor.
Well, from where I'm standing, you don't got much to bargain with.
Gördüğüm kadarıyla pazarlık yapacak durumun yok.
Listen, carefully. From where I'm standing now, how many steps to the table?
Dinle, masa şu an durduğum yere kaç adım mesafede?
The situation is crystal clear from where I'm standing.
Durum bulunduğum yerden cam gibi net.
Try and see this from where I'm standing.
Yaşananlardan bunu çıkarmak zor değil.
I'm standing across from the Holiday Motel where a brutal beating just occurred a few hours ago.
Şu anda birkaç saat önce vahşi bir olayın geçtiği, Holiday Otelinin tam karşısında duruyorum.
From where I'm standing, you did this, Captain Jack Harkness.
Benim görüşüme göre, bunu siz yaptınız, Yüzbaşı Jack Harkness.
Not me from where I'm standing, Major.
Benim durduğum yere göre, ben değilim Binbaşı.
Gentlemen, forgive me, but from where I'm standing, you're just common killers.
Kusura bakmayın ama bana göre sıradan katillersiniz.
I mean counter-clockwise from where I'm standing so... so th... so then you... so clockwise.
Demeye çalıştığım bana göre saat yönünde. Sen... o zaman... sen saat yönüne.
Not from where I'm standing.
Bana göre hayır.
Ron, I'm standing in South Mark, Colorado, where Britney Spears has apparently been trying to get away from it all.
Ron, ben South Mark Colorado'da, Britney'in herşeyden uzaklaşmaya çalıştığı yerdeyim.
from where 295
from where i'm sitting 28
from where i sit 35
i'm standing here 26
i'm standing right here 79
i'm standing 28
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from where i'm sitting 28
from where i sit 35
i'm standing here 26
i'm standing right here 79
i'm standing 28
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from your perspective 17
from new york 38
from the very beginning 50
from the heart 21
from the future 31
from here on out 107
from time to time 154
from the past 16
from the start 66
from here on 55
from this moment 32
from you 300
from the heart 21
from the future 31
from here on out 107
from time to time 154
from the past 16
from the start 66
from here on 55
from this moment 32
from you 300