Get it all tradutor Turco
8,329 parallel translation
We'll get it all.
Hepsini çıkaracağız.
Or tell the truth and get it all.
Ya da gerçeği söyle ve her şey sana kalsın.
You guys can finally talk, get it all out.
Sonunda her şeyi konuşabileceksiniz.
All right, Terry, I get it.
Pekala, Terry, Anladım.
- Oh, they're horrible. - All right. - Can you get through it?
- Şunu geçirebilir misiniz?
It's a typical Dad thing to do, to, like, send something and try to get the credit and then actually stick us with all of the hard work, like, not be helpful at all,
Babamın tipik şeylerinden işte bir şey gönderip takdir kazanmaya çalışır. Sonra da bütün işi bize yükler, hiç de yardım olmaz tıpkı bütün hayatı boyunca yaptığı gibi.
What the hell is so important in that database that someone wants to kill all those people on the chance that he might get it?
Elde edilmesi ihtimali bile tüm bu insanları öldürme kararı aldıracak kadar önemli ne var o sunucularda?
I'll get him all hopped up on Scorpion Bowls and MSG, and I'll just let him have it.
Akrep Kasesi ve MSG ile güçlendirip ona söyleyeceğim.
Get the main unit up. All right, check it out.
Ana üniteyi çalıştırın.
All I do know is that it's 3 : 00 in the morning, I have been on two flights and an Uber with this demon child attached to my boob, and I can't get it up right now to answer your questions for you.
Tek bildiğim, saat sabahın 3'ü, mememe yapışmış bu enerjik çocukla iki kez uçağa bir kez Uber'a bindim ve sorularına cevap verecek halim yok şu anda.
All right, let's get back to it.
Pekâlâ, devam edelim.
Not to get all federal on you, but... kinda is what it is.
Federallik taslamak istemem ama... olay böyle.
It was all over before I could get my gun.
- Silahımı alana kadar olan oldu.
We compared it to all the shoes the brothers owned, and we did not get a match.
Ve biz bir maç alamadım Biz, kardeşler ait ayakkabı tüm karşılaştırdık.
But first, why don't you go get a bunch of coffee, drink all of it, then go get some more and bring it back here.
Ama önce, neden bir sürü kahve alıp hepsini içip, sonra biraz daha alıp, buraya getirmiyorsun?
You know, we all get caught up in senior superlatives, but the truth is, it's always the popular people who win these things.
Hepimiz son sınıf enlerine saplanmış durumdayız ama işin doğrusu şu ki bu şeyleri her zaman popüler kişiler kazanıyor.
And there might be a way to get him more lucid to remember it all, but it is... it is dangerous.
Ve zihnini her şeyi hatırlaması için daha berrak hale getirmenin bir yolu olabilir. Ama tehlikeli bir yol.
It must get so tiring, saying no all the time.
Hep hayır demek çok yorucu olmalı.
It'll take us a year to get through all of these.
Tüm bunlara bakmamız bir yılımızı alır.
When it's all over, I'm coming to get you.
Her şey sona erdiğinde, gelip seni bulacağım.
If I give you a dose, you'll get one big rush, but then it'll go away in five minutes, so what we're gonna do is we're gonna give you small doses of epinephrine to keep your blood pressure up, all right?
İlacından bir doz verirsem heyecanlanırsın ama beş dakika sonra geçer. O yüzden şöyle yapacağız. Tansiyonunu yükseltmek için küçük bir miktar epinefrin vereceğim.
Got to get it all.
Hepsini çıkarmalıyız.
- All it takes is once to get us all killed.
- Hepsini alır hepimizi öldürtmeye biri olduğunu.
It's not like you have all the time in the world to get over him.
Onu ardında bırakmak için bir dünya vaktin yok.
But he got injected with a lot of confidence, and then you get this phobia inducement that "if I leave, it's all going to go down the tubes."
Ama ona çok özgüven aşılandı ve sonrasında bir korku yerleşiyor "eğer şimdi ayrılırsam, bundan sonrası yokuş aşağı".
Hey! You think it's okay to get a guy all worked up and then just leave?
Bir adamı sinirlendirip gitmek hoş mu sanıyorsun?
And then I get down here with my animals, and it all goes silent.
Sonra buraya hayvanlarımın yanına gelince birden susuyor.
Let's get to it. All right.
Tamam.
- You don't have to get all fancy with it.
- Havalı şeyler olmak zorunda değil.
Be glad you didn't have to go all the way there to get it.
Onu almak için oralara kadar gitmediğin için mutlu ol.
It was everything that sucks about what's happened to me... All the crappy stuff that I'm gonna have to get used to.
Başıma her gelen saçma şey her boktan şey, alışmamı sağladı.
You don't need to get all papa bear about it.
Aziz rolünü oynamana gerek yok.
All right. Can we get on with it? There isn't a lot of time.
Fazla zamanımız yok.
He does his... whatever it is he does all day while I get to enjoy myself.
Ben kendi kendime eğlenirken o da ne işi varsa onu yapıyor.
You get it together, they all get it together.
Sen kendini toparlarsan hepsi kendi toparlar.
I'm not gonna promise you you're gonna forget all about this one day, but I can promise you it's gonna get easier.
Günün birinde her şeyi unutacağına dair sana söz veremem ama giderek kolaylaşacağına verebilirim.
All right. I'll get it set up, and I'll make sure Zora's prepped.
Pekâlâ, ben bunu aday gösterip Zora'nın hazır olmasını sağlarım.
It's not often we get to meet our heroes in real life, but these young women you see here, they are all with us tonight to share their story and to meet the woman who inspired them.
Gerçek hayatta kahramanlarımızla tanışma fırsatını sık sık elde edemiyoruz ama burada gördüğünüz genç kadınların hepsi hikâyelerini bizimle paylaşmak için ve onlara ilham veren kadınla tanışmak için bu gece bizlerle.
Whenever I try to trace it back, work out who's to blame for what, who owns which dead bodies, I've never been able to get past blaming myself for all of it.
Ne zaman takip etmeyi denesem, suçlanması gereken işten çıkmış oluyor, cesetleri sahiplenmesi gereken, olanlar için kendimi suçlamayı asla bırakamıyorum.
Unless, he doesn't have to read it all, but it's just to get him started.
Tabii hepsini okumasına gerek yok, ama başlangıç olarak elinde bulunsun.
All I kept thinking about with the card was if I get to the final, I'm missing it
Kartla ilgili düşündüğüm şey, eğer finale çıkarsak, oynamayacak olmam.
'Only this time I'm not so sure I'm going to get out of it'and if I don't, remember I love you, all right?
Fakat bu sefer, kurtulacağımdan pek emin değilim. Ve eğer kurtulamazsam, hatırla ki seni seviyorum. Tamam mı?
All the guys get it.
Bu beyler alıyorlar.
I just had this, like, weird thing with an ex, and I kinda wanna get Froyo with you and tell you all about it.
Eski sevgilimle sorunlarım var ve seninle kanka olup her şeyi anlatmak istiyorum.
All right, I don't get it.
Hiç anlamıyorum.
Let's get it all out there.
Birinci hat, yayındasınız.
The thing is, Ty, I get it, all right?
Olay şu, Ty, anlıyorum, tamam mı?
All right, the longer that you're under, the more the cover becomes a part of who you are, and then the harder it is to get back to that person you want to be.
Ne kadar uzun süre gizli görevde olursan, yeni kimliğin de o kadar içine işler. Olmak istediğin kişiye geri dönmek ise bir o kadar zor olur.
We'd need to get all our people on it.
Tüm arkadaşlarımızı bu işe dâhil etmeliyiz.
Get all the names and the initials and the carvings, so when we get a lead, we can move on it.
Ağaçtaki tüm isimleri ve baş harfleri not al. Bir ipucu bulunca, bunların üzerine gidebiliriz.
Just get all available officers over to Ogden and shut it down.
Ogden çevresindeki bütün müsait memurları gönder ve burayı kapat.
get it all out 26
get it done 134
get it down 26
get it together 140
get it up 68
get it off me 116
get it now 24
get it out of your system 27
get it over with 136
get it right 50
get it done 134
get it down 26
get it together 140
get it up 68
get it off me 116
get it now 24
get it out of your system 27
get it over with 136
get it right 50