Grown up tradutor Turco
4,039 parallel translation
Someday when you have grown up and you've found out who you are... you will understand that there are some things you can do nothing about.
Bir gün büyüyeceksin ve kim olduğunu öğreneceksin. ... Yüreğinin derinliğinde halledemeyeceğin bazı şeyler olduğunu göreceksin.
I see you've grown up.
- Büyüdüğünü görüyorum.
I'm grown up, Woz.
Büyüdüm Woz.
The children have grown up.
Çocuklar büyüdü.
We're not going to become good friends, and I'm not the kind of teacher you're going to come back to visit when you're all grown up, bringing a box of chocolates and a Hallmark card.
Hiçbir zaman arkadaş olmayacağız. Büyüdükten sonra ziyaret edeceğiniz çikolata getirip kart göndereceğiniz türden bir öğretmen değilim.
Yeah. All grown up.
Evet, koca adam oldu.
All grown up. "The Ash."
Adeta bir yetiştin. "Ash."
I'm grown up, and I'm on my own.
Büyüdüm ve tek başımayım.
How grown up!
- Ne kadar büyümüşsün!
Nine years is a long time, and now we're grown up.
Dokuz yıl uzun bir zaman, şimdiyse büyüdük.
You've really grown up!
çok büyümüşsün!
She's really grown up.
çok büyümüş.
How you've grown up!
Aman Tan.., büyümüşsün!
You're so grown up and beautiful.
Çok büyüyüp güzelleşmişsin.
So strange to see you look so grown up.
Seni bu kadar büyümüş görmek garip.
- They're grown up, aren't they?
- Onlar yetişkin değil mi?
- They're not that grown up.
- O kadar değil.
You've grown up quite a bit.
Büyümüşsün.
Goro had grown up to become a criminal.
Goro bir suçlu olmak için yetişmişti.
I am grown up now.
Ben artık büyüdüm.
My little girls all grown up! Still very immature though, Mum.
Küçük kızım büyümüş
- Look who's all grown up.
- Bakın kimler büyümüş.
I've grown up.
Büyüdüm.
We've grown up together.
Beraber büyüdük.
But what could happen as a result of them being thrown in with other whales that they haven't grown up with, that are not part of their culture, is there's hyper-aggression, a lot of violence, a lot of killing, in captivity, that you don't ever see in the wild.
Beraber büyümedikleri farklı kültürlerden balinaların arasına atıldıklarında aşırı saldırganlık görülebiliyor. Tutsaklıkta yaban hayatta hiç göremeyeceğiniz kadar çok şiddet ve öldürme vakası oluyor.
He had grown up in a suffocating home.
O, bunaltıcı bir evde büyümüş.
This is, like, grown-up nice.
Ve bu tamamen doğal ışık. Bu, iyi uyuşmuş gibi.
Anyway, I just had the most amazing grown-up date with Travis.
Neyse, az önce Travis'le muhteşem bir yetişkin sohbeti yaptık.
Sometimes when I talk to you... I forget who the grown-up is.
Seninle konuştuğumda bazen kimin yetişkin olduğunu unutuyorum.
You know you almost look grown-up in that uniform.
Biliyor musun, o üniforma içinde neredeyse büyümüş gözüküyorsun.
Stop acting like a grown-up.
Yetişkin gibi davranmayı kes.
I am a grown-up, and I am allowed to dance wherever and however I want.
Ben yetişkinim ve istediğim yerde istediğim gibi dans edebilirim.
She's a grown-up.
O yetişkin biri.
And I've got the rest of my li to be a grown-up.
Ve hayatımın geri kalanında bir yetişkin olmam lazım.
We woke up one morning... and all of the grown-ups were gone.
Bir sabah uyandık ve büyüklerin hepsi gitmişti.
How very grown-up of you!
Ne kadar olgunsun!
- Encyclopedias. Things with grown-up words.
Olgun kelimeler içeren şeyler yani.
I get this whole "grown-up" thing now.
Şimdi tüm bu yetişkinlik şeylerini dinleyeceğim.
I'm sorry I'm not the grown-up Family Wizard you want me to be.
İstediğin gibi bir aile büyücüsü olarak yetişmediğim için ben üzgünüm.
Mom, dad, from now on I promise... To be the unselfish grown-up you expect me to be.
Anne, baba, size söz veriyorum, şu andan itibaren benden beklenmeyecek şekilde olgun biri olacağım.
You should be dressing like a classy grown-up lady.
Zarif, yetişkin bir kadın gibi giyinmelisin.
And all grown-up now.
Büyümüşsün de sanki.
Not grown-up women, don't usually- -
Yetişkin olanlar değil tabi.
Arash and I grew up on opposite sides of the orchard where these olives were grown- - the Israeli-Palestine border.
Arash'la ben bu zeytinlerin yetiştiği meyve bahçesinin zıt taraflarında büyüdük. İsrail-Filistin sınırında.
Only the... the grown-up man version.
Yalnız... Yetişkin versiyonu tabiki.
What grown-up girl knows Janowskis are Janowskis?
Hangi yetişkin kız Janoski'leri bilir ki?
I am so not a grown-up.
Ben hiç yetişkin değilim.
Making choices, that's what being a grown-up's all about.
Seçim yapmak. İşte büyümek böyle bir şey.
That's maybe the most grown-up thing I've ever heard you say.
Bu muhtemelen senden duyduğum en olgunca şeydi.
Listen, I know that you have been spending a lot of time with little babies, and that that's super hard, and God bless mothers, but for those of us that have been in the grown-up world, what you need to realize okay, Jeannie, uh, Jeannie...
Dinle, küçük bebeklerle ne kadar çok zaman geçirdiğini biliyorum, ve bu gerçekten çok ama çok zordur, ve tanrı anneleri korusun, fakat bu bizim için senin anlamaya çalıştığın dünyayı, yetiştirmiştir tamam mı, Jeannie, uh, Jeannie...
A fully grown adult can weigh up to three tons and can run up to 18 miles per hour.
Bir yetişkin üç ton kadar çekebilir ve saatte 29 kilometre hızla koşabilir.
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up and at' em 72
up guy 119
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up now 50
up high 87
up against the wall 84
up and at' em 72
up guy 119
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up now 50
up high 87