Help her up tradutor Turco
440 parallel translation
Help her up!
Kalkmasına yardım et!
You help her up, Mr. Martin, and then you follow her.
Ona yardım edin Bay Martin, sonra da peşinden gidin.
Help her up.
Kalkmasına yardım et.
She's the girl we saw in this afternoon. Help her up.
Bu öğleden sonra görüğümüz kadın.
- Help me up on the bed with her, will you?
- Yardım et de yatağa oturtalım, olur mu?
I will do everything I can to help you but the final decision is entirely up to the authorities.
Elimden gelen her şeyi yaparım ama nihai karar tamamen yetkili kişilerindir.
would you help me put her up here? She thought the world of GIennister.
Onu koltuga tasimama yardim eder misiniz Glennister'i pek sever.
It would help me a lot if I knew every move Charles Rankin made on the day of his wedding, right up to the ceremony.
Charles'ın evlendiği günkü, her hareketini bilmeliyim. Tören de dahil...
To sum it up, your sister's condition is serious, but I can help her.
Özet olarak ablanızın durumu ciddi ama yardım edebilirim.
He and the lady's mother, who came from America, and the whole family... did everything they could to help her, up until she, of her own free will, left her husband.
Hanımefendinin annesiyle ikisi, ki Amerika'dan buraya geldi ; tüm aile... ona yardım etmek için her şeyi yaptı. Taa ki kendi arzusuyla... kocasını terk edene dek.
Sammy, I'll do anything to help you, but please, please don't ask me to dig up Harry again!
Sammy, sana yardım etmek için her şeyi yaparım ama lütfen... Harry'i bir daha çıkarmamı isteme!
I shall be perfectly happy to help you in any way I can provided we can clear up this one little matter of the house.
Size elimden geldiğince her konuda seve seve yardım ederim ama önce şu küçük meseleyi, yani ev meselesini halletmemiz gerekiyor.
I really think I ought to run up and help her.
Aslında ona koşup, yardım etmem gerektiğini düşünüyorum.
There was something terribly wrong in the Cross family life. - Something wrong when a woman... had to raise her daughter up almost alone and trying to help her, and... - Mrs.
Cross ailesinde yolunda gitmeyen bir şey vardı.
Do you line up beside her and help her fight?
Yanında yer alıp ona yardım için dövüşüyor musunuz?
She might need help making up her mind.
Karar vermek için yardıma ihtiyacı olabilir.
How can I help getting worked up when my baby, my baby lies there fighting for her life?
- Bunun için ne yapabilirim? Bebeğim içeride hayatının savaşını veriyor.
- I fall to in order to help up her / its / their.
- Ben de ona yardım için acele ediyordum.
We desire above all things to help the people of earth to establish embassies here, and, in the near future, to set up reciprocal visits between earth people and kanamits.
Her şeyden öte, dünya insanlarına yardım etmek ve buraya elçilikler kurmak istiyoruz. Ve yakın bir gelecekte, dünya insanları ve Kanamitler arasında karşılıklı ziyaretler ayarlamak istiyoruz.
Well, I thought you might come up with some idea of how to help her too.
Ona da yardım etmek için bir fikir bulabilirsin diye düşündüm.
You're not going to help her get well by kicking up all this ruckus.
Patırtı koparmakla ona iyilik etmiyorsun.
When I got the idea of getting you up here, it seemed to be just the way to help Easy and her father.
Easy ve babasına yardım etmenin tek yolu gibi geldi
But, but everything ends up so hilarious, I can't... I can't help...
Ama her şey o kadar komik ki engel olamıyorum
If you want to help her, pull it up!
Ona yardım etmek istiyorsanız, beni yukarı çekin.
Help her know that I'm her friend... ... and help her tell me what she's been up to.
Arkadaşı olduğumu anlamasına ve ne iş çevirdiğini söylemesine yardım et.
Honey, I thought we were going upstairs to have a little chat, and if you were embarrassed about the mess, you know I'm always glad to help you tidy up.
Tatlım, yukarı çıkıp bir iki çift laf ederiz diye düşünmüştüm eğer ortalığın dağınıklığından çekindiysen biliyorsun ben her zaman ortalığı toplamana yardım etmekten mutluluk duyarım.
We'll help clean up the dishes and everything.
Tabakları ve her şeyi toplamana yardımcı oluruz.
If a Protestant woman's son's marriage didn't work, and she picked up and moved to help raise the child, would you call her a Protestant mother?
Protestan bir kadının oğlunun evliliği yürümeseydi toplanır ve çocuğu büyütmesine yardım etmek için yanına taşınırdı. Ona Protestan anne mi derdiniz?
If it comes up, or if it'll help you can tell her I love her.
Eğer faydası olacaksa onu sevdiğimi söyleyebilirsin.
Bobby, help get her up.
Bobby, bana yardım et.
If you help me carry Sleeping Beauty up out of the cellar and load her into our car, and drive her out to some deserted road where a suicide can take place, I promise you we'll talk this thing over.
Eğer Uyuyan Güzel'i aşağıdan alıp arabaya taşımama ve bir intiharın gerçekleşebileceği ıssız bir yola götürmeme yardım edersen söz veriyorum hepsi sona erecek.
- Help me pull her up.
- Onu kaldırmama yardım et.
Help me get her up.
Yardım et de kaldıralım.
In my predicament, you always search for something repellant about the others, something insignificant that you can blow up, that you can take care of and that might be of help.
Benimki gibi zor durumlarda, her zaman başkalarıyla ilgili uzaklaştırıcı bir şey ararsın, abartabileceğin, önemsiz,... başa çıkabileceğin ve yardımı olabilecek bir şey.
I can't help it. Nakamura! Get up!
Olamaz, her şeyi birbirine katmışsın.
- Help her to get up.
- Ona Yardım edin.
We thought we'd help some of them come back standing up instead of stretched out in those boxes we plant.
Alında her gün su verip büyüttüğümüz bitkiler gibi sessiz ve sakin olmamaları için elimizden geleni yapmayı düşünüyoruz.
Up there. Please help her.
Yukarida, kosun lütfen!
I just need you to help me get her airborne. I got to make the pick-up and delivery tomorrow.
Yalnızca hava sahasına gitmeme yardım etmelisin o kadar yarın alıp teslim etmeliyim.
Mrs. Miller had testified at the trial... that she had gotten off early from her gas station job... and gone down to pick up her husband to help him with the bookwork.
Bayan Miller mahkemede benzin istasyonundaki işinden erken ayrıldığı ve kayıtlarla ilgili yardımcı olması için kocasını aldığı yönünde ifade vermişti.
I'll go up and help her.
Çıkıp ona yardım edeceğim.
What did you do, Reverend, help them nail her up?
Ne yaptın, Reverend, kızı nasıl çiviledin?
Hurry up, come and help her!
Çabuk ol, gel de ona yardım et!
Mortgaged up to the hairs on me head, God help me, but she's worth it, every penny.
İpotek ettiğimden kafamda saç kalmadı, Tanrı yardımcım olsun... ama bebek her kuruşunu hak ediyor..
- Now, help me carry her up the stairs.
- Şimdi, kızı yukarı taşımam yardım edin.
Lorene told me how kind he was to help her out by sleeping with her to try to make Tuffy straighten up, so I was just wondering if this is a regular service he provides to all my friends?
Demin Lorene anlattı da, kocam incelik göstermiş, onu düzüp teselli etmiş... böylece Tuffy'nin ona dönmesini sağlamış. Ben de merak ettim. Acaba bütün arkadaşlarıma verdiği düzenli bir hizmet mi bu?
Quick review, Nicole. You get out of the car, run up past the sculpture, you see the skywriting says, "Help", and you realise everything has gone wrong and you can't believe it.
Nicole, arabadan çıkıyorsun, heykeli geçene kadar ilerliyorsun gökyüzünde "Yardım edin" yazdığını görüyorsun ve her şeyin ters gittiğini anlıyorsun ve buna inanamıyorsun.
Help me figure out a reason to get up and sit next to her.
Buradan kalkıp gidip yanına oturabilmem için bir sebep bulmama yardım edebilirsin.
I can't help but see it as her saying, "Look how well I traded up."
"Bakın ne kadar yükseldim" deme şekli olarak görmeden edemiyorum.
No, you thought that the poor little math nerd was so desperate for a date that she had to have her mommy help set her up, right?
Hayır, sandın ki küçük, zavallı matematik budalası bir randevu için o kadar umutsuz ki bunu ayarlamak için annesinden yardım almak zorunda, değil mi?
When we signed up for T-ball... you promised that you'd be home early so you could help me... and I had to get everything ready.
T-ball için kaydımızı yaptırdığımızda... bana yardım etmek için erkenden evde olacağına dair söz vermiştin... ve her şeyi ben yapmak zorunda kaldım.
help her 180
help her out 21
up here 454
update 59
upper 104
upon 29
upset 163
uptown 38
upstairs 739
upright 26
help her out 21
up here 454
update 59
upper 104
upon 29
upset 163
uptown 38
upstairs 739
upright 26
upside 40
uptight 38
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
upside down 57
uptight 38
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
upside down 57
up yours 130
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50