Her house tradutor Turco
9,728 parallel translation
I think it's her house on the cover.
Sanırım kapaktaki kendi evi.
She moved to an apartment. She put up her house for sale.
Yeni eve taşınıp eskisini satışa çıkarmış.
And put her house up for sale.
Yeni eve taşınıp eskisini satılığa çıkarmış.
One night, her stalker got brave enough to break into her house.
Bir gece takipçisi evine girecek kadar cesurlaşmış.
Somebody had to plan to do this. They had to go to her house, do what they did, and, and now you're taking this big risk.
Birisi bunu planlamış... evine gidip o yaptıklarından sonra... bir de böyle bir risk almış.
I started to wonder who did Attack pam in her house.
Pam'e onun evinde kimin saldırdığını merak ettim.
You left threatening messages on her phone, You followed her to her work, You sat outside her house,
Onun telefonuna tehdit içerikli mesajlar bırakmışsın, onu işe kadar takip etmişsin, evinin dışında oturmuşsun, sevdiğini söylediğin kadını dehşete düşürmüşsün.
I made this woman an offer on her house, she said no.
Kadına evi için bir teklif yaptım, kabul etmedi.
According to him, she was hearing things in her house.
Adama göre kadın evinde bir şeyler duyuyormuş.
So, first, you tried to buy her house.
İlk önce evi almaya çalıştınız.
She listed her house in Connecticut for sale.
Connecticut'taki satılık ev onun adına tescil edilmiş.
You didn't go to her house before or after?
- Evet. Öncesinde veya sonrasında onun evine gitmedin mi?
Did you try Liza at her house?
Liza'yı evden aradın mı?
Maybe you should just park outside her house.
Belki de onun evinin önüne park etmelisin.
Roscoe just showed up at her house.
Roscoe'yu evinde görmüş.
'He has an alibi for when Mona was taken from her house.'
Mona kaçırıldığında mazereti varmış.
Alison is so embarrassed she only leaves her house nowadays to go to church.
Alison o kadar utanmış halde ki şu aralar sadece kilise için dışarı çıkıyor.
I-I stopped by her house. I talked to her mom.
Evine gittim, annesiyle de konuştum.
We have footage placing you outside her house before she was murdered.
Öldürülmeden önce evinin önünde olduğuna dair görüntüler var.
You think Morgan Fairchild has a fart hole in her house?
Morgan Fairchild'ın evinde osuruk deliği mi var sanıyorsun?
Goes back to her house in Idaho.
Idaho'daki evine geri dönecek.
That somebody just thought they were robbing a house that had nothing and killed her.
Soyguna gelen birileri birşey bulamadı ve onu öldürdüler.
Okay, it's hard to know what she has in that house, so let's just get her something personal.
Evde neleri olduğunu bilmek zor bu yüzden kişisel bakım eşyalarına bakalım.
Have a good reason why your prints were in the Perkins house?
Neden Perkins'in evinin her yerinde parmak izlerin var?
Yeah, yeah, I asked her to give me a hand with some solar panels near my house.
Evet, evet. Benim evin yanındaki güneş panellerine yardım etmesini istemiştim.
Yeah, that house was a symbol of everything the Grayson name stood for...
Evet, o ev Grayson adının taşıdığı her şeyin bir sembolüydü...
The other day when you came by my house and told me that everything was over and that there were no more battles to be fought, I saw a look in your eye that I haven't seen since I've been back, since... Since you were a girl.
Geçen gün evime uğrayıp her şeyin bittiğini verilecek başka mücadele kalmadığını söylediğinde küçücük bir kız olduğun zamandan bu yana görmediğim bir bakışını gördüm.
And jenna's last social media post said that her boyfriend Was at the house the day of the murders.
Jenna da son iletisinde erkek arkadaşının cinayet günü evde olduğunu söylemiş.
I check the house every day.
Evi her gün kontrol ediyorum.
Could this be at her mother's house?
Annesinin evinde olabilir mi bu?
I hired some guys to come to the house on Tuesday and assault her, and I'll come in and save her, and she'll be so grateful, she'll have to take me back.
Sonra ben de çat içeri dalıp onu kurtaracağım. O kadar minnettar olacak ki tekrar birleşmek isteyecek.
The assailant used a weapon found inside the home, A house tool, rope, A kitchen knife.
Her olayda saldırgan silahı evin içinde buluyordu, ev eşyası, ip, mutfak bıçağı.
Which would have given you plenty of time To break into christine's house and kill her.
Christine'nin evine zorla girip onu öldürmen için sana epey zaman veriyor.
You've been an asset to this house on every level.
Bu hane için her zaman çok değerliydin.
You always have looked out for me, since the day my cousin dropped me off at your house.
Her zaman bana göz kulak oldun kuzenim beni sizin evinize bıraktığı zamandan beri.
Do not let her come back to this house.
Bu eve dönmesine izin verme.
- He's accused alongside a young woman who worked in the same house, and I'm afraid that most of the evidence will count against her.
- Aynı evde çalıştığı genç bir kadını suçluyor ve... Ne yazık ki, kanıtların çoğu kadının aleyhine.
They're hidden all over the house.
Evin her yerine zula yaptı.
It was a tiny replica of her actual house ; it needed to be done.
Gerçek evinin küçük bir kopyası gibiydi. Yapılması gerekiyordu.
The person in whose house you all live, which now, apparently, includes vermin!
Her birinizin, evinde ikamet ettiğiniz insan ki şu anda ev sakinlerine haşerat da eklenmiş anlaşılan!
People have always tipped the butler to look round a house.
İnsanlar her zaman evi görmek için kahyalara bahşiş vermiştir.
Anyway, I'm here and I'm glad of the chance to talk about this mad scheme of opening the house.
Her neyse, buradayım ve evi açma gibi çılgınca fikirleriniz hakkında konuşma şansını yakaladığıma sevindim.
Mrs Patmore is ready for her first visitors to the guest house.
Bayan Patmore misafir evi için ilk ziyaretçilerine hazır.
Mrs Patmore has been loyal to this house and this house must be loyal to her.
Bayan Patmore bu aileye hep sadık oldu. Şimdi ailenin de ona sadık olması gerek.
Another girl, Lucy Maxley, a student is attacked on her way back from her boyfriend's house.
Diğer bir kız, Lucy Maxley, öğrenciydi ve erkek arkadaşının evinden dönerken saldırıya uğradı.
You thought by throwing me out of the White House and moving her in, you'd be making this grand gesture.
Beyaz Saray'dan beni attığın düşünülürse bu hareketin onun için büyük bir jest olur.
Now give her to me, or I will rip this house apart.
Şimdi onu bana ver, ya da bu evi parçalarına ayırayım.
Yeah, we know, but it's not in her house, not in her car.
Evet biliyorum ama şema ne evinde ne de arabasında yok.
You know, I looked around at that house, and my kids, our kids... I couldn't breathe.
Eve her baktığımda, çocuklarıma, bizim çocuklarımıza baktığımda nefes alamıyorum.
I go home every night to my house and it's... It's not my house. It was mine and Derek's house.
Her akşam ev gidiyorum ama orası benim evim değil.
Her own house isn't good enough.
Kendi evi yeterli değilmiş.
house 1583
housewife 19
houses 83
housekeeping 91
housekeeper 25
house rules 39
house fire 20
house counsel 18
her husband 189
her heart 32
housewife 19
houses 83
housekeeping 91
housekeeper 25
house rules 39
house fire 20
house counsel 18
her husband 189
her heart 32