House counsel tradutor Turco
67 parallel translation
Frankly, being house counsel for Rick Masters doesn't sit very well with me.
Açıkçası, bu adamın avukatlığını yapmak bana göre bir iş değil.
Cutler, Shargel and Pollok have to be disqualified... because their role as house counsel was discussed in taped conversations... that the prosecution may use as evidence in this trial.
Cutler, Shargel ve Pollok savunma yapamayacaklar... Çünkü ses kayıtlarında onların rolünden bahsedilmekte olduğundan Savcılık Makamı bunu, önemli bir kanıt olarak görüyor.
I'm John Dean, Chief White House Counsel.
Ben John Dean, Beyaz Saray Başdanışmanı.
We informed your in-house counsel.
Şirket avukatını bilgilendirmiştik.
On the other hand, if they were to give Denny Crane their ongoing legal business... augmenting the fine work done by the in-house counsel... then Denny Crane would be unavailable to represent Mr. Shrum... who incidentally is going to receive $ 50,000... from the company as a goodwill gesture.
Öte yandan eğer şuanda devam eden hukuk işlerini... Denny Crane'e verirlerse aniden Denny Crane... Bay Shrum'u temsil etmek için müsait olamıycak.
- Did you discuss this with in-house counsel?
- Şirket avukatlarına danıştınız mı?
Our in-house counsel informs me that any similarities between this morning's events and our game are purely coincidental.
Avukatımız sabahki olaylarla oyunumuz arasındaki benzerliğin tamamen tesadüf olduğunu söyledi.
I'll be in-house counsel.
Danışmanlık yapacağım.
Mr. Krinsman, are you here as White House counsel or White House muzzle?
Bay Krinsman, burada Beyaz Saray danışmanı olarak mı yoksa Beyaz Saray susturucusu olarak mı bulunuyorsunuz?
Through the in-house counsel.
Jeffersonian kurum içi danışmanı vasıtasıyla.
John Dean, the ex-White House Counsel, testified today that President Nixon knew about the Watergate cover-up.
Beyaz Saray eski danışmanı John Dean, bugün Başkan Nixon'ın Watergate'in örtbas edildiğinden haberdar olduğu doğrultusunda ifade verdi.
Hunt, you know larry jennings from our board.And this is our in-house counsel.
Dr. Hunt, yönetim kurulumuzdan Larry Jennings'i tanıyorsunuz. Bu bayan da bizim kurum danışmanımız.
- It was his in-house counsel.
- Şirketin hukuk danışmanı.
- The lawyer is their father's house counsel.
- Avukat, babalarının şirket danışmanı.
And David Horn, one of the firm's in-house counsel.
Ve David Horn, şirket içi danışmanlarımızdan.
Your Honor, until very recently, Mr. Canning was in-house counsel at MRG Pharmaceuticals.
Sayın Hâkim, yakın zamana kadar Bay Canning, MRG İlaç şirketinin avukatıydı.
Nolan Radar Systems'in-house counsel, Wayne Grossman.
Nolan Radar Sistemleri kurum içi danışmanı Wayne Grossman.
Are you speaking as in-house counsel or as her friend.
Evdeki danışman olarak mı yoksa onun arkadaşı olarak mı konuşuyorsunuz?
In-house counsel has a muddled agenda, at best.
Karışık bir gündemleri oluyorlar.
Miss Sanderson's case is no longer being handled by in-house counsel.
Bayan Sanderson'ın davası artık kurum danışmanlığında ele alınmıyor.
They're looking for an in-house counsel
Bir hukuk danışmanı arıyorlar.
He's Wickes'half-brother and in-house counsel for Wickes Steel.
Wickes'in üvey kardeşi. Wickes Çelik için kurum içi danışmanlık yapıyor.
White House counsel even wrote the letter.
Beyaz Saray Danışma Kurulu mektup bile yazdı. - Dördüncü Kısım?
The White House Counsel.
Beyaz Saray... Adalet Bakanlığı...
I'm Martin Lutherking from NBC's in-house counsel.
Ben Martin Lutherking NBC's şirketiçi danışmanıyım.
He's Karsten's in-house counsel.
Karsten'ların aile avukatı.
We got the call ten minutes ago, direct from the White House counsel.
10 dakika önce telefon aldık, direkt olarak Beyaz Saray avukatından.
As the White House counsel, it is my responsibility...
Beyaz Saray avukatı olarak benim görevim...
White House counsel Bill Galich was called into questioning this morning by Special Prosecutor Heather Dunbar.
Beyaz Saray avukatı Bill Galich özel savcı Heather Dunbar tarafından sorgulamaya çağırıldı.
The White House counsel wouldn't be manipulating testimony without explicit direction from the Oval Office.
Beyaz Saray avukatı direkt olarak Oval Ofisten emir gelmedikçe tanık ifadelerini manipüle etmeye çalışamaz.
The White House counsel has denied coaching Dr. Larkin, but according to Ms...
Beyaz Saray avukatı Dr. Larkin'e koçluk yapmayı inkar etti ama, elimdeki...
[man] We have a president who not only took mind-altering medication, a man who has his finger on the button while US ships are squaring off with China, but then instructed his White House counsel to coach a- -
Burada sadece muhakemesini engelleyen ilaç alan Başkanımız yok, ABD gemilerini Çin sınırına gönderme emrini veren ve ardından da Beyaz Saray avukatına tanıklık edecek kişiye koçluk yapmasını talimat...
That's our in-house counsel, Barry Shields.
Kurum danışmanımız, Barry Shields.
Synturion's in-house counsel.
Kurum içi avukatımız.
You're not asking me to be your in-house counsel.
Senin özel avukatın olmamı istemiyorsun.
- Okay. Oh my God, get ready to meet the new in-house counsel for "Vogue" magazine.
"Vogue" dergisinin yepyeni avukatıyla tanışmaya hazırlanın.
She's still house counsel for Chumhum, so he's giving her the authority over the antitrust case.
Kendisi hâlâ Chumhum'da kurum danışmanı,... o nedenle tröst karşıtı davada yetkisini ona veriyor.
I'm in-house counsel at a big lobbying firm.
Kulis çalışmaları yapan büyük bir firmada, kurum içi danışmanlık yapıyorum.
In a series of events that rocked the nation the White House accepted the resignations of Presidential Counsel John Dean....
Ülkeyi sarsan olaylar dizisinde Beyaz Saray, Başkanlık Danışmanı John Dean'in istifasını kabul etti.
"Kingdom Hospital's in-house legal counsel,"
"Krallık hastanesinin avukatıyım,"
House should have separate counsel.
Fakat House başka birini bulsun.
He's the first person I sought counsel from after I left your house.
Evinizden ayrıldığımda danışmak için gittiğim tek kişi.
And as general counsel, what I do what our in-house department does is to analyze the dimension of the problem or the opportunity to determine the jurisdiction and to outsource our business to those firms and talents that we think can help us the most.
Genel anlamda, benim işim yani departmanımın işi sorunların veya fırsatların boyutlarını analiz ederek yargı sürecini tanımlayıp bize en iyi yardımı verebilecek şirketi tespit ederek, işi onlara vermektir.
Yes, your parents had legal fees and in order to retain legal counsel, they had to put the house up as collateral.
Evet, ailen avukat ücretlerini ödeyebilmek için evi teminat gösterdi.
I am special counsel at the white house.
Ben Beyaz Saray'da özel bir danışmanım.
Oh, it's just in-house counsel.
- Departmanın avukatları.
Well, let's give in-house counsel a little more time.
Departman avukatına biraz zaman verelim.
As you know, Your Grace, it is not only the sworn duty of a maester to carry out the wishes of the house he serves, but also to offer guidance and counsel in times of war.
Bildiğiniz gibi Majesteleri bir üstadın yeminli görevi sadece hizmet ettiği hanedanın isteklerini yerine getirmek değildir. Aynı zamanda savaş anlarında rehberlik ve danışmanlık vermektir.
I mean, we've all worked our asses off, especially Mr. Ryan Newman, our in-house counsel, who today is going to file an updated protocol with the FDA for the revised clinical trial plans...
- "Wilfred döndü, seni özledik. Jenna" - Hepimiz kıçımız çıkana kadar çalıştık.
It's not like we can enlist a CIA cleaning crew to sweep the house of their own lead counsel.
Ne de olsa kendi baş hukuk danışmanlarının evini temizlemek için bir CIA ekibi tutmamız gerek.
I'm here with Rebecca Taylor, our in-house legal counsel.
Yanımda Rebecca Taylor var, hizmet içi hukuk müşavirimiz.
counsel 249
counselor 1164
counseling 27
counselors 80
counsellor 71
counsel is testifying 18
house 1583
housewife 19
houses 83
housekeeping 91
counselor 1164
counseling 27
counselors 80
counsellor 71
counsel is testifying 18
house 1583
housewife 19
houses 83
housekeeping 91