Higher up tradutor Turco
642 parallel translation
- Somebody higher up don't want us to win.
- Yukarıda biri bizim kazanmamızı istemiyor.
All I know is there is somebody higher up, and he controls everything.
Tek bildiğim yüksekte biri var. Her şey onun kontrolünde.
He can keep a job or he can lose a job but he can't get any higher up.
İşe devam edebilir veya işini kaybedebilir ancak hiç bir makam sahibi olamaz.
And quickly, too, or we'll go higher up.
Ve acilen yoksa üst makamlara başvuracağız.
Now, here are two young people who would never have met but for a mistake higher up, penalised for the most natural and simple thing in the world.
Üst mercilerin yaptığı hata olmasaydı asla tanışamayacak olan bu iki genç, dünyadaki en basit ve doğal şey için cezalandırıyor.
The earrings are higher up.
Küpeler daha yukarıda.
I shall have to take this higher up.
Bunu üstlerime bildirmeliyim.
Higher up yet :
Daha da yukarısı :
Higher up there will be eggs already hatched.
Yukarıdaki yumurtalar kırılmıştır.
Even Division can't tell him anything without a decision from higher up.
Tümendekiler bile yukarıdan emir gelmediği sürece karar veremez.
I hoped so, Miss Paulette Mérodon, but the case went higher up.
Öyle ümit etmiştim, Bayan Paulette Mérodon,.. ... ama dosya üst mercilere gitti.
I must be higher up in the house than anyone, aren't I?
Bu evdeki herkesten daha yukarda olmalıyım, değil mi?
Looks a little higher up on that ridge.
- Burası biraz daha yüksek gibi.
Higher up with those knees!
Kaldırın şu dizleri!
Higher up still!
Daha da yukarı!
Come on, Smith, higher up.
Haydi, Smith, hızlan.
Higher up?
Daha yukarıdan biri mi?
I'll go higher up.
Daha yukarılara gidebilirim.
- Higher up?
- Yukarılara?
Things always look different from higher up.
Yukarıdan bakınca herşey daima farklı görünür.
Higher up, and your wrist firm.
Yükseğe kaldır ve bileğini sıkı tut.
- No, higher up.
- Daha yukarısı.
Still, it could have got me higher up, couldn't it?
Yine de bu rütbemi yükseltebilir değil mi?
I'll go higher up, to your superiors!
Daha yukarılara, amirlerinize gideceğim.
It would be a much prettier view if we were higher up.
Üst katlardan tutsaydık manzaramız daha güzel olurdu.
Keep'em upriver, and let'em go higher up their heads.
Onları nehrin yukarısına doğru güdün, başlarını yukarıda tutsunlar.
In fact, I'd like to speak to somebody higher up.
Aslında, daha üst seviyede birisiyle görüşmek istiyorum.
The higher they go, the steeper the climb, as the sticky volcanic rock has built up the slopes of the crater.
Yukarı çıktıkça, tırmanış daha da dikleşiyor zira kraterin yamaçları, yapışkan volkanik kayalardan oluşmuş.
Lift the skirts up a little higher.
Etekleri biraz daha kaldırın.
Up a little higher. 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13...
Biraz daha. 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13...
Pick it up a little. Get up a little higher!
Biraz daha kaldır, biraz daha yüksel!
If StiIIman doesn't restore the mine, it's up to me to go to seattle to a higher court. - That'II cost money.
Stillman bize madeni vermezse, o zaman Seattle'deki mahkemeye gidecegim.
Put it up higher, Bill!
- Biraz daha yukarı, Bill!
They gone up higher to look ahead?
İleriye bakmaya mı gittiler?
Bobby, go up higher.
Bobby, daha yukarı çık.
Up a little higher.
Biraz daha yukarı.
This time get it up higher.
Bu sefer daha fazla yükseleceksin.
Who's turning her furnace up higher?
Ateşini kim alevlendiriyor?
Well, it was covered up by the higher echelon.
Elbette, çünkü örtbas edildi.
Well, we're not going to sell. Your father says that everyone at the Elks says that the stocks are going up even higher.
Ama satmayacağız çünkü baban, Elk'dekilerin, hisselerin çok yükseleceğinden söz ettiklerini söyledi.
Knees up higher, Smith.
Dizler daha yukarı, Smith.
Get up there, higher now!
Kaldır şimdi, daha yükseğe!
Up to the higher courts, down to the lower ones, up again, down. These oscillations and peregrinations are just configurable.
Mahkemenin çeşitli düzeyleri arasında gider gelir.
Detecting high respiration patterns, perspiration rates up, heartbeat rapid, blood pressure higher than normal.
Yüksek solunum saptandı. Terleme seviyesi yüksek, kalp atışları hızlı, kan basıncı normalin üstünde.
Some do it for years, two or three nights a week, right from leaving school right up to mid-twenties, when they take their Higher National, or even degrees.
Kimisi yıllarca gidiyor, haftada iki ya da üç gece. Okuldan çıkar çıkmaz, ta 24 - 25 yaşlarına, Yüksek Ulusal ya da eşdeğeri bir diploma alana dek.
What I want you to do, is say "higher" and throw the peace sign up.
Sizden istediğim "Higher" dediğimde barış sembolünü yukarı fırlatmanız.
Now, if you'll throw the peace sign up and say "higher", get everybody to do it.
Şimdi de, "higher" dediğimde sembolü atarken de "higher" deyin.
- Lift your skirt up higher.
- Eteğini kaldır.
A bone-ash vessel, or cupel, is heated in the furnace and brought up to a temperature much higher than pure gold requires.
Kemik tozundan bir kap fırında ısıtılarak saf altının erime sıcaklığının üzerine çıkarılır.
We play for higher stakes up here.
Burada, yukarıda daha yüksek paralar dönüyor.
I've just flown up today higher than we ever fly, far above the highest clouds.
Bugün uçabildiğimizden daha yukarı en yüksekteki bulutların üzerine çıktım.
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50