English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'll have a

I'll have a tradutor Turco

11,014 parallel translation
Okay? I'll have to come back for a nap before the ceremony.
Törenden önce biraz dinlenmek için otele dönmek istiyorum.
Okay. Well, I'll bring you back so you can have a nap.
Tamam, yemekten sonra dinlenmen için geri getiririm.
I have no doubt once you have a full grasp of Operation Genesis, you'll see that your hacking skills will come in very handy.
Genesis Operasyonu'nu tam olarak kavradığın zaman, bilgisayar yeteneklerinin ne kadar kullanışlı olduğunu göreceksin.
Even if i have to do it by myself, I'll do a better job than you ever did.
Eğer kendi başıma yapmak zorunda kalsam da senin yaptığından daha iyi bir iş çıkarırım.
Have a seat. I'll, uh... I'll go get Audrey.
Siz şöyle buyurun, ben de Audrey'i çağırayım.
I'll tell you why he doesn't have a wife.
Sana neden karısı olmadığını söyleyeyim.
I'll have your head on a stick!
Kafanı kazığa oturtacağım!
Don't mean to be rude, but I have a date with someone I'll never end up with.
Kabalık etmek istemem ama gitmem gereken bir randevum var.
I'll have a 7 and 7.
bekleyeceğim.
And I'll have a Bundy and Coke, double.
- Bana da bir Viski-Kola, duble olsun.
Pretty sure that you're gonna think it's a terrible idea and you'll probably have 30 really smart reasons why it is but, um... bet I won't.
Bunun berbat fikir olduğunu düşüneceğinden eminim ve muhtemelen neden öyle olduğuna dair 30 tane neden sıralayacaksın ama...
Well, I guess we'll have to give 8612 a little extra attention tonight.
Bence bu gece 8612'ye biraz daha fazla ilgi gösterelim.
Seems a shame I'll have to crack her pipes.
Tüm kemiklerini kıracak olmam çok yazık.
I... I have to run out for a minute, but I'll...
Bir dakikalığına dışarı çıkmalıyım ama...
I'll do what I can to assist, but I'm afraid the unfortunate facts of having a real life have finally caught up to me.
Elimden geleni yaparım ama korkarım gerçek bir hayata sahip olmak sonunda yakama yapıştı.
I'll have my things out in a jiff.
Bir saniye içinde eşyalarımı alırım.
I may have lost my home, the protection of a husband, and what little standing I had in this town, but if there's anything left of me that you want, you will have to take it because I'll give you nothing of me, ever.
Evimi, kocamın korumasını ve bu kasabada olan ne varsa kaybetmiş olabilirim ama istediğiniz benden geri kalanlarsa zorla almak zorunda kalacaksınız çünkü sahip olduğum hiçbir şeyi asla size vermeyeceğim.
I'll have Sebastian process.
Sebastian'a bakmasını söyleyeceğim.
I'll have a whisky.
- Viski alayım.
I mean, we're still passing out flyers and stickers but it'll just have a hint of the magazine on it.
Yani, yine bu el ilanlarını ve çıkartmaları dağıtacağız ama üzerlerinde dergiyle ilgili bir iz olacak.
I'll tell you what, you throw in that bust of old King Georgie and some of that cutlery, and we'll have ourselves a fat Saturday.
Ne diyeceğim şu ihtiyar Kral Georgie'nin büstü dahil biraz çatal bıçak takımı falan kendimize yağlı bir cumartesi ayarlayabiliriz.
Another thing you should know is I have a very specific face blindness when it comes to ex-girlfriends of my buddies, so I'll be forgetting who you are in three, two, one.
Dostlarımın eski sevgililerine özgü yüz unutkanlığına sahibimdir. Bu yüzden seni unutmama üç, iki, bir. N'aber?
I'll have to come back a little more often, Marcy.
Artık buraya daha sık gelmeliyim Marcy.
I'm not sure I want to live in a state that'll have me.
Beni kabul eden bir eyalette yaşamak istiyor muyum emin değilim.
But I'm gonna have some ice cream, and I'll drive her around a bit.
Ama ben yiyip, biraz araba ile gezdireceğim.
I want the vehicle to have a compartment, well-hidden, and I mean top-shelf hidden, not some 20-year-old Astro with a false bottom.
Araçta bir bölme olmasını istiyorum. Çok iyi gizlenmiş. En kalitelisinden demek istiyorum kapaklı zemini olan 20 yıllık Astro minibüs istemem.
All right, I'll call the dealership, and, uh, I'll see if they have a'86 Suburban in inventory.
Bunlar envanter bir'86 Suburban varsa ah, ben göreceksiniz, ve Pekala, ben, bayilik arayacak.
I'll tell you what I have. A clue that may hold the key to who committed this murder.
Size söyleyeceğim şey belki de katili bulmak için o gerekli ipucu olabilir.
All right, I'll have Eckherd meet us at the spot.
Pekala, Eckherd'a söyleyeyim de bizimle orada buluşsun.
I was a defense attaché attached to the State Department, - I'll have you know. - That means he was a spy.
Dışişlerine bağlı askeri ateşeydim dikkatini çekerim.
And if you're right, we'll have a big laugh at my expense, and by way of apology I will take you all to the water park of your choice.
Sen haklı çıkarsan hep birlikte bana güleceğiz ben de özür mahiyetinde, hepinizi istediğiniz bir su parkına götüreceğim.
Oh, you'll feel it once I have you cornered in a bunker.
Seni köşeye sıkıştırdığımda havaya gireceğine eminim.
Well, I'm gonna have to do an ultrasound, but we're slammed right now, so just hang out here and I'll come back in a little bit, okay?
Şimdilik yapacak başka bir şey yok. Biraz bekleteceğim. Az sonra dönerim tamam mı?
- I'll have a Potomac Ale.
- Ben Potomac Ale alacağım.
I'm sure you're fine and we'll have your test results back in a week.
Eminim bir şeyin yoktur ve 1 hafta içinde test sonuçları belli olur.
Yeah, I mean, we'll have to check back in a few months but... yeah, you're clean as a whistle.
Evet, birkaç ay sonra yeniden kontrol etmemiz gerekecek ama ilk günkü kadar temizsin.
I'll just have a clean shave.
Sinekkaydı tıraş olacağım.
Tell them I'll have a nice, fresh cut tonight.
Bu gece temiz bir kesim yapacağımı söyle. Şanslısınız.
Do you have a secret you're afraid I'll find out? Yes.
Bulmamdan korktuğun bir sırrın var mı?
All right, I'm gonna throw you a couple easy questions, we'll have some fun, just keep the ball in the air.
Pekâlâ, sana birkaç basit soru soracağım. - Biraz eğleneceğiz. Sadece heyecanı yüksek tutalım.
I have her on a list for a lung transplant, but it's... it's not likely she'll make the top of the list.
Ciğer nakli listesinde adı var ama listenin yukarıları çıkabilmesi düşük ihtimal.
He's out the office at a meeting right now, but I'll have him call you back, Ms. Bates. Oh, great.
- Şu anda toplantıda kendisi ama gelince aramasını söylerim Bayan Bates.
I think she'll have a heart attack.
Kalp krizi geçirir.
- Dear, you're as pale as a ghost. - Yeah, I must have caught a bug down south. I'll be fine.
canım, hayalet gibi solgunsun evet, böcekten falan kapmış olmalıyım iyi olacağım dikkat etmen gerekiyor hepsinin tuhaf şehirleri var
I'll have a kind of observer status.
Gözlemci durumdayım.
But I'll have to give my support to one of them, and then let Pilate have the responsibility.
Ama ikisinden birine desteğimi vermem ve sonra da... -... sorumluluğu Pilatus'a bırakmam gerekecek.
And if that still doesn't put a stop to this clear campaign of harassment then I'm sure the mayor, City Hall, and some other entities I have in my back pocket will perform the roll of jack boot to your oversized neck and you'll find yourself running parking tickets on skid row.
Tüm bunlar da beni kötü göstermeni durdurmama yetmeyecekse eminim kontrolümde olan Belediye Başkanı, meclis üyeleri ve daha pek çok kuruluş yakana yapışmaktan büyük mutluluk duyar ve kendini bir anda trafik cezası yazarken bulursun.
Now if you'll excuse me, I have a benefit to prepare for.
Şimdi bana izin verirseniz, hazırlanmam gereken bir bağış organizasyonu var.
I have some paperwork to do, and then we'll go straight to the D.A.'s office, okay?
Orada yapılacak evrak işlerim var... ve sonra doğruca savcılığa gideceğiz, tamam mı?
I'm sure you'll have a hoot.
Adım gibi eminim çok eğleneceksiniz.
I'll have Hodges take a look.
Hodges'a götüreyim de bir baksın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]