Read it to me tradutor Turco
791 parallel translation
- Read it to me, Flo.
- Okusana, Flo.
Please read it to me.
Bana okur musun.
Read it to me, quick!
Bana oku, çabuk!
Yes, will you read it to me.
Evet, onu bana okur musun?
I... Would you read it to me, on account of my...
Bunu benim yerime okuyabilir misiniz?
I thought maybe you'd read it to me.
Sanırım siz bana okursunuz.
Read it to me, man.
Nedir? Oku.
Here, you better read it to me.
Alın, siz bana okusanız daha iyi.
Read it to me, will you?
Okur musun?
Oh, he didn't give it to me tonight, he only read it to me.
Bu gece gazeteyi vermedi, sadece okudu.
You got to read it to me, and...
Benim için okuyup...
Read it to me, huh?
Oku, olur mu?
Good, read it to me, please.
İyi, bana okur musunuz lütfen?
You read it to me out of a book.
Tarifini bir kitaptan sen okumuştun.
She read it to me, that is.
Daha doğrusu kendi bana okudu.
Read it to me, dear.
Oku canım.
- No, you better read it to me.
- Hayır, siz okuyun.
Read it to me.
Bana okusana.
Read it to me.
- Okusana.
Yes, he read it to me last year.
Evet, geçen yıl onu bana okudu.
Read it to me, Manny.
Oku bana, Manny.
Well, read it to me.
Şey, onu bana oku.
Read it to me.
Bir oku hele.
You read it to me, will you, darling?
Benim için okur musun, tatlım?
Would you be good enough, Dad, to open the formula for me and read it to me so I can mark it down.
Birşey rica etsem, yapar mısın baba? Formülü açıp bana okursan, ben de buraya yazabilirim.
Read it to me!
Getirdiysen çabuk oku Osman ağa.
Far be it from me to read your private mail.
Senin özel mektubunu okumak üzerime vazife değil.
Now I know why you didn't want me to read it.
Şimdi, neden mektubu okumamı istemediğini anladım.
Read it to me, please.
Okur musun lütfen?
But it's impossible for me to read the mind of a woman I never saw nor heard of.
Ne gördüğüm ne de duyduğum bir kadının aklını okuyabilmem imkansız bir şey.
Now read it back to me, Roy.
Şimdi tekrar oku Roy.
Oh, Maude, quit yelling and give me the paper I want to read it to them
Maude, bağırmayı kes de gazeteyi ver, onlara okumak istiyorum
Seems to me I read somewhere where they was gonna finish it this month.
Bu ay biteceğini bir yerde okumuştum galiba.
Let me read it to you.
Dur sana okuyayım.
Kindly allow me to read it to you.
İçtenlikle size okumama izin verin.
Give me your newspaper I want to read it.
Bana gazeteni ver. Okumak istiyorum.
Send me a copy. I'll have a lot of time to read it where i'm going.
Gittiğim yerde okumaya bol vaktim olacak.
What is it you want me to read to you, Aunt Sissy?
Sana okumamı istediğin şey nedir Sissy Teyze?
- Do you want me to read it?
- Sana okumamı ister misin?
If you'll be so good as to read it back to me.
Yazdıklarınızı okuyabilir misiniz?
I could sense her eyes on me from behind those dark glasses... defying me not to like what I read. Or maybe begging me in her own proud way to like it.
Gözlüğünün arkasından, okuduğumu beğenmemi istemeyerek veya kendi gururlu havasıyla beğenmem için yalvararak, beni izleyen gözlerini hissediyordum.
That is to say, my poor old mom used to read me stories out of it.
Sevgili annem bazen bana içinden hikayeler okurdu.
Read it aloud to me!
Yüksek sesle oku!
It shows me how to read and write.
Bana okumayı ve yazmayı öğretti.
Let but the commons hear this testament, which, pardon me, I do not mean to read, and they would go and kiss dead Caesar's wounds, and dip their napkins in his sacred blood, yea, beg a hair of him for memory, and, dying, mention it within their wills,
Bunları halka okusam, ki hoşgörün, hiç okumak niyetinde değilim. Bir okusam bunları, halk doğru gider yaralarını öperdi ölmüş Sezar'ın. Mendillerini boyardı kutsal kanına.
Yes, read this, Your Majesty, it's the butcher who gave it to me.
Evet, bunu okuyun Majesteleri. Bunu bana bir kasap vermişti.
You wanted me to read this, while I was alone in the room... so that the shadows and the silence would make it that much more convincing.
Odada tek başıma bunu okumamı istiyorsunuz böylece gölgeler ve sessizlik bunu daha inandırıcı hale getirecek.
Let me read it to myself first, just to get the sense of it.
Önce kendime bir okuyayım, sadece duygusunu hissetmek için.
Would you like me to open it and read it to you?
Açıp size okumamı ister misiniz?
If you kept a diary, Frankie, which I'm sure you wouldn't dare, you'd read where it says that you have no right to ask me anything.
Bir günlük tutmuş olsaydın, Frankie, ki, eminim bana, doğru olmayan herhangi birşeyi sormamayı kavramış olup buna cesaret edemezdin.
The teacher got mad as the devil at me... and said you were teaching me to read all wrong... and to stop it.
Öğretmen bana fena kızdı... ve senin bana okuma öğretmenin tamamen yanlış olduğunu... ve buna son vermeni söyledi.
read it again 31
read it out loud 26
read it 500
read it and weep 36
read it yourself 20
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
read my lips 41
read it out loud 26
read it 500
read it and weep 36
read it yourself 20
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
read my lips 41
read this 160
read a book 53
read the book 21
read the sign 22
read all about it 90
read them 25
read the paper 18
read that 53
read to me 18
read on 34
read a book 53
read the book 21
read the sign 22
read all about it 90
read them 25
read the paper 18
read that 53
read to me 18
read on 34