I told her tradutor Turco
13,018 parallel translation
Uh, I told her we were leaving soon.
Az sonra çıkacağımızı söyledim.
I told her that I could be reached here.
Bana buradan ulaşabileceğini söylemiştim.
I told her that I would be speaking a very serious matter this evening.
Ona bu akşam oldukça önemli bir mevzu konuşacağımızı söyledim.
I told her it was mind-boggling, ingenious, morally repugnant and completely unacceptable.
Ona zihin-boggling, ustaca olduğunu söyledim. Ahlaki açıdan incredici ve tamamen kabul edilemez.
- I told her he wouldn't stick with it.
- Amcamın anlaşma falan siklemeyeceğini söyledim.
I told her.
Kadına söyledim.
I did. I told her he liked it rough.
Anlattım, sert seksten hoşlandığını söyledim.
I told her to be careful how she dresses.
Giyimi konusunda dikkat etmesini söyledim.
I told her to just go home.
Ona eve gitmesini söyledim.
I told her something compromising, and it's coming back on me.
Ona koz olabilecek bir şey anlattım şimdi bana karşı kullanılıyor.
- "Fuck, no" is what I told her.
- "Hayatta olmaz" dedim ona.
She wasn't sure, but I told her.
Emin değildi ama ben ona söyledim.
I told her to call him.
Onu aramasını söyledim.
I mean, I told her it was over.
Bittiğini söyledim.
Nurse actually cried when I told her that part, by the way.
Bu arada hemşie ağladı bu kısmı duyunca.
She gave me her number, and we were texting last night, and then, I told her that she dazzled me, and sent her that, like, the three stars, and the, like, the, you know, the whooshy symbol thing.
Bana numarasını verdi ve dün gece mesajlaşıyorduk ve sonra ona, beni büyülediğini söyledim ve bana 3 yıldız ve... Ve şu şeyden, tık işaretinden gönderdi. Senden hoşlanıyor.
I blamed Arthur. And I told her that he'd gotten, uh, involved in some bad shit, you know, some criminal shit.
Arthur'u suçladım ve onun pis işlere bulaştığını söyledim bilirsin işte, suçlu işlerine.
You know, and I told her, I said, uh,
Ve ona, ona dedim ki...
I told her about the Eastern Federal job. Yes.
- Ona Eastern Federal İşi'ni söyledim.
I told her about the Cayman Islands job.
- Ona Cayman Adaları İşi'ni söyledim.
I told her about the armored car.
Ona zırhlı aracı söyledim.
That's not what I told her.
- Öyle söylemedim.
One day I told her. She couldn't accept it, so she left me.
Bir gün ona açıkladım.Bunu kabullenemedi ve beni terketti.
I told her that wasn't a space.
Oraya park edilmez demiştim.
I told her to come over.
Uğramasını söylemiştim.
I told her, "Don't go near," and she did.
Oraya yaklaşmamasını söyledim ama yaklaştı.
I told them everything, just like you said!
Aynen dediğin gibi onlara her şeyi anlattım!
You... you told her I was dead?
- Ona öldüğümü mü söyledin?
I... I told you I loved her, and you betrayed me.
Sana onu sevdiğimi söyledim ve bana ihanet ettin.
I told the congresswoman that enlisting her political machinery in Dallas is a crucial first step.
Sayın milletvekiline politik gücünü Dallas'ta kullanmasının çok önemli bir ilk adım olacağını söyledim.
I asked her, but she never told me just incomprehensible talk.
- Ona sordum, ama bana - anlaşılmaz bir konuşma yapdı.
- I shoulda told her no.
- Hayır diyebilmeliydim.
I'm... I'm told I should offer her my hand, huh?
Ben... ona bana elimi sunmam söylendi, ha?
I should have never told her about my fucking uncle.
- O şerefsiz amcama bunu anlatmayacaktım ya.
- Like I told you, I didn't see her.
- Bak dediğim gibi, görmedim onu.
I told Jess that I was gonna take care of her boys while she was away.
Jess'e o uzaktayken size göz kulak olacağıma dair söz vermiştim.
My mother told me that when my sister Julie and I were young, my father was very involved in helping her take care of us.
Annem, Julie ve ben küçükken babamın bizim bakımımızda ona çok yardımcı olduğunu söylemişti.
I told my mom we were staying here and I don't wanna freak her out by leaving early.
Anneme kalacağımızı söyledim, erken gidip onu ürkütemem.
I heard what you told her when we were leaving.
Yola çıkarken ona söylediğin şeyi duydum.
Hey, listen, I... I haven't told her that you're coming yet.
Bakın, henüz ona geleceğinizi söylemedim.
I told my mom I would, um... I would do something with her.
Anneme söz vermiştim bir şey yapacaktık.
- I told you everything that I saw. - Oh, gosh.
- Gördüğüm her şeyi anlattım.
I told you to bring her back unharmed.
Onu sağ salim getirmesini söylemiştim.
A former employee, someone I hired, mentored, told the FBI that I was inappropriate with her.
Eski bir çalışan, işe aldığım birisi, danışmanlık yaptığım, FBI'a ona kötü muamelede bulunduğumu söylemiş.
I told Padma I'd meet her, like, a half hour ago.
Padma'yla buluşacaktık. Yarım saat önce. Tabii, git.
I'll tell Bryan I told you everything.
Bryan'a, size her şeyi anlattığımı söyleyeceğim.
I told Saara to take it easy, and it'll go well.
Saara'ya sakin olmasını ve her şeyin iyi olacağını söyledim.
Ok, I told you not to let her outta of your sight.
Pekala, sana, onu gözünün önünden ayırma demiştim.
Do you know how many times I've told that exact lie for her?
Onun için kaç defa bu yalanı söylediğimi biliyor musun?
I told you everything I know, okay?
Sana bildiğim her şeyi anlattım, tamam mı?
I already told you that I don't want her.
Sana çoktan onu burada istemediğimi söyledim
i told her the truth 23
i told her that 27
i told her everything 32
i told you 7735
i told you yesterday 20
i told you so 405
i told you before 196
i told you that in confidence 28
i told you everything i know 35
i told you to shut up 41
i told her that 27
i told her everything 32
i told you 7735
i told you yesterday 20
i told you so 405
i told you before 196
i told you that in confidence 28
i told you everything i know 35
i told you to shut up 41
i told you to stay in the car 34
i told you about it 24
i told you already 105
i told you i would 20
i told you the truth 55
i told you to go 23
i told you a thousand times 24
i told you no 25
i told you to stop 35
i told you not to do that 20
i told you about it 24
i told you already 105
i told you i would 20
i told you the truth 55
i told you to go 23
i told you a thousand times 24
i told you no 25
i told you to stop 35
i told you not to do that 20