It felt right tradutor Turco
352 parallel translation
If it felt right, I'd do it.
Doğru bildiğimden hiç şaşmazdım.
It felt right.
Daha güzel olur dedim.
It felt right.
Evet. Benim tarafın avuçları terlemeye başladı. Uygun olacağını düşündüm.
I wasn't planning on anything. I mean, I thought that maybe if it happened if it felt right and natural, then maybe we would.
Belki dedim, olursa yani içimizden öyle gelirse, olur diye düşündüm.
All I know is it happened last night and it felt right.
Tek bildiğim..... dün gece olanlar ban doğru geldi.
But I did that because it felt right to leave Reece in his mother's care.
Ama bunu Reese'in annesine bırakmanın doğru olduğunu hissettiğim için yaptım.
It felt right.
Bana da doğru gibi geldi.
You'd have never known that right of his was broken, the way it felt.
Yüzümdeki acıyı hissetsen sağ elinin kırık olduğuna asla inanmazdın.
She must've felt the same way when you left her. That's right, isn't it?
Onu geride bıraktığın zaman o da aynısını hissetmiş olmalı.
- It felt not only as if you meant it... but as though you felt you had a right to.
- Sadece bilerek yapmadın... buna hakkın olduğunu da düşündün.
There I was, all right, looking for her, whether I felt like admitting it to myself or not.
Oradaydım işte, onu arıyordum. Kendime itiraf etmek istesem de istemesem de öyleydim.
We felt we had a right to it, Clint.
Buna hakkımız olduğunu düşündük Clint.
I must say, it's been a while since it felt like all is right with the world!
Şunu söylemeliyim, burada kaldığım sürece çok rahat hissettim kendimi!
It just might be I felt it wasn't right to leave my family.
Ailemi bırakmak doğru gelmedi.
We'd been going down this road for so many years, and I had felt so strongly before that this was the right policy, that it was difficult for me to change.
Uzun yıllar boyunca bu yolda gittik ve bütün bu zaman boyunca bunun doğru bir politika olduğuna çok inanıyordum. Bu inancımı değiştirmek benim için çok zordu.
And I felt it right up to my heart
Ve onu kalbime kadar hissettim
I only realized it as I was lying right here... and felt your body.
Tam buraya uzanıp da senin vücudunu hissettiğim zaman bunun farkına varmıştım.
What you're feeling right now for Nick, every woman has felt it sometime.
Şu anda Nick için hissettiklerini her kadın bir dönem hissetmiştir.
I felt it to be right.
Üzülmedim. Doğru olanı yapmıştı.
Then the ceiling of the delivery room just opened up... and I just kept rising up into the air... until it felt like all the stars were passing right through my body.
Sonra doğumhanenin tavanı açılıverdi... ben de havada yükselmeye devam ettim... bütün yıldızların vücudumdan geçişini hissedene kadar.
I felt it was right that I should be punished.
Cezalandırılması gerektiğini hissettim.
And how it felt to fall for you right from the start
- Kalbim sonsuza dek senin. - Kalbimi sana öyle bir kaptırdım ki.
I wanted to hug Sharon and tell her things like... how awful I felt but, It was like I didn't have the right... because we weren't friends anymore.
Sharon'a sarılıp ne kadar kötü hissettiğimi söylemek istedim ama bu doğru gelmedi. Çünkü artık arkadaş değiliz.
In view of my new circumstances I felt it only right that she be released from our engagement.
Yeni koşullarım ışığında artık nişanımızın geçersiz olduğu ortaya çıkıyor.
I know it's my fault because I never felt it was the right man.
Benim suçum olduğunu biliyorum, çünkü hiç doğru adam olduğunu hissetmedim. Hiç.
It's the last scene, where Franklin and Mary Anne say goodbye. It's never felt quite right to me.
Çok yardımın dokundu ama bu Franklin ve Mary Anne'in son kez veda ettikleri sahne.
But when I started med school, it felt so right.
Ama tıp okuluna başladığımda, haklıymışım gibi hissettim.
Who's job is it, who's right is it, to decide what passages are important enough to deserve the attention of a flourescent yellow felt tip marker?
Bu kimin kriteri, kimin doğrusu, bu paragrafların yeterince önemliyse sarı fosforlu kelemle çizmenin öğrenmeye katkısı ne?
It's just that for the first time, everything just felt right.
Hayatımda ilk kez her şey çok doğruymuş gibi hissettim.
I just felt like it's not right to vote for yourself.
Kendime oy vermek doğru olamaz.
I think I just... -... felt it was the right thing to do.
Sanırım sadece bunun doğru şey olduğunu hissettim.
And oddly enough, it felt more right than anything had in a long time.
Ve tuhaftır ki, uzun zamandır yaptığım en doğru şeymiş gibi geldi.
It felt right.
Doğrusu bu gibi geldi, güvenlisi.
I could snap your neck right now if I felt like it.
Şu anda istersem senin boynunu kırabilirim.
But I just felt kind of awkward. Oh, it's all right.
Önemli değil.
It feels right in a way that nothing has felt right in my life before.
Hayatımda hiçbirşeyin bu kadar doğru olduğunu hissetmemiştim.
I felt it right here, and I wanted to have sex.
Tam burada hissettim, ve seks yapmak istedim.
When you said my name, it felt so right.
Adımı söylediğinde, o kadar doğru geldi ki.
All right, all right. I felt bad for a second, but then I forgot about it.
Tamam, tamam, bir saniye kötü hissettim ama sonra unuttum gitti.
Cos I felt like it was... right.
Çünkü öyle gibi hissetmistim, evet.
I swear, at times I felt like it was gonna rocket right off.
Yemin ederim Charlotte, bazen roket gibi fırlayacağını hissediyorum.
I just wish I felt like eating it right now.
Keşke canım yemek yemek istese.
- It felt kind of right, didn't it?
- Doğru gibiydi değil mi?
Well... it just felt right
Şey... sadece doğru olduğunu hissettim.
It felt like I was gonna go right upside her head.
Tepesine binebilecek gibi hissettim.
You felt like everything you thought you'd been doing wrong in your life, you're actually doing it right, because that whole time she was coming closer to you.
Hayatın boyunca yanlış yaptığını düşündüğün her şeyin aslında doğru olduğunu sanıyorsun. Çünkü bu süre boyunca o hep sana yaklaşıyordur. Ama sen anlayamacak kadar aptal ya da söyleyemecek kadar da korkaksındır.
I remember when I first got here, how it felt so right... like home.
Buraya ilk geldiğim zamanı hatırlıyorum, ne kadar iyi hissettirdiğini... ev gibi.
- You know it just never really felt like the right time. You know- -
Ama nedense bir türlü doğru anın geldiğini hissetmedim.
I just felt it right away.
Hemen hissettim. Seni aramalıydım.
but I don't know. When I was in that steam room. it just felt right.
O saunadayken çok iyi hissettim.
It's just, it felt like I was right there.
Sanki tam oradaymışım gibi hissettim.
it felt so good 18
it felt great 21
it felt good 96
it felt like 39
it felt 25
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
it felt great 21
it felt good 96
it felt like 39
it felt 25
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right foot 41
right back at ya 34
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right foot 41
right back at ya 34