It took me tradutor Turco
4,146 parallel translation
It took me ten hours and two planes to get here.
Buraya on saatte ve iki uçakla geldim.
Good for you, it took me 40 years.
Aferin sana, benimki 40 yıl sürdü.
It took me ages to cross the yard.
Eve kadar zar zor yürüdüm.
It took me a year to get out of that gym membership.
O spor salonu üyeliğinden çıkmak bir yılımı almıştı.
I had myself turned into a vampire to hunt you, to even the playing field, to track your every move for however long it took me until I found you, and I did this because you killed my mother.
Senin peşine düşmek, seninle eşit olmak için vampire dönüşmek istedim. Seni bulmam ne kadar sürse de her hareketini takip edebilmeyi istedim. Ve bunu sen benim annemi öldürdüğün için yaptım.
Do you know how much time it took me to find you an amazing woman for tonight?
Bu akşam için sana harika bir kadın bulmak ne kadar zamanımı aldı haberin var mı senin?
It took me 4O years to realize my teachers dream.
Hocamın rüyasını gerçekleştirmek kırk yılımı aldı.
Do you have any idea how long it took me to get over that?
Bu olayı atlatmanının ne kadar zaman aldığına dair bir fikrin var mı?
It took me half an hour to find a usable vein on you.
Kullanabileceğim bir damarı bulmak yarım saatimi aldı.
It took me years to tell you the truth about the Annex Project.
Bu... Annex Projesini sana anlatmam yıllarımı aldı.
I'm sorry that it took me so long to find you.
Seni bulmam uzun sürdüğü için üzgünüm.
It took me years to get going-to-hell stuff out of my head.
Cehennemli şeyleri kafamdan atmak yıllarımı aldı.
It took me five years to secure the title.
Bu ünvanı korumak beş yılımı aldı.
It took me years to understand that this, too, was a gift. "
Bunun "da" bir hediye olduğunu anlamam yıllarımı aldı. "
It took me years to build my community.
Cemiyetimi kurmak yıllarımı aldı.
Sorry it took me so long to get here.
Kusura bakmayın, gelmem uzun sürdü.
It took me a while to realize that they were all prior aliases For one person.
Hepsinin tek bir kişinin farklı kimlikleri olduğunu anlamam biraz zaman aldı.
Well, Sheldon, it took me all morning, but I found the owner of the video store.
Evet Sheldon, bütün sabahım bununla geçti ama video mağazasının sahibini buldum.
- They're vintage! It took me six years to collect'em- -
Bunları toplamak 6 yılımı aldı- - 6 yıl!
It took me the long way around to tell you this story.
Size bu hikayeyi anlatmak için uzun bir yolu aşmam gerekti.
Forgive me for being nervous but you said when he left you it took you over a year to get over him.
Afedersin ama sen bana ondan ayrıldığında kendini toplamnın bir yıldan fazla sürdüğünü söyledin.
It only took me one to realize I don't really like lobster.
Daha önce yemediğimden olacak, meğer ıstakoz sevmiyormuşum.
He offered me a job, and I took it.
İş teklif etti, ben de kabul ettim.
It took... all my strength not to just walk over to you and ask you to marry me right then and there.
Orada ve o zaman yanına gelip sana evlenme teklif etmemek için kendimi zor tuttum.
It's what took me to Neverland as a kid.
Beni çocukken Var Olmayan Ülke'ye geçiren o oldu.
He came to me with an opportunity, and I took it.
Bana bir fırsatla geldi ve ben de kabul ettim.
And so we kinda took a little trip down to the ocean, and, uh, and he was rubbing suntan lotion all over me, but it was kinda weird because...
Sonra okyanusta ufak bir deniz yolculuğuna çıktık vücuduma güneş kremi sürdü falan ama biraz tuhaf oldu.
So, when it was offered to me, I took it.
Bu yüzden bana teklif edildiğinde kabul ettim.
Perk of the gig, but like everyone else, he took it easy on me.
... Herkes gibi benimle de kafa buldu.
I don't get it, he took a shot at you, he tried to kill me, and you still jump to when he calls?
Anlamıyorum sana ateş etti beni öldürmeye çalıştı, sen hâlâ çağırdığında gidiyor musun?
- It's OK, this took me no time.
- Sorun yok, benim fazla vaktimi almadı.
You took it out on me.
Acısını benim üstümde çıkardın.
It took me two years, but I finally got him to say it. ♪ Ooh ooh ooh ooh ooh
İki senemi aldı ama sonunda söylettim!
But, since you took it upon yourself to hurt both of them, should it take me the rest of my life, I'm going to break the two of you up.
İkisinin de kalbini kırmayı üstlendiğinize göre kalan tüm ömrümü alsa bile ikinizi ayıracağım.
Michael took leave t-to help me through it.
Michael bırakmama yardım etmeye çalıştı.
I mean, it took Heather less than seven minutes to sell me out in the meeting. Uhoh.
Heather'ın görüşmede beni satması 7 dakikadan az bir zaman aldı.
Surprised it took you this long to come see me.
Beni görmeye gelmenin bu kadar uzun sürmesine şaşırdım.
They moved me because one day I took the broom handle out of his hand and I broke it over his head.
Beni aldılar çünkü bir gün süpürge sapını onun elinden aldım ve kafasında kırdım.
It looks just like it did when my dad took me here when I was a kid.
Babam çocukken beni getirdiğindeki gibi görünüyor.
It just took me a while to catch up.
Seni yakalamam biraz zamanımı aldı.
It took three, four times of him coming here for me to realize that he... he doesn't remember anything from that night.
Beni ziyarete geldiğinde anladım. O geceden hiçbir şey hatırlamıyor!
It was Declan's, and it brought back all the feelings about how you took him away from me, and I wanted you to suffer.
Bu Declan'a aitti, ve bu onu benden nasıl aldığın hakkındaki tüm duygularımı geri getirdi, ve senin acı çekmeni istedim.
I wanted your heart, Henry, but your mother took it away from me and left me for dead.
Kalbini istemiştim, Henry ama annen onu benden geri aldı ve beni ölüme terk etti.
Would it be possible for me to speak to the person who actually took her blood?
Kanını alan kişiyle görüşmem mümkün mü?
That night when we met on Lake Shore Drive and I was shivering in my tighty whities, a Sasquatch of a man took off his circus tent of a jacket and he wrapped it around me.
Shore Drive Göl'ünde tanıştığımız o akşam çamaşırlarımla orada titrerken koca ayaklı adamın teki montunu getirip üstüme sardı.
He even took pictures of me in my underwear to prove it.
Kanıtlamak için iç çamaşırlı halimin fotoğraflarını çekti.
Took me years to figure out how to do it quickly, painlessly.
En hızlı ve acısız nasıl yapılacağını öğrenmek yıllarımı aldı.
Geez, Rick, in the time it took you to make this thing, couldn't you have just, you know, helped me with my homework?
Tanrım, Rick, buna harcadığın vakitle bana ödevlerimde yardımcı olamaz mıydın?
I took this job because I heard you were a hard-ass boss who would push me to be the best that I could be, and you're treating me like some kind of princess, and it's bullshit!
Bu işi aldım çünkü, sizin zor bir patron olduğunuzu.. .. ve beni olabileceğim, en iyisi olmaya iteceğinizi düşündüm. Ama siz bana prenses gibi davranıyorsunuz.
It only took me two hours to get you there, which is a time frame I am completely comfortable with... Uh...
Muhabbeti buraya getirmem iki saatimi aldı ki bu süreyi rahatlıkla kaldırabilirim.
Look, my parents were super divorced and they never took me camping, but I always thought that I'd be incredible at it.
Annemle babam çok fena boşanmıştı ve beni hiç kamp yapmaya götürmediler. Ama hep bu konuda çok başarılı olacağımı düşünmüşümdür.
it took me a while 16
it took you long enough 29
it took a while 40
it took 95
it took a long time 18
it took you 17
took me 32
mexico 335
metro 61
merci 624
it took you long enough 29
it took a while 40
it took 95
it took a long time 18
it took you 17
took me 32
mexico 335
metro 61
merci 624