English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ J ] / Just one last thing

Just one last thing tradutor Turco

129 parallel translation
Now would you do just one last thing for my own good?
Benim iyiliğim için son bir şey yapar mısın?
Let me say just one last thing.
Müsade et de son bir şey söyleyeyim.
Oh, no, there is just one last thing, Major Murphy once left his cigar case here, did you manage to find it?
Oh, hayır, son bir şey daha, Binbaşı Murphy bir ziyaretinde sigara tabakasını burada unutmuş, onu bulabildiniz mi?
There's just one last thing you can do for me.
Ama benim için yapabileceğin son bir şey var.
Just one last thing to do.
Yapacağın son bir şey kaldı.
Just one last thing.
Son işlem.
Well, you see, Yixue, you've done everything I've needed you to do, and I'm grateful, but there's just one last thing I must ask of you.
Biliyorsun lshu, senden istediğim her şeyi yaptın, ve buna minnettarım, ama senden son bir şey istemem gerekiyor.
Just one last thing, and then it's done.
Son bir şey daha, sonra her şey bitecek.
- Just one last thing.
- Son bir şey daha.
I guess there's just one last thing to check.
Bence, son bir kontrol yapmamız lazım.
Just one last thing.
Son bir şey daha var.
Oh, just one last thing...
Son bir şey daha...
Oh, and just one last thing, Miss Quinn- -
Son bir şey daha Bayan Quinn.
Just one last thing.
Son bir şey.
There's just one last thing.
Son bir şey daha.
Yeah. Just one last thing, and I'm gone.
Son bir şey kaldı, sonra gideceğim.
Let me ask you something... just one last thing.
İzin ver bir şey sorayım. Son bir soru.
Let me ask you something... just one last thing.
Bir şey sormama izin ver. Son bir şey.
There's just one last thing that bothers me though.
Gerçi hâlâ aklimi kurcalayan bir sey var.
And just one last thing :
Son bir şey daha...
Oh, um, just one last thing, Katherine, uh, you wanted us to let you know if there was anything "out of the ordinary."
Son bir şey daha var Katherine. Sıra dışı bir şey olması durumunda sizi bilgilendirmemizi istediniz.
Be a sport I just want one last thing
Bir centilmenlik yap. Son bir isteğim var.
And the last thing I saw when I looked back was one kid give the extinguisher to the other kid, and then it was just like all hell comes up.
Arkama dönüp baktığımda gördüğüm son şey bir çocuğun diğer bir çocuğa yangın söndürücü vermesi oldu. Ve sonra yangın her tarafı cehennem gibi sardı.
Doolittle, before it's too late, there's one last thing I just want to tell you...
Doolittle... Talby...
Come on. If you just do this one last thing for me, one bad thing, and then we'll bury'em and I'll take you fishing, or anything you want. Just like we used to.
Eğer benim için son bir şey yaparsan, son bir kötülük, önce onları gömeceğiz, sonra da seni balığa götüreceğim, ya da istediğin başka bir şeyi yaparız, tıpkı eski günlerdeki gibi
The Van Star One, launched last Februay, just for this thing, that's all.
Van Star 1, geçen şubatta uzaya gönderildi, yalnızca bu şey için, bu kadar.
Kate, Kate, before you go to sleep there's just one last funny thing I want to tell you...
Kate. Kate uyumadan önce sana söylemek istediğim komik bir şey daha var.
No, there's one thing actually, in particular that I'll remember till the day that I die. Yeah, it was back in ninety-one, just before my unit was flown out to Kuwait to mop up the last pockets of resistance.
Hayır, aslında hayatımda özel bir tek olay var ölene dek unutmayacağım... 91 yılında..., birliğim Kuveyt'e gönderilmeden once direnişin son zamanlarında.
Let me just say this one last thing, and then i'll shut up.
Son bir şey söylememe izin ver sonra çenemi kapatacağım.
Just one last time on the marriage thing.
Evlilikle ilgili son bir soru :
Please, just let me do this one last thing for her.
Lütfen onun için son bir şey daha yapmama izin verin.
- You'II get your promotion, just as soon as you do one last thing for me.
Terfini alacaksın, Smith. Benim için son bir şey yapar yapmaz.
I've just got to do one last thing. I've just got to do one last thing.
Yapmam gereken bir şey daha var.
Right now, I just have one last thing to do.
Şu anda, yapmamız gereken son bir şey kaldı.
It's just that one last thing.
Son bir şey daha var.
Right now, I just have one last thing to do.
Tamam. Şu anda, yapmamız gereken son bir şey kaldı.
So, you're saying last night was just a... one-time thing?
Yani, dün gece sadece... tek seferlik miydi?
JUST ONE LAST THING - -
Son bir şey kaldı.
Dennis, can I just say one last thing about Mars... which may be strange coming from a science fiction writer... but, right now, you and me, here... put together entirely from atoms... that have been part of millions of other organisms before they became us... sitting on this round rock with a core of liquid iron... held down by this force, that so troubles you, called gravity... all the while spinning around the sun at 67,000 miles an hour... and whizzing through the Milky Way at 600,000 miles an hour... in a universe that very well may be chasing its own tail at the speed of light.
Mars hakkında son bir şey söyleyebilir miyim? Tabii bunu bir bilim kurgu yazarının söylemesi sana tuhaf gelebilir. Ama şu anda, sen ve ben, burada tamamen farklı atomlardan oluşmuş bir halde ki bu atomlar bizi oluşturmadan önce milyonlarca başka organizmayı oluşturuyordu.
We tried every ritual from every tradition for the last thousand years but we were just missing that one element, that thing that began it all.
Son bin yılda yapılan her geleneği ve ayini denedik fakat her şeyin başlamasına neden olan unsuru atlıyorduk.
Now we're gonna do one last thing, just so I'm the boss guy, right?
Patronun ben olduğumu göstermek için bir şey daha yapacağız, tamam mı?
He said this whole trip, this whole being in Bruges thing, was just to give you one last, joyful memory before you died.
Tüm bu gezinin Bruges'ü görme dalgasının ölmeden önce senin için hazırlanmış son eğlenceli zaman olduğunu söyledi.
One last thing. All of Jeff's belongings were packed up, and someone just swooped in and grabbed them all, including his car.
Jeff'in bütün eşyaları paketlenmiş birisi de arabası dahil olmak üzere talan etmiş.
There's just one last little thing to do.
Yapılacak son bir şey kaldı.
Sometimes, the only thing left to do is wrap your arms around each other one last time, and then just let go.
Bazen kalan tek şey kollarını son bir kez birbirine dolamak ve oluruna bırakmaktır.
Rebecca, just... there is one last thing that you might be interested in seeing.
Rebecca, sadece görmek isteyebileceğin son bir şey daha var.
Just one last thing, please.
Hadi direkt konuya geçelim, sence bu işe neler getirebilirsin?
Now just-a one last thing.
Şimdi son bir şey.
One of our brothers in arms was murdered just outside this building last night, and not a single dirteater heard a Gods damn thing.
Kardeşlerimizden biri dün gece binanızın dışında öldürüldü ama tek bir Pis Tauronlu bile hiçbir şey duymamış.
I'm just gonna say one last thing, and then hopefully we'll never see each other again.
Sadece son bir şey söyleceğim, ve umarım birbirimizi bir daha görmeyiz.
I just thought of one last thing that would be awesome.
Harika olacak son bir şey aklıma geldi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]