English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Least of all

Least of all tradutor Turco

840 parallel translation
Well, honey, we couldn't lose them, and least of all, Jimmy.
Hayatım, onları kaybedemezdik, hele Jimmy hiç.
I can't convince myself that anyone, least of all you, could be so hard and cold.
Herkesin en az sizin kadar katı ve soğuk olabileceğine kendimi inandıramıyorum.
- My lad, nobody can estimate my draft least of all myself.
- Ben dahil kimse kapasitemi değerlendiremez.
Least of all of you.
Hele sizden. - Güzel.
Maxim least of all.
Hele Maxim, hiç.
No one in the world is safe now, Watson, at least of all us.
Şu anda, dünyadaki hiç kimse güvende değil Watson.
John Truett wouldn't hit a girl, least of all my sister.
John Truett bir kıza vurmaz, hele ki benim kızkardeşime.
I can count on every one of the seamen, but the engine room, they're not to be trusted, least of all, the Chief.
Denizcilerin her birine güveniyorum. Ama makine dairesindekilere güvenilmez. Özellikle de şeflerine.
No one would suspect me, least of all the dear doctor, who thought I was about to discover the unknown murderer, and was waiting for me on the beach.
Kimse benden şüphelenmiyordu. Hele sevgili doktor, hiç. Meçhul katili bulmak üzere olduğumu sanıyordu.
But don't you care? No woman can tie onto me like that... least of all a bobtail little half-breed like you.
Hiçbir kadın beni kendine bağlayamaz hele senin gibi melez bir eksik etek asla.
I'm nobody's fool, least of all yours.
Kimse bana kül yutturamaz, hele sen.
You'd want a man like me, who'd knuckle under to no one - least of all you.
Hele benim gibi birini arıyorsan şansın hiç yok.
You least of all.
Uzak dur bizden.
I wait for no one. Least of all a woman.
Kimseyi, hele bir kadını hiç beklemem.
Egypt, least of all.
Mısır hiç değil.
Least of all me,
Özellikle bana.
Least of all a cop.
En azından bütün polisler içinde.
Look, I've wanted to explain about Harry a lot of times... But nobody would understand, least of all, Harry.
Harry'i anlatmayı çok istedim ama kimse anlamadı.
- You least of all.
- Senden de zerre kadar hoşlanmıyorum.
No one will ever be sure, and you least of all.
Kimse asla emin olamayacak, en çok da sen.
Least of all to her, if she loves him.
Hele ona hiç. Eğer adamı seviyorsa.
This is my room and no one will drag me out of it, least of all my big, bold son.
Burası benim odam ve kimse beni buradan çıkaramaz, - büyük, cesur oğlum hele hiç.
I've left no one, least of all Rome.
Kimseyi terk etmedim, hele Roma'yı hiç.
- Then I am worth the least of all.
- Öyleyse, en az hak eden benim.
Least of all Don Vincenzo.
Her şeyden önce Don Vincenzo'yu.
Least of all you.
Hele sen hiç.
Least of all an ingenuous nitwit.
Özellikle de kanağan bir şapşala.
Least of all could it have been that my fancy had mistaken the head for that of a living person
Hele ki portredeki yüzü ilk etapta canlı bir insan sanışım, ancak hayal gücümün bana karşı oynadığı bir oyun olmalıydı.
" I am very powerful, yet I am the least of all the guards.
"Ben çok güçlüyüm. Gene de kapıcıların en küçüğüyüm..."
Not expecting anybody, least of all you, whoever the hell you are.
Kimseyi beklemiyordum. Siz kimsiniz?
Least of all the clergy.
Ruhban sınıfı hariç yine.
No good to anyone, least of all herself.
Başta kendisi kimseye de yaramaz.
Not for anyone, least of all you.
Kimse için olamaz, hele senin için hiç.
Least of all Dr. Niide.
Hatta Dr. Niide hiç göstermez.
You see, my father went bankrupt, and i was in a shop till... oh, i never gave a man away or did anything i was ashamed of, at least, i mean... i had to make my living in all sorts of ways.
Bakın. Babam iflas etti, ve ben dükkanda çalıştım. Asla bir adamı kandıramadım.
And last, but, oh, my friends, by no means least, the figure we all had come to love... the unfortunate, but enduring child of nature known as Huckleberry Finn.
Ve son olarak dostlarım, en basitinden her şekilde hepimizin sevgisini kazanmış bir figür. Huckleberry Finn olarak bilinen tabiatın talihsiz ama dayanıklı çocuğu.
Well, at least one good thing came out of all this. You are back at Green Manors.
En azından güzel bir şey de oldu Green Manors'a geri döndünüz.
All threats of hell and hopes of paradise... one thing at least is certain... this life flies.
Cehennemin tüm tehditleri ve cennetin tüm güzel vaatleri hepsi fasa fiso. Kesin olan tek şey var. Bir yaşam uçup gidiyor.
Least of all you.
Özellikle de,... senin.
I've been waiting for it, dreaming of it all my life, even when I was a kid, and it wasn't because we were poor, not hungry poor, at least.
Fakir olduğumuzdan değil, en azından ekmeğe muhtaç değildik.
They're all scoundrels. I'm one, too, but at least I'm trying to eradicate that part of me.
Hepsi aşağılık, ben de onlardan biriyim ama en azından ben o tarafımı yok etmeye çalışıyorum.
Well, at least you learn to deal with all sorts of people.
- Çok şeyle başa çıkmayı öğreniyorsun.
At least he used to carry lists of horses in his pocket at all times.
En azından cebinde her zaman bir at listesi taşırdı eskiden.
Of all my wives, you are the least agreeable.
Tüm eşlerim içinde en anlaşılmaz olan sensin.
Of all the communicable diseases leprosy is now the least communicable...
Bulaşıcı hastalıklar içinde cüzam artık en az bulaşıcı olanı.
At least one of the prisoners escaped down the anchor rope, likely all of them!
Mahkumların biri çapa ipinden kayarak kaçtı. Muhtemelen diğerleri de öyle yapmıştır.
From the beginning, death has come... to the Carrells like an assassin... but the least fortunate of all was my father.
Başından beri, ölüm Carrell'lere bir katil gibi gelmişti. Ama en şanssızı babamdı.
It would at least give us the timing of Jewel Mayhew's death, and all this, a sort of bizarre irony.
Hiç olmazsa Jewel Mayhew'ün ölümündeki zamanlamanın ve bütün bunların alaycı bir rastlantı sonucu olduğunu çıkartırız.
It was the least I could do, my dear Tintin - it's so kind of you to have come all this way to hear me sing!
Önemli bir şey değildi, sevgili Tintin. Bugün beni dinlemek için onca yolu gelmeniz büyük incelik!
I have invited you all to attend my wedding, every one with whom I have had the pleasure of crossing swords at least once and whom, of course, I haven't killed.
Hepinizi düğünüme davet ettim. Ki her birinizin kılıcını en az bir kez tatma zevkine ulaşmışımdır, elbette öldürülmeden.
Of all the candidates for the novitiate, Maria is the least- -
Bütün acemiler arasında bence Maria en az...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]