English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Let him alone

Let him alone tradutor Turco

424 parallel translation
- What do you mean let him alone?
- Ne demek yani "Bırak adamı"?
- I said let him alone. Scram, kid.
- "Bırak adamı" dedim sana, İkile evlat.
Why don't you let him alone?
Neden onu kendi haline bırakmıyorsunuz?
Let him alone.
Ona karışma.
Let him alone, Bartley.
Onu rahat bırak, Bartley.
Think the Tans will let him alone now?
İngilizler onu artık rahat bırakırlar mı sanıyorsun?
Let him alone.
Onu rahat bırak.
Let him alone, Herbert.
Onu rahat bırak, Herbert.
Let him alone, Doc.
Onu rahat bırak, Doktor.
If you've got to go through with this, you can at least let him alone, can't ya?
Bu iğrenç saçmalığa devam edecekseniz... - en azından onu rahat bırakın, olmaz mı?
Why don't you let him alone?
Onu niçin yalnız bırakmıyorsun?
Let him alone, Stegman.
Onu rahat bırak Stegman.
Now, let him alone, he's got to make the first edition
Onu yalnız bırakın, ilk baskısını yapacak.
- Let him alone, give him back that gun.
- Onu rahat bırak, o silahı geri ver.
I'll let him alone like you do, to fight in poolrooms, to hang around street corners...
Bilardo salonlarında kavga etmesi sokak köşelerinde sürtmesi için onu rahat mı bırakayım?
Let him alone.
Onu rahat bırakın.
- Let him alone.
- Onu yalnız bırakın.
- Let him alone.
- Bırakın onu.
- Perhaps if we just let him alone...
Belki de eğer onu yalnız bırakırsak...
- Let him alone?
- Yalnız bırakmak mı?
Oh, let him alone.
Onu rahat bıraksana.
Let him alone!
Rahat bırak onu!
Let him alone! Stop that!
Onu rahat bırak.
Let him alone.
Bıraksana çocuğu.
Let him alone!
Bırakın onu!
Let him alone.
Rahat bırak onu.
Hey, come on, you guys, let him alone.
- Anladım. Bırakın onu.
well, 1 wouldn't let him go alone.
Onun tekbaşına gelmesine izin veremezdim.
Madge, do you think you ought to let him go away from you alone?
Madge, o uzaklara gittiği zaman onu yalnız bırakmak zorunda mısın?
But having done so much, you really must let me receive him alone.
Ama onca emekten sonra onu yalnız kabul etmeme izin vermelisiniz.
I can't let him go alone.
Onu tek başına gönderemem.
You can't let him sail alone.
Onu tek başına gönderemezsin.
We haven't got $ 50, let alone him having $ 100.
50 dolarımız yok, biliyorsun. Onun da 100 doları yok.
If they do, we won't be able to find him again, let alone get him out.
Eğer böyle yaparlarsa, onu çıkartmayı geçtim bir daha bulamayız bile.
I swear I think I'll leave that Rand alone, let him grow up, Just to see what happens to you when he's big enough to start asking questions.
Büyüyüp de sorular sormaya başladığında neler olacağını görmek için Rand'i şimdilik rahat bırakacağıma söz veriyorum.
Let him alone.
Bırak konuşsun.
Aw, let him alone.
Yalnız bırakın onu.
Hey, let him alone here.
- Bırak onu Jim!
Let me talk to him alone, please.
Onunla yalnız konuşmama izin ver lütfen.
I couldn't let him be buried alone.
- Onu cenazede yalnız bırakamazdım
Let him alone.
Bulaşma ona.
Let me take... leave him alone.
Bırakın... Bırak onu.
Let me be alone with him.
Onunla yalnız kalayım.
I didn't expect him back here tonight, let alone with company!
Bu gece, misafir getirmesini bırak kendisinin geleceğinden bile haberim yoktu!
Let him think you're away and that you're not here and he'll leave you alone.
Bırak senin burda olmadığını ve dışarda olduğunu düşünsün. Ve seni rahat bıraksınlar.
Let me see him alone and explain.
Açıklama yapması için fırsat tanıyalım.
If he's so set on going, let him go alone.
Eğer gitmeye hazırsa, bırak gitsin.
Right. Let him manage alone.
Evet, bırakalım tek başına halletsin.
Beg pardon, sir, let me talk to him alone.
Affedersiniz efendim, onunla konuºmama izin verin.
How can you bear to let him face it alone?
Böyle bir şeyle tek başına yüzleşmesine nasıl izin verebilirsin?
You mustn't let him face it alone.
Ölümle tek başına yüzleşmesine izin verme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]