Let him try tradutor Turco

Let him try.

Hele bir denesin.

- Strasse, we'll let him try it.

- Strasse, bırakalım denesin.

- Yeah, just let him try to collect.

- Evet, alsın da görelim.

Let him try and get it back though.

Yine de geri almasını sağlamaya çalışın.

Well, let him try.

Bırakalım denesin.

Let him try it, Father.

Bırak şansını denesin, baba.

Don't let him try to sell you anything.

O sana herhangi bir dalavere yapabilir.

Don't let him try now...

Denemesine izin verme...

- Just let him try to.

- Sadece bir deneyelim.

But we can't let him try it alone.

Ama tek başına denemesine izin veremeyiz.

Let him try his own luck there

Kendi başının çaresine bakmalı!

Let him try.

- O...

Let him try it.

Bırak denesin.

Let him try.

Bırakın denesin.

Let him try on the jacket.

Ver de ceketi bir denesin.

Let him try on the pants, too.

Getir de pantolonu da bir denesin.

Shall we let him try?

Müsaade etsek mi?

Don't let him try anything.

Herhangi birşey denemesine izin verme.

How about let him try it?

Ona da şans versek, nasıl olur?

Alright, let him try it.

Tamam, hadi deneyelim!

Hey, twerp, let him try.

Hey, ahmak, bırak denesin.

- Should we let him try?

- Denemesine izin vermeli miyiz?

"Let him try"?

"Denemesine izin vermek" mi?

- We might as well let him try.

- Denemesine izin verebiliriz.

Let me try to find him.

Onu bulacağım.

I let him make a mug out of me, but don't anybody try it again.

Beni faka bastırdı ama sakın başkası denemesin.

I'll try to get him to let you off early.

Seni erken bırakması için ikna etmeye çalışacağım.

- Let's return and try to locate him.

- Dönelim ve yerini öğrenelim.

- Let me try and talk to him, inspector.

- Onunla konuşayım, müfettiş.

Let me try and talk to him.

Onunla konuşmayı deneyeyim.

Let him try.

Bırak denesin.

When he comes, let him in and try to act as natural as you can.

Geldiğinde, içeri al ve olabildiğince doğal davranmaya çalış.

If we run into CaseyJones, would you let me try him on for size?

Casey Jones'la karşılaşırsak, onunla kapışmama izin verir misin?

Let me try him sometime.

Bir ara bineyim.

- Let him try.

- Ama deneyebiliriz.

Ride him? Let me try, somebody help me up.

Bir deneyeyim, Binmeme yardım edin.

Let's try something else. Look, we only want to talk to him.

Azizim Charlie sadece onunla konuşmak istiyoruz.

Madam, let me try to pick him up.

Hanımefendi, kaldırmayı deneyeyim isterseniz.

Since you're victims of Fantomas as well, let's join forces to try to capture him.

Sizler de Fantoms'ın kurbanları olduğunuza göre onu yakalamak için güçlerimizi birleştirecağiz.

It wouldn't be if I let him die... and did nothing to try and save him.

Hiçbir şey yapmayıp onu ölüme mi terk edelim?

Don't let him get away! Useless, no matter how hard you try...

Kaçmasına izin vermeyin!

And the alpha jerk came on him and he said : "Fuck it, let me try the alpha," and slipped on out.

"bir de şu tarafı deneyeyim" dedi ve aramızdan ayrıldı.

Let me deal with him, or try.

Onu ben halledeyim.

Let us talk to him, Joseph. Let us try.

En iyisi git onunla konuş.

Let's try and talk to him.

Bir de konuşmayı deneyelim.

Now, let's try talking to him.

Şimdi, onunla konuşmayı deneyelim.

He's getting more control. Let's try to beat Moriarty by giving him everything he wants.

Moriarty'yi, istediği her şeyi ona vererek yenmeye çalışalım.

Let's just see him try to reanimate anybody that's embalmed with this shit.

Bu herifin bu asitle ölüleri nasıl dirilttiğini görelim bakalım.

You're thinking, "Let's see him go out in the jungle and try to find love."

"Ormana dalıp aşk aramasını görelim bakalım." Diye düşünüyorsun.

You wouldn't let go, and it got you shit.! Go ahead, Katie... try to save him like you couldn't do before.

İşin peşini bırakmadınız, ispat etmeyi denemekten vazgeçmediniz!

I'll let him chase me, you try and call the cops, okay?

Beni kovalasın. Siz de polisi ararsınız.