English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Let him know

Let him know tradutor Turco

2,461 parallel translation
Let him know we're safe.
İyi olduğumuzu söyle.
Okay well I only have twenty minutes so when Oz gets in just let him know he's missed his chance to have lunch with me.
Tamam, sadece 20 dakikam var bu yüzden Oz geldiğinde, ona benimle yemek yeme fırsatını kaçırdığını söyleyin.
I'll let him know you're here.
Burada olduğunuzu kendisine haber vereyim.
Let him know I don't bite.
Ona söyle, ısırmam.
I wish I could let him know my whereabouts.
Keşke bulunduğum yeri bilmesini sağlayabilseydim.
Let him know I am extremely disappointed.
Nasıl bir hayal kırıklığına uğradım ona gösterin.
Look, Chief says I have to spend a year as a GP, and I don't want to waste a day, so notify the town crier or whatever, and let him know I'm open for business.
Bakın, Şef pratisyen olarak bir yıl geçirmem gerektiğini söyledi ve ben de vakit kaybetmek istemiyorum kasaba tellalına falan söylesen de hizmete hazır olduğumu millete yaysın.
Give him some encouragement, let him know there are plenty of fish in the sea.
Ona biraz cesaret verin. Deniz de daha çok balık olduğunu söyleyin.
We need to let him know there's another way out.
Biliyorum. Adama bu işin başka bir çıkışı olduğunu göstermeliyiz.
When we reach the cell, stay out of the light. And whatever you do, do not let him know your name.
Hücresine vardığımızda, ışığa çıkmayın ve ne yaparsanız yapın adınızı öğrenmesine izin vermeyin.
And while you're taking his complaint, would you please let him know that I am in communication with DDA Hobbs?
Şikâyetini alırken ona savcı Hobbs ile temasa geçtiğimi haber verir misiniz?
I'll call moran on my way over. Let him know where we're headed.
Moran'ı yoldan arar ne tarafa yöneldiğimizi bildiririm ona.
I will let him know that you will be right there.
Gelmek üzere olduğunu haber vereyim.
I'll let him know you're our guest.
Numarasını bana ver konuğumuz olduğunu ona söylerim.
Just let him know that you're aware of his family tree and that... you'll be in touch.
Ona, soy ağacından haberdar olduğunu ve tekrar görüşeceğinizi söyle.
I'll let him know.
Ona haber veririm.
Detective, I'd like to call the mayor, let him know that we caught our killer.
Dedektif şimdi gidip Başkan'ı arayıp katilimizi yakaladığımızı bildirmek istiyorum.
I think deposing him here will let him know what it will be like if this evidence is brought forward at trial.
Eğer bu kanıt duruşmada öne sürülürse neler olabileceğini anlasın diye burada ifadeye alıyorum.
Come on! I'm gonna text Silas, let him know that we're pulling up.
Silas'a mesaj atıp, geldiğimizi haber vereyim.
If you see Nolan, just let him know I split.
Eğer Nolan'ı görürsen ayrıldığımı söylersin.
Let him know what is right... and be able to take care of himself.
Neyin doğru olduğunu bilmesini ve başının çaresine bakmasını sağlayın.
Let him know you're comfortable being in charge.
Sorumlu olmaktan rahatsız olmadığını bilsin.
Let him know.
Haber ver.
I just want to look the prick in the eye, let him know that the tables are turned.
Sadece herifin gözlerine bakıp durumun tersine döndüğü görmesini istiyorum.
I'll let him know you called.
Aradığını bildireceğim.
He let the CIA perform an experiment on him... one that changed him into the man we know now as Alexei Volkoff.
Kendisi üzerinde CIA'in deney yapmasına izin verdi ve bildiğimiz adıyla Alexei Volkoff'a dönüştü.
You know, don't let him take advantage.
- Tamam keyfini çıkaralım
Just let me know where on the pier he wanted you to meet him.
İskelede nerede buluşmak istediğini söyle.
I'm really a great guy when you get to know me. - How much to let him go?
Beni tanıma şansı bulursan harika biri olduğumu görürsün.
Listen. If you see him around again, you need to let me know, okay?
Ama dinle, eğer onu bir daha, görürsen bana haber ver, tamam mı?
"I sure did and let me tell you something, " if I had him in my bed, "I'd suck his cholesterol level back to normal, you know what I'm saying?"
"Tabii ki gördün, bak ne diyeceğim eğer o adam yatağımda olsaydı kolestrolünü normal seviyeye indirirdim demek istediğimi anlıyor musun?"
Let him go, I know them.
- Bırak gitsin, onu tanıyorum.
You know, you don't have to let him push you like that.
Seni böyle zorlamasına izin vermemelisin.
And let Klaus know that you're tracking him? He thinks you're dead.
Klaus'a onu takip ettiğini ifşa mı edeceksin?
I know, and you're gonna let him and the others go.
Biliyorum, onun ve diğerlerinin gitmesine izin vereceksin.
I just know this is a big deal to him, and I don't wanna let him down.
Bu onun için çok önemli biliyorum ve onun yüzünü kara çıkartmak istemiyorum.
Text the message board to let the object of your affection know there's a video waiting for him.
Mesajını gönderdiğinde panoda çıkacak ve senin yazdığın mesajdan onu bekleyen bir video olduğunu anlayacak.
I'm just saying, if you want him to open up and let us know what's going on, alienating him is probably not the best approach.
Gelip bize neler olduğunu anlatmasını istiyorsan, onu bizden soğutmak en doğru yaklaşım şekli değil, bunu diyorum sadece.
If we let him leave, we'll never know.
Gitmesine izin verirsek bunu asla bilemeyiz.
Let the inspector know and have him call if there are any problems.
Müfettişi bilgilendirin ve herhangi problem olursa beni arasın.
- YOU KNOW, TO PROLONG HIS AGONY, MAYBE YOU SHOULD LET JOY STRING HIM ALONG FOR A WHILE.
Daha fazla acı çeksin diye... izin ver de Joy biraz daha takılsın.
If you do, uh, hear from him, let us know, huh?
- Haber alırsanız, bildirir misiniz?
Which worked... long enough for him to let me know how much of an asshole he thinks that I am.
İşe yaradı da. Oğlumun pisliğin teki olduğumu düşündüğünü öğrenene kadar işe yaradı.
Although, you know what, I would just watch out for her come holiday time, if I were him, because if I were her, I'd stick a stent in one of those boobs and let the Finn blubber
Ayrıca bir de ben olsam ona tatil zamanı gelince sahip çıkardım. Onun gibi erkek olsam... Yani o olsam, senin göğüslerden birine hortum takar, Finn balinası yağlarının Hanukkah'da yedi sihirli gece yaratması için ışık yakmasına izin verirdim.
I know I shouldn't have let him go tonight.
Bu partiye gitmesine izin vermemem gerektiğini biliyordum.
Everyone looking for him thinks it's really very important. I'll let you know when he calls back.
O bir beyin cerrahı ; onu arayan herkes işlerinin çok önemli olduğunu düşünüyor.
And you know something? In junior high, he used to practice at night, and he wanted to walk home, but I wouldn't let him.
Bir de ne biliyor musun, ortaokula giderken, geceleri antrenman yapıyordu ve eve yürüyerek gelmek istiyordu, ama ben hiç izin vermedim.
You know, I don't know, maybe we could... Let him spread his wings a little bit.
Bilmem, belki de ona biraz fırsat tanısak bence bırakalım da biraz sorumluluk alsın.
Parker : Okay, let me know as soon as you find him.
Pekala, bulur bulmaz bana da haber verin.
And before you let him die, you should find him... and know that for yourself.
Ve onu kenara atmadan önce, onu bulmalı ve bunu kendin öğrenmelisin.
I don't have my gun on me, plus we don't know if he has a partner outside, so let's just try to keep him calm and not get anybody shot.
Üzerimde silahım yok, üstelik dışarıda bir ortağı var mı yok mu bilmiyoruz, yani sadece adamı sakin tutmaya çalışalım ve kimse vurulmasın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]