Like a family tradutor Turco
2,165 parallel translation
You played like a family.
Bir aile gibi oynadınız.
This picture shows that this company is like a family.
Bu resim Firmanın bir aile gibi olduğunu gösteriyor.
It's like a family.
Küçük bir aile gibiyiz.
I thought you were like a family to him
Onu ailenden biri gibi gördüğünü sanıyordum.
'Like a family not a real family
"Aile gibi". Gerçek bir aile değil.
Although there's no chemical thing he's very comfortable to be with like a family.
Kalbim çarpmasa bile onun yanı, yuva gibi sıcak.
- So we look like a family.
- Bir aile gibi duralım diye.
It looks like a family.
Bir aileye benziyor.
Like a family.
Bir aile gibi.
We were like a family.
Aile gibiydik.
Kind of like a family business, I guess.
Aile mesleği sayılır.
I mean, we're like a family.
- Yani bir aile gibiyizdir.
All we have to do is act like a normal family.
Tek yapmamız gereken sıradan bir aile gibi davranmak.
You don't know what it's like to take care of a family.
Sen aile geçindirmek nedir bilmezsin.
Anytime a cop dies it's like losing a member of the family.
Ne zaman bir polis ölse ailemizden biri ölmüş gibi olur.
He's angry because somebody came along and killed a member of his family today. And he feels like if he doesn't do something about it, nobody will.
Bugün birileri gelip ailesinden birini öldürdüğü için kızgın ve eğer kendisi bu konuda bir şey yapmazsa, kimsenin yapmayacağını sanıyor.
I think I would like to be buried, so that I have a headstone, like Elvis, but I think that when you have a headstone and you're in a place, it puts great pressure on your family,
Gömdürmek daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Bu yüzden, Elvis gibi bir mezar taşım var. yani bence, bir mezar taşın olduğunda.
It's like you and ten of your buddies pick up a potato chip, bring it back to your ant family so everyone can eat, and it takes you, like, three hours to get from over there to over there.
Sen ve on arkadaşın bir patates cipsi bulup eve götürüyorsunuz ki bütün aile yiyebilsin. Şuradan şuraya götürmek de 3 saatini falan alıyor.
It's like we're a normal family.
Normal bir aile gibiyiz.
is that like a Salem witch hunt, they are persecuting- - sorry, prosecuting- - Cody and his family for holding different beliefs.
Salem'deki cadı avı gibi yargısız infaz- - Pardon, yargı yoluyla Cody ve ailesini farklı inançlarından dolayı cezalandırmak istemeleri.
She puts all her different coifs on that, It's gonna look like a jackson family reunion.
Tüm şapkalarını üzerine koyar aynen Jacksonlar gibi görünür.
I felt like we were one big family taking a road trip.
Sanki uzun yola çıkan büyük bir aile gibi hissettim.
But you both feel like family, is a gift from that daughter.
Hasta değil de baba gibi. ... ölürken size hediye ettiği kız.
Yeah, ever since Hani moved in with us, I feel like we're a real family now.
Evet. O buraya taşındığından beri evimiz eve benzedi.
Like that weird girl said, if you were born in a rich family due to Samshin Granny's randomness, you have the duty to preserve and expand this wealth.
O garip kızın söylediği gibi Samshin Nine'nin sayesinde zengin bir ailede doğmuşsan bu zenginliği koruma ve geliştirme görevin vardır.
It's not like it'll break because I have a poor education and a lousy family.
Berbat bir eğitim geçmişi ve aileye sahip bir kadının kullandığı bir şeyse, kolay kolay kırılmaz değil mi? Sus artık.
She was dating the son of the Haeshin Group family that threw him out, and she was like a sister to him, his noona.
Choi Seon Young, onu kapı dışarı eden Haeshin Grup ailesinin oğlu ile çıkıyordu ve onun için bir kız kardeş, bir abla gibiydi.
I'd like Jae In to be married into a family with some money.
Jae In'in, paralı bir ailenin oğluyla evlenmesini isterim.
He hid like a shadow, and before we knew it, he had a hold on our family and is shaking us all.
Bir gölge gibi gizlendi ve biz bunu öğrenmeden önce ailemize yapıştı ve hepimizi sarsıyor.
I really do want to have a family, and I need to be doing that with someone who's, like, ready to go there with me.
Bir aile oluşturmak istiyorum ve bunu yapmak için de buna hazır olan birisine ihtiyacım olacak.
A family seems exactly like an archipelago.
Ailemiz takımadalar gibi resmen.
It was almost like a little family unit.
Garip bir olguydu.
And the Muppets are like a big family.
Muppet'lar büyük bir aile gibidir.
Yeah, it's a, uh... I don't know, it's maybe corny to say, but these guys and gals are kind of like the closest thing I've got to a family these days.
Evet, bilemiyorum, söyleyeceklerimin modası geçmiş olabilir fakat şu kız ve erkek arkadaşlarınla ailemle geçirdiğim günlerdeki gibi yakınsınız.
Because like the thread of a grandmother's quilt, butter is the centerpiece of a family dinner.
Çünkü aynen örme yorganın ipliği gibi tereyağı da bir ailenin yemeğinde baş köşededir.
I met him a few times, but he was just, like, a friend of the family or something.
Onunla birkaç kere karşılaştım, ama o sadece bir aile arkadaşı gibi bir şeydi.
- Trying to get him to come to your parents anniversary party so you don't lose face in front of the family is a lot like apologizing.
- Onu buraya getirmek yıldönümünde ailenin karşısında küçük düşmemek için özür diledin bu sayılmaz.
A motorbike doesn't look like much, but it can carry off a family's happiness.
Bir motorsikletli için birilerini taşımak kolay olabilir, ama aynı zamanda bir ailenin huzurunu da taşıdığını bilmelisin.
I'd like to have a family someday.
Bir gün bir aile sahibi olmak isterdim.
A freak like you could never have a family of his own.
Senin gibi bir puştun asla kendine ait bir ailesi olamaz.
Man, you're whining like a goo-goo, ga-ga baby, when you got your health, you got no family to support.
Bebek gibi sızlanıyorsun dostum. Üstelik sağlığın da yerinde ; geçimini sağlamak zorunda olduğun bir ailen de yok.
I know it's like policy and everything, but this is a family emergency, so maybe you could just give me the room number...
Politikanızı falan biliyorum ama bu bir aile acil durumu. Belki oda numarasını verebilirsiniz.
- Try to look like a normal family.
- Sıradan bir aileymiş gibi durun.
I would just like to say a few words about being a family.
Bir aile olmak hakkında birkaç şey söyleyeceğim.
Yes, I stayed home to take care of our family, like your mother probably did for you, but I went to college, and I have a degree.
Evet, muhtemelen senin annenin de yaptığı gibi evde kalıp ailemle ilgilendim. Fakat üniversiteye gittim ve diplomam var.
And then it was just like that. We were, we were up and gone. I bet he ended up going home with a really great family.
Ve sonra hepsi bu kadardı.
Doing this show, it feels like we've become like a little family, huh?
Gösteriyle birlikte küçük bir aile gibi olduk sanki, değil mi?
I don't understand. Look, next to Sam, you and Bobby are the closest things I have to family - - that you are like a brother to me.
Sam'den sonra Bobby ve sen benim ailem gibisiniz.
We just got to - got to stick together like a unit - family unit.
Birlik gibi beraber göğüs gerelim yeter. Aile birliği gibi yani.
He put a gun to his chin on Christmas'cause he couldn't live with what he'd done, how he hurt you and your family - just like you're doing right now.
Noel'de çenesine silahı dayamış! Çünkü sana ve ailene yaptıklarına dayanamıyormuş! Şu an da aynı şeyi yapıyorsun!
pequeño enough people for that. feel like a big family aquí giant that... large enough someone you met in a totally different
Bir tablo gibi burası Burda dev bir aile gibi oluyorsun
like a virgin 32
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like a baby 70
like a princess 21
like an angel 29
like always 190
like a cat 27
like a fool 55
like a dream 34
like a bird 44
like a 442
like a baby 70
like a princess 21
like an angel 29
like always 190
like a cat 27
like a fool 55