Like here tradutor Turco
27,559 parallel translation
'Cause the showers here, they're not like that.
Çünkü duşlar bu tarafta, bundan hoşlanmazlar.
I've been here, like, two hours.
İki saattir falan buradayım.
I'm here and waiting to find out what you like best about me.
Benim en çok hangi yönümü sevdiğini söylemeni bekliyorum.
And like I said, we are right here with you.
Ve tıpkı az önce dediğim gibi biz de tam burada yanı başındayız.
It hurts me to tell you this, but you like facts, so here it is : She deserves more than you're capable of giving her at this stage in your life.
Sana bunu söylemek içimi acıtıyor ama sen gerçekleri seversin, o yüzden işte sana gerçek hayatının şu aşamasında ona verebileceğinden daha fazlasını hak ediyor.
I feel like someone just left some wind behind in here.
Bence birileri de bu arabanın arka kısmına biraz rüzgârını bırakmış.
It look like I'm gonna go party with the old man right here.
Galiba şu ihtiyarla birlikte partilere akacağız.
I like parties, and I'm here for the mop-up.
Partilere bayılırım. Galibiyet kutlamalarına geldim.
Well, yeah, I mean, if the mission was impersonating Brad Pitt, you'd be the man, but I think we can all agree if anyone here looks like a G-man here, it's me.
- Görevimiz Brad Pitt'in yerine geçmek olsaydı seni seçerdik. Ama sanırım hepimiz buradaki G-Man'e benzeyen tek kişinin ben olduğum konusunda hemfikirizdir.
Why else would you still be here taking orders like a well-trained puppy?
- Kaçırıyorsun tabii. Yoksa neden eğitimli köpek yavruları gibi emir alasın ki?
Look, guys, we're like a family here, okay?
Hepimiz bir aile gibi değil miyiz, çocuklar?
They don't let people like me have visitors here, Detective.
Beni gibilerin ziyaretçi kabul etmesine izin vermiyorlar, dedektif.
I think you don't like the idea of someone taking your place here.
- Ne düşünüyorsun? Birinin, yerini doldurması fikrinden hoşlanmıyorsun.
It's like I'm here, but I'm not.
Sanki buradayım ama aslında değilim.
And I feel like a fool just standing here listening.
Böyle boş boş dinlerken kendimi aptal gibi hissediyorum.
They've ignored all attempts to communicate, but we do know, just like before, that the dropships contain reconnaissance teams sent here to gather more intel about us.
Tüm iletişim girişimlerini görmezden geldiler. Ama önceki gibi gemilerde bilgi toplamak için buraya yollanan keşif birlikleri olduğunu biliyoruz.
It felt like, when these aliens got here, that finally something had happened I didn't cause, and maybe I could make up for everything I'd done to everybody, but I...
Bu uzaylılar geldiği zaman sonunda benim... sebep olmadığım bir şey diye düşündüm... belki yaptığım her şeyi telafi... edebileceğim bir fırsat dedim ama...
These men are here because government men like Kovar have taken everything from them.
Bu adamlar buradalar çünkü ; Kovar gibi devlet adamları onların ellerinden her şeyi aldı.
But that's why I like being here.
Bu yüzden burada olmayı seviyorum.
Yo. Smells like a brewery in here.
Meyhane gibi kokmuş burası.
If Kevin were here, he'd sign off on that because he once tried to kill me and he would like to avoid prison.
Kevin burada olsa, bunu kabul ederdi çünkü beni öldürmeye çalıştı ve hapse girmek istemeyecektir.
I'm not waiting here like a damsel.
Burada hanım kız gibi beklemeyeceğim.
It's like three round trips from here to Tokyo.
Buradan Tokyo'da üç kez gidiş-dönüş gitmek gibi.
I work here, so it's sort of like you're following me, if you think about it.
Ben burada çalışıyorum, asıl sen beni takip ediyorsun.
Sounds like the counselor here has got a plan.
Anlaşılan avukatın bir planı var.
Looks like my ride's here.
Anlaşılan arabam geldi.
Just like everyone else here, just the same.
Tıpkı buradaki herkes gibi, aynı.
It's like a funeral home in here.
İçerisi cenaze evi gibi oldu.
Look, I am here for a reason, and I want to stay here, but I'm not doing shit like we did the other day.
Bak, buradaysam bir sebebi var ve burada kalmak istiyorum ama geçen gün yediğimiz gibi haltlar yemem ben.
I don't know if you like it, or if you even wear a veil when you get married here, but Sheila always used to love dressing up in it when she was a little girl, and...
Beğenip beğenmediğini ya da burada evlenirken duvak takıp takmadığınızı bile bilmiyorum. Ama Sheila küçük bir kızken bunu takmayı severdi.
And he was driving out of here like a man running from something.
Ve arabayla buradan çıkıyordu bir şeyden kaçan bir adam gibi.
Hold on, I-I-I feel like I'm missing something here.
Bir yeri kaçırıyorum galiba.
I don't know that I like living here anymore.
Burada yaşamaktan hoşlanıyor muyum emin değilim artık.
That's the way folks around here like it.
Buradakiler böyle seviyor.
Sounds like she's here for something much bigger than that.
Sanki daha önemli bir şey için burada.
What would you like to do while you're here?
- Buradayken ne yapmak istersin?
Well, this is totally, totally unrelated, but, uh... he's not, like, around here, right?
Bunun konuyla hiç alakası yok ama buralarda değil, değil mi?
Okay, fine, I may have had a teensy bit of trouble adjusting when we first got here for, like, six teensy, little months, but I took your advice, and I got a job.
Buraya geldiğimizde uyum sağlamayla ilgili minik sıkıntılarım olmuş olabilir, evet altı aycık sıkıntılar ama dediklerine kulak verdim ve iş buldum.
The blue looks great on you. The day we spent acting like cops and getting that video back was the only time I've felt alive since we've been down here.
Polis gibi davranıp o videoyu aldığımız gün buraya geldiğimizden bu yana kendimi hayatta hissettiğim tek zamandı.
How have I been here for, like, a few weeks and I know more about this than you do?
Birkaç haftadır burada olmama rağmen nasıl senden daha çok şey bilebilirim ki?
- Sounds like Brandon's here.
- Brandon burada galiba.
Someone who seemed sketchy, like they didn't belong here?
Kabaca buralara ait olmayan birinin?
Well, then why are you still playing around in here instead of researching like the rest of us?
Peki o zaman neden bizim gibi araştırma yapmak yerine burada oyalanıyorsun?
Would you like to get out of here?
Buradan gitmek ister misin?
I've been working here half my life and I've never seen anything like it.
Hayatımın yarısı boyunca burada çalıştım ama hiç böyle bir şey görmedim.
Who's subject to the vote like everyone else here.
Diğer herkes gibi oylamaya da dahil.
You want me here to put a bullet in your head if you end up like Kovacs.
Eğer sonun Kovacs gibi olursa kafana ben sıkayım diye istiyorsun.
Look, you had me here to settle disputes like this.
Bakın, beni burada bunun gibi ihtilafları çözmek için tutuyorsunuz.
There's someone else here who would like to say howdy.
Burada seninle konuşmak isteyen biri daha var.
I like it here.
Burayı seviyorum.
It smells so good in here, like baby powder and hope.
Güzel kokuyor, bebek pudrası ve umut gibi.
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20