English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Looking sharp

Looking sharp tradutor Turco

176 parallel translation
Inside five minutes they'll be starting back this way, slow... Combing the road, looking sharp.
Beş dakika içinde bu tarafa doğru gelecekler, yavaşça yolu tarayacaklar, her yere bakacaklar.
Looking sharp, boy. Looking sharp.
- Çakı gibisin, evlât!
YOU'RE LOOKING GOOD, BOLI E. YOU'RE LOOKING SHARP.
Zinde görünüyorsun. - İzleyecek misin?
Looking sharp, huh?
Çok şıkım, değil mi?
Darryl You're looking sharp.
Darryl! Çok yakışıklısın.
Evening, boys. Looking sharp.
Keskin görünüşlü gece çocukları.
Looking sharp, man.
Tebrikler. - İyi şanslar!
You're looking sharp.
Pek de şıksın.
You're looking sharp, sharp.
Azimli gözüküyorsunuz, hayli fazla.
Looking sharp.
Kendinize iyi bakın.
- Well, you're looking sharp there, Tim.
- Harika görünüyorsun, Tim.
You're looking sharp.
Jackie, kötü görünüyorsun.
Yeah, you're looking sharp.
Evet, şık görünüyorsun.
Looking sharp, Eric.
Sert görünüyorsun, Eric.
You're looking sharp, Walt.
Çok hoş görünüyorsun Walt.
Looking sharp for your big date?
Büyük randevu için zehri gibi görünüyor.
- Looking sharp.
- Bir şey olmuş.
You're looking sharp.
İyi görünüyorsun.
Say, Meg, looking sharp.
Söylesene, Meg, harika görünüyorsun.
He's looking sharp in a standard white lab coat and dark slacks.
Standart laboratuvar önlügü ve koyu renk pantolonuyla cok şık görünüyor.
There he is, built like a pipe-cleaner but looking sharp.
İşte geldi. Bir baca temizleyicisi kadar incesin ama jilet gibisin.
Looking sharp, Edwin.
Çok şıksın, Edwin.
Looking sharp, young man.
- İyi görünüyorsun genç adam.
- Ha, looking sharp.
- Çok şık görünüyorsun.
Looking sharp, Sharp.
Çakı gibisin Sharp.
Looking sharp... William
Yakışıklı görünüyorsun, William.
Yeah, Rude, looking sharp!
Bravo Rude, hoş duruyorsun!
- You're looking sharp there, tiger.
- Muhteşem görünüyorsun, koçum benim.
You're looking sharp.
Kıyak görünüyorsun.
Okay, let's get this place looking sharp, but not too sharp. We don't want her to think that we don't need the money.
Tamam tamam, uh, Bu yeri güzelleştirmeye başlayalım... ama çok değil, Paraya ihtiyacımız olmadığını düşünmelerini istemeyiz.
One of those sharp-looking thugs women go for.
Kadınların pek sevdiği şu sert görünüşlü haydutlardan.
I'll admit you're a very sharp-looking guy.
Yakışıklı olduğunu kabul ediyorum.
That sharp-looking chick's my date.
O fıstık sevgilim olur.
His scraper is a stick that has been split to give it a sharp edge and he produces some dry-looking shavings.
Elindeki kazma aleti, keskin bir kenarı olsun diye ortadan bölünmüş bir çubukta ibaret ve onunla kuru görünümlü talaşlar yapıyor.
Sammy, you're looking pretty sharp tonight.
- Sammy, bu akşam çok şıksın. - Evet, olay nedir Sam?
What we're looking for, this is no more than an educated guess I'd like to make that clear, is some multi-cellular life form with stripes, huge, razor-sharp teeth, about 11-foot long and of the genus felis horribilis.
Burada söz konusu olan, bildiklerime dayanarak söylediğimi... bu arada belirtmeliyim ; çizgili, iri, jilet gibi keskin dişli... yaklaşık üç metre uzunluğunda ve felis horribilis familyasından olan... bir çeşit çok hücreli canlı.
Two out in the first inning, and Harris looking very sharp, so far.
Atış gelecek ve Harrys çok kötü bakıyor.
Hey, you two are looking pretty sharp.
İkiniz beraber bayağı hoş görünüyorsunuz.
A sharp-looking man gets out.
Keskin görünüşlü bir adam uçaktan çıkıyor.
You are looking very sharp this morning.
Bu sabah gerçekten çok neşelisin.
Well you're looking pretty sharp there...
Bu halde gayet şık gözüküyorsunuz...
So I'm looking for anything suspicious like small, dark places where somebody could get grabbed any blacked-out cars or vans, or pale, bumpy people with sharp teeth.
Öyleyse şüpheli herşeyi arıyorum birilerinin alıkoyulabileceği küçük karanlık yerler gibi.. ... ve karartma camlı araba veya kamyonetler veya soluk tenli, yamru yumru ve sivri dişli insanlar.
See, shooting someone from long range, and taking out the engine of a radio car while it is hauling ass... You're looking at one sharp shooter.
Birine uzaktan ateş edip de hareket hâlindeki bir arabanın motorunu vuruyorsan mutlaka keskin nişancısındır.
That is a sharp-looking jet.
- Ne yapıyorsun öyle?
- Not as weird as a sharp, young... good-looking woman working in a lumberyard.
- Keskin, genç, hoş bir bayanın... kereste fabrikasında çalışması kadar garip değil.
You take fairly sharp pictures, you're quite good-Looking, you get around, and everyone wants a piece of you.
Çok keskin poz veriyorsun, Oldukça iyi görünümlüsün, Etrafta bir dolaş, herkes senin bir parçan olmak istiyor.
YOU'RE LOOKING SHARP.
Kıyak görünüyorsun.
You know, I got to say, I thought she was just some actress... looking for her 15 minutes of fame, but she's pretty sharp, you know.
Bilirsiniz, söylemeliyim, onun sadece bir 15 dakikalığına ünlü... olmak isteyen aktrislerden olduğunu sanıyordum, ama o gerçekten harika, bilirsiniz.
- We need someone smart, sharp-looking.
- Zeki, uyanık görünen biri lazım.
And then we were looking for fast predators, and the darts live in the lower atmosphere and they've got four fins at right angles like the tail end of a dart, and a very sharp front end, and they hunt in packs and come up to the upper atmosphere and they hunt frisbees.
Ve hızlı yırtıcılar da var elbette, onlara dartlar diyoruz düşük atmosfer seviyesinde yaşayan bir dartın arka kısmında dört yüzgeç ve sivri bir uç bulunur gruplar halinde çalışan bu canlılar, üst atmosferde yaşayan frizbileri avlayarak varlıklarını sürdürürler.
She goes looking for a safe place to lay her eggs and meets a charming gentleman with a long bushy tail and very sharp teeth.
Yumurtlayacağı güvenli bir yer aramaya gidiyor Uzun gür kuyruklu ve çok keskin dişleri olan hoş bir centilmenle karşılaşıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]