Looking man tradutor Turco
2,932 parallel translation
No clue, but there's a suspicious-looking man on "J" Street and 56th- - haunted eyes, nervous energy, an overcoat on a hot day.
Bilmiyorum, ama "J" Caddesi ve 56.'da şüpheli görünen bir adam var kötü bakışlı, endişeli görünen, sıcak havada palto giymiş biri.
Well, he's a good-looking man.
- Adam yakışıklı sonuçta.
You're also, quite frankly, a very weird-looking man.
Ayrıca, oldukça dürüstçe, garip bakışları olan birisin.
¶ And now she's looking for a downtown man ¶
# Şimdiyse arıyor şehir merkezinden bir adam #
I'm not looking for a buddy. I'm a grown man.
Yetişkin bir adamım.
The man you're looking for will be here soon.
Aradığınız adam birazdan burada olur.
You're looking for a man you already killed.
Çoktan öldürdüğün bir adamın peşindesin.
It's okay, I'm your pool man. Just checking your pH levels and stuff. Which, by the way, are looking awesome.
Sorun yok, ben havuzunuza bakıyorum şu anda harika görünen pH seviyesine falan bakıyordum.
Maybe your man likes wasting his life circling the block, looking for a space.
Belki adam hayatını mahvetmeyi seviyordu caddede birkaç tur atıp, park edecek yer aradı.
What's wrong is my mom's a liar you were looking for the bearded man.
- Sorun, Annem bir yalancı. Sakallı adamı arıyordun.
The man that we're looking for is Marcus Gates.
6 kadını öldürdü, çünkü biz engel olamadık. Aradığımız adam Marcus Gates.
Well, I'm actually looking for a man named Cameron James.
Aslında Cameron James adlı birini arıyordum.
Cullen Bohannon, the man they're looking to hang.
Cullen Bohannon... İpe yollayacakları adam.
I'm looking for a man named Harper,
Harper isimli bir adamı arıyorum.
You're the only man I know puts his hands up a girl's skirt looking for a dictionary.
Kizin etegini kaldirip altinda sözlük arayan tanidigim tek erkeksin.
Simpson, you are looking at a man who was not good enough for the worst public school in America.
Simpson, Amerika'nın en kötü okulunda bile bulunamayacak kadar kötü olan kişi karşında.
As if she was looking away from the man, rather than towards him.
Yani adama doğru değil de adamdan öte tarafa bakıyormuş gibi.
Man, pizza guys are getting worse and worse-looking.
Pizzacılar giderek daha kötü görünüyor.
I understand you've caught the man we've been looking for.
Anladığım kadarıyla aradığımız adamı bulmuşsunuz.
Antisocial, underachiever- - he's viable, but he doesn't have the intelligence I'd be looking for in our man.
Anti sosyal, başarısız tutarlı fakat aradığımız adamdaki zekâya sahip değil.
Does a man ever tired of looking at the sunrise... when he's balls-deep in Kevin?
Bir adam hiç güneşin doğuşuna bakmaktan sıkılır mı? Kevin'i göt ettiği sürece.
We're looking for this man- - Samir Abbas.
Bu adamı arıyoruz, Samir Abbas.
In this haunting scene in Last Year in Marienbad " a man seems to be remembering looking at a woman,
"Geçen Yıl Marienbad'da" daki bu ürkütücü sahnede bir adam bir kadına bakarken bir şey hatırlar.
Well, we're looking for a man.
Birini arıyoruz da.
For all those girls out there looking for the Indian Monopoly man?
Hintli Monopoly adamı bekleyen kızlar için mi?
All right, he's shabby looking, has appalling manners, is extremely forgetful and seems to spend most of his time in the tavern, but he is... my man-servant.
Pekala, biraz pespaye görünebilir, terbiyesiz, son derece unutkan ve çoğu zamanını tavernada geçiren biri olabilir ama o benim uşağım.
The man... he was looking through this little window.
Adam... küçük bir pencereden bakıyordu.
Nur Ed Din, a young man, has been looking everywhere for his beloved maidservant, Zummurud.
Genç Nurettin, her yerde sevgili hizmetçisi Zümrüt'ü arar.
'Cause I think what happens is women get tired of looking at the man in their house.
Çünkü sanırım bir kadının evindeki adama bakmaktan bıktığında olan şey.
I'm just looking for a man I can love.
Sevebileceğim bir erkek arıyorum yalnızca.
The man looking after you brother's body found it on him. That's all.
Kardeşinin cesedini arayan adam üzerinde bulmuş.
I think that's the positive way of looking at it, but it's hard, man, believe me.
Bence pozitif bakış açısı budur. Ama zordur, inan bana dostum.
Mwah! Looking good, man.
İyi görünüyorsun, dostum.
Old Mr. Clarriker will tell Herbert he was touched by his obvious passion for ships and wants to support a young man looking to strike out on his own without the cushion of family money.
Yaşlı Bay Clarriker, Herbert'e diyecek ki onun gemilere olan belli tutkusundan etkilenmiş ve kendi başına, ailesinin parası olmadan başarmak isteyen bir gence destek olmak istiyormuş.
We're looking at an image of the heart of a 50-year-old man who's had a near-fatal heart attack.
Neredeyse ölümcül bir kalp krizi geçirmiş 50 yaşındaki bir adamın kalp görüntüsüne bakıyoruz.
They're looking for a man to push that button,
Düğmeye basacak bir adam arıyorlar.
This is going to be a strange question but... Did a young man happened to come here looking to use your rest room or something?
Bu garip bir soru olacak ama... genç bir adam tuvaletinizi kullanmak... ya da başka bir şey için buraya gelmiş olabilir mi?
I was in the room, man, looking at the ice then the freaking thing jumped out!
Odadaydım, buz arıyordum! Lanet şey sıçrayıp kaçtı!
What were you doing looking in that man's bottle?
O adamın şişesiyle ne yapıyordun?
Yo, you looking for that good stuff, man?
İyi mal mı arıyorsun, dostum?
I mean, look at you, man looking like a Mardi Gras parade reject.
Yani, sana bakıyorum, adam Bir Mardi Gras'dan atılmışa benziyorsun
We're looking at the medical directors of Treadstone and Outcome publicly celebrating their top secret man-crush.
Çok gizli olan dostluklarını açıkça takdir eden Treadstone ve Outcome'ın tıbbi direktörlerine bakıyoruz.
Hey, Han Solo, you're looking great, man.
- Neyse, iyi görünüyorsun Han Solo.
You are looking at a vindicated man.
Sen hakli gibisin.
The beard's looking great, my man.
Sakalın harika görünüyor dostum.
The man you're looking for is... He's a fiction.
Aradığınız adam bir kurgu.
... that brunette, she was looking at you, man.
Ama o esmer...
What the fuck you looking at, man?
Ne bakıyorsun amına koyayım lan?
You looking at your man.
Tam adamına bakıyorsun.
The old man's not looking too good.
Yaşlı adam pek iyi görünmüyor.
WHY ARE YOU LOOKING AT ME LIKE I JUST TOLD YOU I USED TO BE A MAN?
Neden az önce eskiden bir erkek olduğumu söylemişim gibi bakıyorsun?