English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Ls that so

Ls that so tradutor Turco

194 parallel translation
- ls that so?
- Öyle mi?
ls that so?
Öyle mi?
- ls that so strange?
- Bu olmadık bir şey mi?
Not without you ls that so?
Sensiz olmaz. Öyle mi? Al bakalım.
ls that so?
Sahiden mi?
- Ls that so dangerous?
- O kadar tehlikeli mi?
This is your pay. I'll be your manager hereafter I have someone doing that already ls that so?
Bundan sonra senin menejerin olacağım işte payın benim zaten menejerim var öyle mi?
She had headaches. ls that so bad?
Başı ağrırdı. Bu çok mu kötü?
You were right in saying I despise you but now things are different ls that so?
Hiçde düşündüğün gibi değil... seni ilk gördüğümde küçümsemiştim ama ama şimdi farklı düşünüyorum! öyle mi?
- ls that so?
- Öyle mi? - Öyle.
- ls that so?
Öyle mi?
- ls that so?
- Evet.
- ls that so?
— Öyle mi?
ls that so?
Yapma ya?
ls that so?
Demek öyle?
- ls that so difficult to understand?
Anlamıyor musun?
Tell him youre going with me of your own free will so that he can peacefully take his departure before I become too annoyed with him.
Ona benimle kendi özgür iradenle geldiğini söyle ki buradan içi rahat ayrılsın ve benim de canımı sıkmaya başlamasın.
Try that ls that so?
Sen görürsün?
Make sure that it says so on the patrol report.
Görev raporunda bu mutlaka yazılsın.
ls that true, sir? After the master has looked after him for so long, that wretch pays him back with such treachery. Enough, enough!
Efendimizin onca iyiliğinin karşılığını böyle asılsız dedikodular yaparak ödüyor hain!
Barsine, after I am dead, see to it that my body is carried out and cast into the River Euphrates, so that it may disappear, that men will forever believe that from the gods I came... and to the gods... I returned.
Barsine, ben öldükten sonra cesedim götürülüp, Fırat Irmağı'na atılsın gözden kaybolsun böylece insanlar sonsuza dek, benim tanrılardan gelip yine tanrılara döndüğüme inanacaklar.
And so those mindless beasts of the subconscious had access... ... to a machine that could never be shut down.
Ve bilinçaltının o akılsız canavarları kapatılması imkansız bir makineye girdiler.
And in all that time, never so much as a how-de-do out of you.
Tüm bu zaman boyunca, bir kez bile "nasılsın?" diye sormadın.
Petro always got bad musty water, so that he grew up stupid and goofy.
Petro her zaman kötü küflü su içti, bu yüzden aptal ve akılsız büyüdü.
A mother says, "How are you?" That's so comical?
Annesinin "Nasılsın?" demesi komik mi?
- ls that not so, Lord Essex?
- Öyle değil mi, Lort Essex?
So you think that'51 ls gonna be a good year
Demek ki bu sene güzel geçecek diyorsun.
I sweated so much that I had to ride the bike in underwear.
Bisiklet yüzünden o kadar terlemiştim ki iç çamaşırlarım sırılsıklam olmuştu.
So that's how you are, brother-in-law.
Peki şimdi nasılsın kayınbiraderim.
I want to be referred to as Miss Bryant, and not as Mrs. Reed, and I want to keep an account of every cent we spend so that I can pay you back.
Adım Bayan Reed değil, Bayan Bryant olarak yazılsın. Harcadığımız her sentin hesabını tutalım ki sana geri ödeyebileyim.
Now that I know you all are so outspoken, my worries were unfounded.
Şimdi bu açık sözlülüğünüzle Benim endişelerimin asılsız olduğunu. gösterdiniz.
Is it because our smuggling business ls doing so well that
Kaçakçılık işi yüzünden... kazancımıza göz koydular!
So, we got a once in a lifetime, top of the line looney-tuney. That's what you're saying, right, Doc?
Yani, nereden bakılırsa bakılsın tam bir çizgi film kahramanı.
How are you? " Is that so terrible?
"Nasılsın?" Bu o kadar kötü mü?
I can't be raped so that more milk can be sold!
Ben daha fazla süt satılsın diye tecavüzde uğramadım!
But are you sure that Benedick loves Beatrice so entirely?
Benedick'in, Beatrice'e sırılsıklam aşık olduğundan emin misin?
Jefferson, was there ever a girl in your life that you were so nuts about, so crazy for, so unbelievably in love with that you would do anything she asked you?
Jefferson hayatında hiç tutkuyla istediğin, seni çıldırtan,.. ... sırılsıklam aşık olduğun, öyle ki, senden istediği her şeyi yapabileceğin bir kız oldu mu?
So it's genetic. ls that it?
Yani genetik. Öyle mi?
I guess what made this one here so confusing... ls that it has this radar target attached.
Yapı malzemesi biraz kafa karıştırmış sanırım. Üzerine takılı radar alıcı folyo yani.
Cherish the suffering of those who have fallen so that illumination may spread.
Sevgi ile yaklaş acı çeken günahkarlara ki yayılsın dört bir yana aydınlık.
Graves at my command Have waked their sleepers oped and let'em forth By my so potent art. But this rough magic I here abjure, and, when I have required Some heavenly music, which even now I do, To work mine end upon their senses that
Emrimle, mezarlar uyuyanları uyandırdılar kudretli sanatımla, açılıp onları dışarı saldılar ama bu kaba büyüye artık ediyorum tövbe ve ihtiyaç duyduysam cennetsel müziğe ki duyuyorum şu an bile yapmak için üstüme düşeni, akılları üstünde bu havasal tılsım ile.
Oh, so we're too old for this. ls that what you're trying to tell me, George?
Yani bunun için çok yaşlıyız, onu mu demeye çalışıyorsun George?
I'm single now so I rented a bachelor pad. ls that coffee?
Artık bekârım dedim ve gidip kendime küçük bir bekâr evi kiraladım. Kahve mi bu?
You're married and you were fucking another woman, so that's, uh... ls it the hands that are cut off?
Evlisin ve başka bir kadınla beraber oluyorsun, yani bu... Eller mi kesiliyordu?
Why does all his hair become white? ls there a wire so that he can fly over water?
Uçarak geldi ya, bir tel mel mi vardı?
I got that big party that I've been invited to, so... I like the lights.
Ama büyük bir partiye davet edildim, o yüzden... lşıkları beğendim.
That wasn't what I wanted I'm so sorry ls there anything I can do to help?
Böyle olsun istememiştim, çok üzgünüm. Yardım edebileceğim bir şey var mı?
- Here is the car key ls your Prem so useless that he can't afford a car for you?
- Arabanın anahtarı Prem sana bir araba veremeyecek kadar faydasız birimi?
So rather than be just another mindless religious robot, mindlessly and aimlessly and blindly believing that all of this is in the hands of some spooky incompetent father figure who doesn't give a shit,
Bu yüzden, bir başka akılsız dindar bir robot olmak ve akılsızca ve amaçsızca ve bütün bunların tekinsiz, beceriksiz ve sikine takmayan bir baba figürünün ellerinde olduğuna körü körüne inanmak yerine...
Listen. we gotta clear out of here tomorrow night so that Grace can be with Campbell.
Dinle, yarın ayak altında olmayalım da Campbell'le takılsın.
They fell so madly in love that they knew no thing could ever keep them apart.
Öyle sırılsıklam aşık oldular ki birbirlerine, onları hiçbir şeyin ayıramayacağını düşünüyorlardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]